12-03-2025 14:30:00

21. Yüzyılda Antalya Çalıştaylarının Açılışı Gerçekleştirildi

Akdeniz Üniversitesi ev sahipliğinde Antalya Kent Konseyi tarafından düzenlenen 21. Yüzyılda Antalya Çalıştaylarının açılış töreni gerçekleştirildi.
21. Yüzyılda Antalya Çalıştaylarının Açılışı Gerçekleştirildi

Akdeniz Üniversitesi Atatürk Konferans Salonu’nda 21. Yüzyılda Antalya Çalıştayları Açılış Töreni düzenlendi. Açılış konuşmasını yapan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan göreve geldiği ilk günden itibaren üniversite-şehir bütünleşmesini önemsediğini belirterek, "Çünkü biliyorum ki Antalya’nın geleceği için bilimsel ve yenilikçi çözümler üretirken, bunu ancak güçlü bir iş birliğiyle başarabiliriz. Kent Konseyimiz, çeyrek asrı aşkın bir süredir siyaset üstü bir anlayışla, çevresel sürdürülebilirlikten kültürel mirasın korunmasına kadar birçok alanda önemli projelere imza atıyor." dedi. Kendisinin de Antalyalı olduğunu hatırlatan Rektör Özkan, "Antalya, benim yalnızca görev yaptığım değil, çocukluğumun, gençliğimin ve hayallerimin şehridir. Bu güzel şehrin geleceğine dair derin bir sorumluluk hissediyorum ve içinde Antalya sevgisi taşıyan herkesin de bu ortak bilinci paylaşacağına inanıyorum" diye konuştu.

"Seyyahların hayranlık duyduğu şehir"

Antalya’nın tarihin her döneminde doğası, iklimi ve bereketli topraklarıyla medeniyetlerin kesişim noktası olduğunu vurgulayan Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, Ünlü seyyah İbn-i Batuta, 1300’lü yıllarda Antalya’ya geldiğinde, bu şehrin güzelliğini ‘Bu şehir, genişlik, güzellik ve ihtişam bakımından dünyanın en güzel şehirlerinden biridir. Tüm şehrin etrafını geniş bir sur kuşatıyor. Buranın bağ ve bahçeleri çoktur, meyveleri lezizdir. Sıcak yaz günlerinde bile soğuk ve lezzetli olan su kaynakları ise herkes tarafından bilinmektedir.’ sözleriyle tarihe not düşmüş. Aynı şekilde 1600’lü yıllarda Evliya Çelebi de Antalya’yı anlatırken, serin sularından, zeytin ve nar bahçelerinden, eşsiz doğasından bahsetmiştir. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk Atatürk de 1930 yılında Antalya’ya ayak bastığında ‘Hiç şüphesiz ki Antalya dünyanın en güzel yeridir.’ sözleriyle bu güzelliği taçlandırdı. Yani asırlar boyunca bu güzellik korundu. Ancak 100 yıl sonrasına, yani bugüne baktığımızda, ne yazık ki bu ihtişamı büyük oranda yitirdiğimizi görüyoruz. Seyyahların övgüyle bahsettiği o eşsiz bağ ve bahçelerimiz; buz gibi akan su kanallarımız, arıklarımız nerede şimdi? Atatürk’ün 1930 yılında Erenkuş mevkiinden baktığında gördüğü manzara; Toroslar’ın heybetli silueti, masmavi deniz, eşsiz falezler ve belki de coşkuyla akan şelalelerle bezeli adeta bir cennet köşesiydi. Bugün aynı noktadan baktığımızda, bu doğal güzelliklerin yerini ne yazık ki kimliksiz ve özensiz yapılar almış durumda" şeklinde konuştu.

"Geçmişle bağını kuramayan bir milletin şehirleri ruhsuz olur"

"Doğa ile uyumlu, sürdürülebilir bir şehir modeli oluşturmak, tarım alanlarımızı, su kaynaklarımızı, doğamızı korumak ve geleceğimize sahip çıkmak zorundayız" diyen Rektör Özkan, doğa ile uyumlu, sürdürülebilir bir şehir modeli oluşturmak, tarım alanlarımızı, su kaynaklarımızı, doğamızı korumak ve geleceğimize sahip çıkmak zorunda olunduğunun altını çizdi. Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, "Bu bizim dünyayı kendine hayran bırakan bu güzel şehre ve gelecek nesillere borcumuz. Çünkü şehirler sadece taşla, betonla, yollarla kurulmaz; onlara anlam ve kimlik kazandıran, geçmişten süzülüp gelen kültürdür. Bir medeniyet tasavvuru olmayan, asırlardır birikmiş bir kültür hazinesine sahip olmayan, inşa ettiği eserlerle geçmişle bağını kuramayan bir milletin şehirleri ruhsuz olur. Biz Antalya’yı yalnızca büyüyen, genişleyen bir şehir olarak değil, kimliğiyle, ruhuyla, tarihiyle ve kültürüyle yaşayan bir şehir olarak görmek istiyoruz" dedi.

