Rusya ve ABD Arasındaki Görüşme: Uluslararası Düzen Nasıl Şekillenecek?

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında geçtiğimiz hafta gerçekleşen telefon görüşmesi, uluslararası düzende önemli bir değişimin habercisi olarak gündemi korumaya devam ediyor. Bu görüşme, bazı kesimler tarafından Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi ve iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden şekillendirilmesi amacıyla atılan adımların başlangıcı olarak tanımlanıyor. Görüşmenin ardından, ABD ve Rusya dışişleri […]

A+
A-

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında geçtiğimiz hafta gerçekleşen telefon görüşmesi, uluslararası düzende önemli bir değişimin habercisi olarak gündemi korumaya devam ediyor. Bu görüşme, bazı kesimler tarafından Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi ve iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden şekillendirilmesi amacıyla atılan adımların başlangıcı olarak tanımlanıyor. Görüşmenin ardından, ABD ve Rusya dışişleri bakanları Marco Rubio ve Sergey Lavrov, Suudi Arabistan’ın Riyad kentinde bir araya gelerek müzakereleri derinleştirdi. Bu gelişmeler, uluslararası düzenin yeniden şekillenip şekillenmediği konusunda geniş çaplı tartışmalara yol açmaya devam ediyor.

12 Şubat 2025’te Trump ve Putin arasında gerçekleşen telefon görüşmesi, yaklaşık 90 dakika sürdü ve Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi, enerji iş birliği, yapay zeka ve ekonomik ilişkiler gibi konular ele alındı. Trump, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, ‘‘Öncelikle, her ikimizin de mutabık kaldığı üzere, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda yaşanan milyonlarca ölümü durdurmak istiyoruz’’ ifadelerini kullandı. Bu açıklama, iki liderin barış için ortak bir çaba içinde olduğunu gösteriyor.

Görüşmenin hemen ardından, Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile de bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Bu görüşmede, Ukrayna’nın barışa olan isteği ve müzakerelere hazır olup olmadığı konuları ele alındı. Zelenskiy, ‘‘Donald Trump ile barışa ulaşmanın yollarıyla ilgili ve heyetler arası çalışmaya hazır olup olmadığımıza dair uzun bir görüşme gerçekleştirdik’’ ifadelerini kullandı. Ancak, Ukrayna’nın bu süreçte nasıl bir rol oynayacağı ve müzakerelere nasıl dahil edileceği konusunda belirsizlikler devam ediyor.

Suudi Arabistan’daki Görüşme

18 Şubat 2025’te, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suudi Arabistan’ın Riyad kentinde bir araya geldi. Bu zirvede, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi ve ABD-Rusya ilişkilerinin normalleştirilmesi konuları masaya yatırıldı. Görüşmelerin ardından yapılan açıklamalarda, iki ülkenin ikili ilişkilerdeki sorunları çözmek amacıyla iletişimi sürdürme konusunda anlaştığı belirtildi. Ayrıca, karşılıklı ticaret, ekonomik ve yatırım iş birliğine yönelik tek taraflı engellerin kaldırılması adına adımlar atılacağı ifade ediliyor.

Ancak, bu zirvenin en dikkat çekici noktalarından biri, Ukrayna ve Avrupa Birliği ülkelerinin müzakerelere davet edilmemiş olmasıydı. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, ülkesinin müzakerelerde yer almaması nedeniyle ABD ile Rusya arasındaki görüşmelerin ‘‘hiçbir sonuç vermeyeceğini’’ belirtti. Bu durum, Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğü konusundaki endişeleri artırmasına yol açtı.

Uluslararası Düzenin Yeniden mi Şekilleniyor?

ABD ve Rusya arasındaki bu yakınlaşma, uluslararası düzende önemli bir değişimin habercisi olarak değerlendiriliyor. Milliyet yazarı Hakkı Öcal, Trump ve Putin’in ‘‘Kural Temelli Uluslararası Düzeni’’ kaldırıp, yerine yeni bir dünya düzeni kurabileceklerini belirtiyor. Öcal’a göre, realist uluslararası ilişkiler kuramından yana olanlar, bu soruya olumlu cevap verebilir. Bu görüş, ABD ve Rusya’nın güç dengelerini yeniden şekillendirebileceği ve mevcut uluslararası normları değiştirebileceği anlamına geliyor.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da, Putin ile Trump’ın telefon görüşmesinin diyalog için güçlü bir sinyal olduğunu belirterek, ‘‘Artık savaşı değil, barışı konuşacağız’’ dedi. Bu açıklama, iki ülkenin çatışma yerine iş birliğine yöneleceğini gösteriyor. Ancak, bu iş birliğinin diğer uluslararası aktörler ve özellikle Ukrayna üzerindeki etkileri konusunda belirsizlikler devam ediyor.

Avrupa Ülkelerinin Tepkileri Neler?

ABD ve Rusya arasındaki bu yakınlaşma, Avrupa ülkeleri arasında da endişelere yol açtı. Münih Güvenlik Konferansı’nda, Rusya-Ukrayna barış planı, Batı ile Çin arasındaki ilişkiler, Orta Doğu’daki durum ve savunma harcamaları gibi konular tartışıldı. Konferansta, Avrupa’nın güvenliği ve ABD’ye olan güven sorunu da gündeme geldi. Avrupa ülkeleri, ABD’nin Rusya ile yakınlaşmasının kendi güvenlikleri üzerindeki potansiyel etkilerini sorguluyor. Özellikle, ABD’nin Avrupa’nın güvenlik endişelerini göz ardı ederek Rusya ile ikili ilişkilerini güçlendirmesi, Avrupa’da stratejik bir belirsizliğe yol açabilir.

ABD ve Rusya arasındaki müzakerelerin Avrupa’nın katılımı olmadan yürütülmesi, AB liderleri arasında rahatsızlık yarattı. Avrupa Konseyi Başkanı António Costa, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesine yönelik müzakerelerde AB’nin de yer alması gerektiğini vurgulayarak, ‘‘Bu savaşın sona erdirilmesi ve gelecekteki güvenlik mimarisinin şekillendirilmesi konusunda Avrupa’nın masada olması şarttır’’ dedi. Costa, Avrupa’nın yeni güvenlik düzenlemelerinde aktif bir rol oynaması gerektiğini belirtti.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, ülkesinin müzakerelerde yer almamasının barış sürecinin başarısını olumsuz etkileyeceğini belirtti. Zelenskiy, ‘‘Ukrayna’nın katılımı olmadan yapılan bu görüşmelerin hiçbir sonuç vermeyeceğine inanıyorum’’ dedi. Bu açıklama, Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğü konusundaki hassasiyetini belirttiği şekilde yorumlanıyor.

Sonuç ve Değerlendirme

ABD ve Rusya arasındaki bu diplomatik açılım, uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Ancak, bu süreçte Ukrayna’nın ve Avrupa ülkelerinin nasıl bir rol oynayacağı, müzakerelerin başarısı açısından kritik önem taşıyor. Ukrayna’nın müzakerelere dahil edilmemesi, barış sürecinin meşruiyeti ve kalıcılığı konusunda soru işaretleri oluşturuyor. Ayrıca, ABD ve Rusya arasındaki bu yakınlaşmanın, Çin ve diğer küresel aktörler üzerindeki etkileri de dikkatle izlenmelidir.

 

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir