Çayyüzü’nün 51 Kahramanı
Aydın’ın Efeler ilçesine bağlı Umurlu Mahallesi’nde, rüzgârın hür esip toprağın şehadet getirdiği bir yer var: Çayyüzü Şehitliği. Burada, vatan uğruna can vermiş 51 kahraman yatıyor. Onlar, sadece bir savaşın askerleri...
Kore mutfağı, Güney Mançurya ve Kore’deki eski göçebe ve tarım kültürlerinden gelen doğal çevrenin ve farklı kültürlerin etkilerinden doğmuştur. Güney Kore yemek kültürü yüzyıllar boyunca sosyal ve politik değişikliklerden etkilenmiş ve değiştirilmiştir. Eski zamanlarda, Koreliler yiyeceklerin hastalık ve tedavi kaynağı olduğuna inanıyorlardı ve bu nedenle yiyecekleri fermente edip daha uzun süre tüketiyor ve ilaç olarak […]
Kore mutfağı, Güney Mançurya ve Kore’deki eski göçebe ve tarım kültürlerinden gelen doğal çevrenin ve farklı kültürlerin etkilerinden doğmuştur. Güney Kore yemek kültürü yüzyıllar boyunca sosyal ve politik değişikliklerden etkilenmiş ve değiştirilmiştir. Eski zamanlarda, Koreliler yiyeceklerin hastalık ve tedavi kaynağı olduğuna inanıyorlardı ve bu nedenle yiyecekleri fermente edip daha uzun süre tüketiyor ve ilaç olarak kullanıyorlardı.
MÖ 1500’den başlayarak, Mançurya’nın Liao havzasından gelen yeni göçmen gruplarıyla tarımsal gelenekler gelişmeye başladı. Bu dönemde insanlar buğday, arpa, pirinç, baklagiller ve darı yetiştirmeye başladı. Arkeolojik kazılara göre soya fasulyesi ezmesinin bu dönemde gelişmeye başladığı söyleniyor. Üç Krallık Dönemi’nde, her krallığın kendine özgü kültürel uygulamaları ve yiyecekleri vardı. Bu krallıklardan bazıları soğuk yiyecekler ve fermente yiyeceklerle tanınıyordu. Bazı geleneksel yemeklerin kökenleri Goryeo dönemine dayanmaktadır. Bu dönemde köfte, ızgara et yemekleri, erişte yemekleri ve baharat kullanımı oldukça yaygındı.
Birçok tarımsal yeniliğin yaşandığı dönem Joseon dönemidir. Bu dönemde tarım ve çiftçilik tekniklerini konu alan Direct Talk About Farming adlı bir kitap yayınlanmıştır. Dönemin bilginleri, tarımsal sistemlerin geliştirilmesi için yenilik ve teknolojinin ülke dışında aranması gerektiğini vurgulamışlardır. Avrupalılarla yapılan ticaret sonucunda domates, fıstık, tatlı patates ve biber gibi birçok yeni ürün yetiştirilmeye başlanmıştır. Hükümet, yeni tarımsal teknoloji kullanımı ve düşük vergilendirme yoluyla üretimi artırmaya çalışmıştır. Bu şekilde tarımda üretim artışı ve gelişme sağlanmıştır. Aynı zamanda sulama kanalı sistemiyle köylüler sadece kendi yiyeceklerinin dışında daha fazla ürün üretmeye başlamışlardır. Ekonomik ticaret ve pazar alanları oluşmuştur.
Diğer ülkelerle ticaret anlaşmaları yapıldı. Batı dünyası ile Kore arasında kültürel ve gıda alışverişleri başladı. 1910-1950 yılları arasında Kore yarımadasında bir Japon kolonisi vardı. Bu nedenle tarım arazilerinin çoğu Japonların gıda tedarikini karşılamak için kullanılıyordu. Pirinç üretimi muazzam bir şekilde artmıştı. Birçok Koreli vatandaş da kendi ihtiyaçları için tahıl üretimini artırdı. Japon işgali sırasında gıda çeşitliliği boldu. Koreliler genellikle soğuk günlerde iki öğün, sıcak günlerde üç öğün yemek yiyorlardı. Alt sınıf insanlar için tokluk hissi, gıdanın kalitesinden daha önemliydi. Bu nedenle yılın belirli günlerinde pirinç yiyorlardı ve diğer günlerde darı ve arpa gibi tahıllar tüketiyorlardı. Orta ve üst sınıf insanlar paket erişte ve ekmek tüketiyordu. Japon işgali II. Dünya Savaşı’ndan sonra sona erdi.