"Kimlikli bir şehir oluşturmalıyız"

"Şehrimizi ve mekânlarımızı insan merkezli, doğaya ve kültüre duyarlı bir anlayışla şekillendirmeliyiz. Sadece büyüyen, genişleyen değil; yaşanabilir, sıcak ve kimlikli bir şehir oluşturmalıyız. İnsanı kucaklayan, geçmişle bağ kuran ve geleceğe ışık tutan bir Antalya hayal ediyorum." diye sözlerini sürdüren Rektör Özkan, "Yaşadığımız şehre ruh kazandırmak bizim elimizde. Çünkü yaşadığımız şehir bize, biz ona bakacağız her gün. O yüzden bu sorumluluk yalnızca yöneticilerin, mimarların, akademisyenlerin değil, burada yaşayan hepimizin. Nazım Hikmet’in dediği gibi: İki şey vardır ancak ölümle unutulur: Anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü. Gelin, Antalya’nın yüzünü hep birlikte koruyalım, güzelleştirelim ve geleceğe taşıyalım. En son unutacağımız şey şehrimizin güzel yüzü olsun" ifadelerini kullandı.

"Acaba biz nerede yanlış yaptık"

Antalya Valisi Hulusi Şahin, "Rektör hocamızın o çok çarpıcı, aslında tokat gibi ifadeleri, bir manifesto niteliğindeki ifadelerini dinlerken şunu düşündüm. Acaba biz nerede yanlış yaptık, niye böyle oldu? Şu anda 21. yüzyılın başlarındayız. 20. yüzyılın başlarını düşünün işte bugün İstiklal Marşı’nın da kabulünün yıl dönümü yaklaşık 100 yıl önce kurucu babalarımız düşman işgalinden kurtardılar Anadolu’yu. Cumhuriyeti kurduklarında ellerinde koca bir imparatorluktan kala kala bir Anadolu kalmış. Şehirler yakılmış, yıkılmış İzmir’in üçte ikisi kurtulduktan birkaç gün sonra yanıyor. İzmir’in üçte ikisi yok. Ankara 30 bin nüfuslu bir kasaba. İstanbul nüfusunun yarısını kaybetmiş. Yani payitaht der saadet mutluluk kapısı ama nüfusunun yarısını kaybetmiş. Ve cumhuriyetin kurucu babaları karşılarında bu devasa problemleri buluyorlar" dedi.

"20. yüzyılın da yeni problemleri"

Vali Şahin, "Yeni yüzyılın 20. yüzyılın da yeni problemleri de karşılarında yeni bir ulaşım aracı çıkmış otomobil diyorlar ismine ve çok geniş yollar istiyor. Şehirlerimizi buna göre planlamanız lazım çünkü hiçbir şehir buna hazır değil. Nüfusumuz Onuncu Yıl Marşı’nda ne diyor? 10 yılda 15 milyon genç yani nüfusunuzu 10 yılda ikiye katlamışsınız. Artı kaybettiğiniz topraklardan göçmenler gelmiş. Fakirlik diz boyu sağlık problemi inanılmaz boyutlarda cüzzamdan travmaya, sıtmadan efendim vereme kadar Anadolu salgın hastalıklardan kırılıyor. Sanayi ulaşmamız lazım. Nüfusumuz artıyor, konut lazım. Böyle bir yapıda, böyle bir durumda Cumhuriyeti kuran irade yine çok sağlam ve sağlıklı bir yaklaşım gösteriyor ve dünyanın en önemli şehir plancılarının getiriyor. Hem İzmir planlanıyor hem İstanbul planlanıyor. Hermann Jansen, Ankara’yı planlıyor ve gerçekten planları çok güzel çok vizyoner. Henri Prost, İstanbul’u planlarken diyor ki üç esasa göre yapıyoruz diyor. Bir sirkülasyon yani yeni taşıt araçlarına göre şehri planlıyor. İki estetik diyor. Üç hijyen diyor. Bakın o yıllarda hijyen yani kamu sağlığı üzerine plan yapıyor ve birbiriyle bağlantılı olacak şekilde büyük yollar açıyor, işte o günün planlarıdır" şeklinde konuştu.

