Doğum yardımına başvurular başladı
ANKARA (İGFA) -
Hiç düşündünüz mü, insan olmak ne demek, insan kalabilmek ne demek? Şüphesiz her insan, insan olarak doğar. Ama insan olarak kalabilir mi?
*Faruk Anbarcıoğlu
Hiç düşündünüz mü, insan olmak ne demek, insan kalabilmek ne demek? Şüphesiz her insan, insan olarak doğar. Ama insan olarak kalabilir mi?
Elbette her insan, insan olarak doğar, bu nasıl soru böyle denilebilir. Peki her insan, insan olarak doğuyorsa, neden insan diye bildiklerimiz insanları öldürüyor? Yoksa insanın görevi, insanları öldürmek midir? Hayatı anlamlı ve kolay kılmak yerine zehir etmek midir görevi? Bombaları insanların başlarına yağdırarak topluca öldürmek midir insanlık?
Peki oyuncak süsü verilmiş bombaları uçaklardan atarak insanları öldürmek, katletmek neresindedir insanlığın? Ya kollarını taşlarla vura vura kırmak ne demek? Varilin arkasına babasıyla gizlenmiş sekiz yaşındaki masum ve günahsız çocuğu öldürmek midir insanlık?
Suçsuz, günahsız bir yaş civarındaki 17 bin çocuğu dünyanın gözünün içine baka baka ileride terörist olacak bahanesiyle bombalarla paramparça etmek midir insanlık? Silahsız, tanksız, tüfeksiz bir milletin 40 bin insanını beş ay içinde hunharca katletmenin adı mıdır insanlık? İlaçları, elektrikleri olmayan hastaneleri bombalamanın adı mıdır insanlık?
Barajın suyuna zehir katarak topluca bir bölgedeki insanları zehirlemek midir insanlık? Yoksa insanlık; nezih sofralarında yemek yerken yüzlerinde yüzlerce sineğin dolaştığı bir deri bir kemik kalmış, açlığın ve susuzluğun perişan ettiği insanlara bakarak ”vah vah şu insanların haline bak” diyerek güzelim iştahın (!) kaçması mıdır insanlık? Tıka basa yemek yedikten sonra hazımsızlık gidermek için yemeğin üzerine birkaç şişe soda içmek midir insanlık?
Geçemediği rakiplerini yenebilmek için senaryolar uydurup, iz bırakacak iftiralar atmak mıdır insanlık? Sevdiği kızı vermediği için kızın anasını, babasını kurşuna dizmek midir insanlık? Kendi öğrencisini önce sınıfta bırakıp sonra evinde iyi bir ücret karşılığı kurs vermek midir insanlık?
Bütün milletin gözü önünde haksızlık yapmayacağına, rüşvete bulaşmayacağına namus ve şerefi üzerine yemin edip, ardından mahkeme kapılarında bekleyip, yüce divanlarda yargılanmak mıdır insanlık?
Devletin hastanesine ameliyat etmek için yatırdığı hastasına bile, şu kadar ameliyat parası verilmezse ameliyat edemem demek midir Hipokrat yeminli insanlık? Üç beş kişinin spor vahşeti özlemini gidermek için insanların birbirlerinin yüzüne, kafasına vura vura öldürünceye kadar kanlar içinde dövüşmeleri midir insanlık?
Bir bahçenin sulanması için, önceliği almak adına komşusunu öldürmek midir insanlık? Dostum dediğin arkadaşlarını, göz açıp kapatıncaya kadar bir anda buruşturup çöpe atılan kağıt misali yüzüstü bırakmak mıdır insanlık? İşine gelmeyen iktidarları devirebilmek için, yasal yollar yerine, akla hayale gelmeyen alicengiz oyunları ile gayri ahlaki metotlara başvurmak mıdır insanlık? Sahi nedir insanlık? Gören, duyan, bilen var mı?
Hani insan olmak, insan kalabilmek kolaydı? Nereden çıktı bunca soru?
Üstelik hemen hatırımıza ilk gelenler bunlar, biraz daha hafızamızdaki anılarımızı yoklarsak kim bilir bunların kaç katı sorular buluruz, yüreğimizi kanatacak, acıtacak örnekler buluruz..
Velhasıl iki ayak, iki kol, iki göz, iki kulak, burun, ağız, dil, kalp, böbrek, pankreas, mide gibi organlara sahip olmak insan olmamız için yeterli mi? Belki gerekli, hatta belki değil, gereklidir ama asla yeterli değildir. O halde “ ben nerede insan olamadım” diye sormamız, hem de çok sormamız gerekiyor. Elbette başkasına değil, önce kendimize sormalıyız. Hemen. Şimdi. Bir an önce. Belki o zaman hayata yeni bir başlangıç yapabiliriz. Zaten hayat dediğimiz ne ki, bir göz açıp kapayıncaya kadar geçip gidiyor. Bir bakmışsınız doğmuşuz, bir bakmışsınız ölmüşüz.
Hani güç? Hani sermaye? Hani mevki? Hani makam? Hani muhteşem saltanat? N’oldu birdenbire, hepsi yok olup gitti mi? Ruh çıktımı bedenden, can çıktımı kafesten geriye ne kalır ki? Eğer bir gün fırsat bulursanız, en güvendiğiniz kuyumcuya giderek dünyanın en hassas terazisinde o çok sevdiğiniz canınızı, hatta ruhunuzu bir tarttırın, bakalım kaç gram gelecek? Baktın mı kaç gram geldi? N’oldu, niye bozuldunuz?
Hani insan olmak kolaydı?
Sıkmayın canınızı yarası olmayan gocunmasın.
Selam ve sevgi…
*Eğitimci / Şair-Yazar