1960’larda ekonomik büyüme ve sanayileşme konusunda önemli adımlar atıldı ve tarımda modern teknikler uygulanmaya başlandı. Gıda ve işlenmiş ürünlerin kalitesinde artış oldu. 1970’lerde kıtlık azalmaya başladı. Et ve süt ürünleri daha fazla üretilmeye başlandı. Kişi başına et ve balık tüketimi arttı. Pirinç tüketimi yıllar içinde azaldı. Bunun yerine pirinç yerine erişte ve ekmek gibi ürünler tüketilmeye başlandı.
Kore, Çin anakarası ile Japon adaları arasında yer almaktadır. Bu nedenle iki ülke birçok kültürel özelliği paylaşmaktadır. Kore anakarasının kuzeyi hariç suyla çevrili olması balıkçılık sektörünün gelişimini etkilemiştir. Ormanlar ve yeşil alanlar ülkenin yüzde 70’ini kaplamaktadır. Kore’nin üç büyük nehri iyi ovalar oluşturmaktadır. Batı ve Güney’deki koşullar pirinç tarlaları için uygunken, Kuzey ve Doğu’daki tarlalarda kuru tarım yapılmaktadır. Deniz ürünlerinde çok fazla çeşitlilik vardır. Kore’de dört mevsim vardır. Gıda tüketimi mevsimlere göre değişmektedir. Kışın taze sebzeler yerine fermente gıdalar ve kurutulmuş sebzeler tercih edilmektedir. Fermente balık, soğuk kışlar ile sıcak yazlar arasındaki uzun dönemde balıkları korumak için yapılır. Ayrıca tahıllar Kore mutfağının en önemli unsurlarından biridir.
Geleneksel Kore mutfağı, taze ve doğal sebzelerden yapılan sağlıklı ve dengeli yemeklerden oluşur. Güney Kore yemekleri besin değeri açısından oldukça zengindir. Kore mutfağı çoğunlukla pirinç, et, erişte, tofu ve sebzelerden oluşur. Yemekler genellikle kızartılır veya kavrulur ve susam yağı, soya sosu, sarımsak, kırmızı biber salçası ve zencefil gibi yoğun baharatlar içerir.
Uzun yıllardır süregelen yemek gelenekleri ve değişen gastronomik gelişmeleriyle Kore, dünya çapında yaygınlaşmıştır. Kore yemeklerini dünyanın her yerindeki restoranlarda, evlerde ve özel etkinliklerde görmek mümkündür. Kimchi, bibimbap, dongchimi ve bulgogi en popüler Güney Kore yemekleridir. Kimchi, ramen ve kızarmış erişte dünyada en çok tüketilen Kore yemeklerinden bazılarıdır. Güney Kore’nin geleneksel yemeklerini şu şekilde sıralayabiliriz: klasik bibimbap, dongchimi, bulgogi, mandoo, chap chae, bossam, kimchi jjigae, seolleongtang, galbitang, baechu kimchi. Kimchi, sebzelerin, sarımsağın, zencefilin, acı biberin, tuzun ve balık sosunun turşusu yapılıp fermente edilmesiyle yapılır. Havuç, turp, salatalık ve yeşil soğan genellikle kimchi yapımında kullanılan sebzelerdir. Ancak, kimchi yapımında çoğunlukla lahana kullanılır. Kore kültüründe, kimchi kahvaltı dahil her öğünde servis edilebilir. Kimchi tek başına yenebilir, güveçte pişirilebilir veya pizza, erişte ve kızarmış pilav gibi yemekleri tatlandırmak için kullanılabilir.
Bir yanıt yazın
Yorumlar (0)