"Betonlaşmaya teslim olduğumuz yıllar"

Vali Şahin, "Bugün İstanbul’un merkezindeki o Saray Burnu’nun Eminönü’ne oradan Yenikapı’ya giden Yenikapı’dan yukarıdan Unkapanı’na doğru giden yollar, Beyoğlu’na çıkan yollar, hatta vatan ve millet caddeleri de o imar planının sonrasında açılmıştır. Peki o zaman ne oluyor? Ne oluyor da böyle oluyor? 1960’larda biz çaresizce büyümeye çalışıyoruz. O az gelişmişlik batağından kendimizi çıkarmaya çalışıyoruz, kendimizi kurtarmaya çalışırken ne yapıyoruz? Bazı şeylerde maalesef ödünler veriyoruz ve köyden kente korkunç bir göç başlıyor ve bu inanılmaz bir gecekondulaşma getiriyor. Bu gecekondulaşma, Ankara’yı İstanbul’u esir ediyor. Seksenli yıllarda beraber ise bir market, piyasa ekonomisi Türkiye’ye giriyor. Bu sefer de para artık her şeyin önüne geçiyor. İşte betonlaşmaya teslim olduğumuz yıllar bu yıllar" ifadelerini kullandı.

"21. yüzyılda aynı hataları yapmayalım"

Vali Şahin 21.Yüzyıl Antalya Çalıştaylarının sonuç bildirgesini merakla bekleyeceğini ifade ederek, "Tarihten ders çıkarmamız lazım. 21. Yüzyılda aynı hataları yapmayalım. Yeşili koruyarak çözüm bulmalıyız. Bunun çözüm yolları var. Bir şehri kurtaracak olan şey tabii batıracak olan da o imardır. Doğru imar yapacaksınız. Doğru imar yapacaksınız ve imarın şöyle de bir kötülüğü var, bugün belli olmuyor yaptığınız hata 20 yıl sonra belli oluyor. Gerçekten bu güzel şehre karşı çok büyük sorumluluklarımız var. Bu şehirde yaşamak bir şans ama bu şehre hizmet etmek daha büyük bir şans. Ve bu hizmet fırsatını kullanın işte bu çalıştayda bunun imkanlarından bir tanesi" dedi.

"Antalya Kent Konseyi kent dinamiklerini bir araya getiriyor"

Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt "Hızla göç alan şehrimizi hepimiz biliyoruz. Oldukça yoğun göç alıyordu ve bu göçle birlikte birtakım değerlerimizin kaybolmaması ve daha yaşanabilir bir kent olabilmesi için kentin tüm dinamikleriyle yerel yönetimlerin gündemini oluşturma bir anlamda işini kolaylaştırma gibi bir görevi de var. Tarih boyunca hep en çok yaşanan yer olmuş Antalya ve devam da gelecek. 500 bin yıl önce de Antalya’nın nüfusu bugünkü ile aynı olduğu ifade ediliyor. Çok uzağa gerek yok. Yetmişli yıllarda 600 binlerle biz Antalya’yı anıyorduk. Şimdi 1 milyon 700 bini aşmış durumda. Bu hem hızlı nüfus artışı daha da çok olacağı için elimizde falan değerleri koruma adına hem de Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına ışık tutacak rota belirleme adına kent dinamikleriyle bir araya gelip ciddi bir program hazırladık. Burada tabii ki temel amaç daha iyi bir şehirde nasıl yaşayabiliriz? Yaşam kalitesi bozulmadan ya da daha iyi yaşam kalitesiyle şehri geleceğe nasıl taşıyabiliriz? Bu anlamda ortaya koyulacak stratejiler, tüm kurum kuruluşlarımıza paylaşılacak" ifadelerine yer verdi.

"Katılımcı bir anlayışla çözümün bir parçası oluyoruz"

Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Erkan Çelik ise belediyenin çevre alanında yaptığı ve yapmayı planladığı çalışmalara değinerek "Dünyanın yakın gelecekteki en önemli sorunlarının başında gelen iklim değişikliği olmak üzere doğal kaynakların korunması, sürdürülebilirlik gibi konularda titizlikle çalışıyoruz. Peyzaj, tarım, ulaşım, enerji yönetimi, çevre sağlığı, su yönetimi, deniz kirliliği ve kontrolü, çevre eğitimi ve bilinçlendirme gibi birçok alanda örnek uygulamaları kent genelinde yürütmeye ve yaygınlaştırmaya devam ediyoruz. Tüm bunları yaparken meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve üniversitemizle ortak akılla hareket ediyor, katılımcı bir anlayışla çözümün bir parçası oluyoruz" şeklinde konuştu.

Açılış konuşmalarının ardından oturum başkanlığını Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt’un yaptığı oturumda Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Tekeli Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası Kentleşme Politikaları konusunda Şehir Plancısı Doç. Dr. Engin Kepenek Antalya’nın 1980 Sonrası Kentleşme Süreci ve Güncel Sorunları konularında katılımcılarla bilgilerini paylaştı. Çalıştay oturumları gün boyu devam etti.

Açılış törenine, konuşma yapan protokolün yanı sıra Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Gülbin Arıcı, Prof. Dr. Cengiz Toker, Prof. Dr. Şükrü Özen, Genel Sekreter Dr. Ali Evren İmre, akademisyenler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.

  •   Etiket
  •   Okuma Bu haber 675 defa okunmuştur.
  •   Kaynak İHA

  YORUMLAR

0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI