Meksika’nın Nobel ödüllü yazarı Octiva Paz, Yalnızlık Dolambacı ‘nda, Meksika insanının “ulusal karakterini ve yaşam öyküsünü” anlatmıştır. Eser aynı zamanda, “insan yalnızlığın evrensel gizini” araştıran bir belgedir. Eserden birkaç çizgiyi ilginize sunuyorum:
Meksikalının içe kapanıklığı kuşkulardan doğar. Kavgacıdırlar. Doğululara benzer izlenim bırakırlar.
Meksikalı imgesi” çoğu kez, karşıtlıklardaki anlaşılmaz imgedir.” Köylerde geleneksel kıyafet ve yaşayışlarıyla kentlileri büyüler.” Köylü de, anlaşılmaz ve katıdır.
“Meksikalı insan, hem kendisine hem de öteki Meksikalılara karşı sorundur. Niteliklerimiz, …’uşak anlayışına’ indirgenebilir.”
Yabancılara karşı tepkilerimiz, “… bir güçlünün varlığı karşısında korkudan titreyen, gizlenen kapıkullarının tutum ve davranışlarıdır…. Tutsaklar, uşaklar ve baskı altında ezilen halklar, sürekli maske taşırlar- gülen ya da asık yüzlü maske…”
“Günlük dilimizde açık seçik anlamı olmayan gizli sözcükler vardır. Tepkilerimizi, sözcüklerin büyüleyici güvencesi altında dile getiririz. Bunlar, küfür gibi kötü sözcüklerdir…. Onlar hiçbir anlama gelmeyen, ama çok şey anlatan sözcüklerdir. “
“Bu dil, her ülkede kendine özgü biçimde konuşulur… Söz, bizim imzamız ve coşku gibi duygular biz Meksikalıların sesimizi yükseltmek yönünde zorlandığı zaman, bütün kaygı dolu gerilimlerimiz tek bir cümlede yoğunlaşır:
–Yaşa Meksika Cingada’nın çocukları.”
“Cingada’ nın çocukları kötü Meksikalılar, düşmanlarımız ve rakiplarimizdir.” Yani, “ötekiler” dir.
Cingada, belirsiz bir anadır. Mitolojik bir simge.Chinga’da “iğfal edilmiş Ana’dır.” İfadede geçen çocuklar da, iğfal edilmiş kadının çocuklarıdır.
İspanya’da isteğiyle teslim olan kadının (orospunun) çocuğu olmak onursuzluktur. Meksika’da ise, saldırı çocuğu olmak , Meksikalıya göre, hepimiz Cihanga’nın, Havva ananın çocuklarıyız.
Cihanga’da edilgendir, hiçtir. İspanyol fatiha teslim olan kadındır. Aşağılık görülür…
O ifadeyle melez, yadsınmış olur. Köklerinden kopar. Meksika’da, 19. yüzyıldaki yenileşme hareketi, “gelenekten kopuşu getirmiştir.Bu, Meksika’yı kendinden koparmıştır.(1)
Eserin çevirmeni Prof. Bozkurt Güvenç’e göre, O Paz, sanki bizi anlatıyordu. Halkımızın psiko-sosyal özelliklerinde, Anadolu’nun İslamlaşıp Türkleşmesi, Haçlı saldırıları, vb. olayların etkileri vardır. Kemalettin Kami’ nin
“Ben gurbette değilim
Gurbet benim içimde” mısralarıyla anlatılan yalnızlık duygusu, Meksikalının yalnızlığını anımsatıyordu. Örneğin “Neden hiç gülmeyiz? Neden hep hüzünlüyüz?” Bunları tahlil etmeliydik…
İstifadeyle okuduğum Türk Kimliği kitabını yazarı olan Prof. Güvenç,bu sözlerine, keşke açıklık getirseydi. Sözlerini destekleyen bir anı ve tespitimi kaydetmezsem. içimde ukte kalacak:
Bizim köyde, sempatik çocuklara amca, dayı vb. yakınlarının, “Gabbanalı”(kahbe analı) diye latife ederlerdi. Çocukluğumda, ailemizin himayesinde yaşayan yalnız yaşayan dayımın bana bazen, gülümseyerek “Gabbanalı” diye seslendiğini hatırlıyorum…
1. Yalnızlık Dolambacı, Octiva Paz, çev. Bozkurt Güvenç, 1990,İstanbul
Yorumlar (0)