On İkinci Küresel Bakü Forumu

Kafkasya’nın Davosu olarak bilinen ve giderek güçlü bir siyasi bir platform haline gelen “Global Bakü Forumu” bu yıl 12. kez “Dünya Düzeninin Yeniden Düşünülmesi: Zorlukların Fırsata Dönüştürülmesi” teması ile 13-15 Mart tarihleri arasında Bakü’de gerçekleştirildi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev himayesinde ve Nizami Gencevi Uluslararası Merkezi’nin organizatörlüğüyle 2013 yılından itibaren düzenlenen bu forum giderek daha […]

A+
A-

Kafkasya’nın Davosu olarak bilinen ve giderek güçlü bir siyasi bir platform haline gelen “Global Bakü Forumu” bu yıl 12. kez “Dünya Düzeninin Yeniden Düşünülmesi: Zorlukların Fırsata Dönüştürülmesi” teması ile 13-15 Mart tarihleri arasında Bakü’de gerçekleştirildi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev himayesinde ve Nizami Gencevi Uluslararası Merkezi’nin organizatörlüğüyle 2013 yılından itibaren düzenlenen bu forum giderek daha çok sayıda üst düzey siyaset, diplomat ve bürokratın yanı sıra devlet adamları (cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar) ve tanınmış siyasetçilerin katıldığı geleneksel bir foruma dönüşmüştür. Bu forumun bir diğer önemli özelliği ise küresel gündemdeki önemli sorunların çözümüne alternatif sunan uluslararası platform olmasıdır. 12. Global Bakü Forumuna, yaklaşık 400 kişi katılım sağlamıştır. Katılımcılardan 50’den aşkın kişi aktif veya eski cumhurbaşkanı, başbakan, Birleşmiş Milletler kurumlarının yöneticileri, bilim insanları ve uzmanlardan oluşmaktaydı. Forum boyunca birçok panel düzenlendi. Her bir oturumunda, dünyada yaşanan güncel meseleler tartışıldı ve çözüm önerileri getirildi.

Global Bakü Forumun Azerbaycan’ın ev sahipliğinde yapılması, hem coğrafi açıdan hem de katılım yönünde giderek yükselen bir ivme kazanması Azerbaycan’ın uluslararası arenada saygınlığının ve etkinliğinin artığı anlamına gelmektedir. Azerbaycan özellikle Karabağ Zaferinden sonra toprak bütünlüğünü sağlamasıyla daha çok bölgesel ve küresel sorunlarda inisiyatif almakta ve dünya siyasetinde daha aktif bir oyuncu haline gelmektedir. Aslında Azerbaycan’ın yeni dış politikasının öncellikleri arasında da bölgesel istikrarın sağlanmasında ve küresel sorunların çözümünde daha aktif rol almak hususları yer almaktadır. Bu öncelikler Azerbaycan’ın jeopolitik ve jeo stratejik konumunun da bir gereğidir. Coğrafi açıdan Doğu ile Batı’nın kesişim noktasında yer alan Azerbaycan’ın böyle bir prestijli etkinliğe ev sahipliği yapması, ülkenin dünyada siyasi diyalogların kurulmasında önemli bir rol oynadığını göstermektedir.

Forumun teması “Dünya Düzeninin Yeniden Düşünülmesi: Zorlukların Fırsata Dönüştürülmesi” olarak seçilmiş olması elbette tesadüfi değildir. Zira Sayın Cumhurbaşkanı Aliyev’in birçok konuşmasının özellikle Batının çifte standartlı siyaseti ve sömürü esası üzerine kurdukları düzene yönelik eleştirileri dikkat çekmektedir. Özellikle Batının 30 yıllık Karabağ işgali ve İkinci Karabağ Savaşı sırasında sergiledikleri duruş, Azerbaycan’ın Batı eksenli dünya düzenini sorgulamasına neden olmuştur. O nedenle bu forumda mevcut dünya düzeninin çöküşü ve daha adil yeni bir düzenin kurulması yönünde önemli müzakereler yapılmıştır. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Aliyev’in açılış toplantısında gündeme getirdiği hususlara önem arz etmektedir.

Aliyev konuşmasında Azerbaycan’ın başarılarının, karşılaştığı haksızlıklara karşı kararlı mücadelesini vurgulayarak, Uluslararası kamuoyu, Azerbaycan’ın Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı (COP) ve dünyanın ikinci en büyük organizasyonu olan Bağlantısızlar Hareketi’ne verdiği katkılarını dile getirmiştir. Önemli Uluslararası toplantılarda gündeme getirdiği gibi Aliyev, bu toplantıda da Ermeni işgaline uğrayan topraklarını işgalden kurtarması sürecinde 27 yıl boyunca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kağıt üzerinde kalan kararlarını hayata geçirilmesinde bizzat Azerbaycan’ın kendi gücüyle adilane bir şekilde yerine getirildiğine dikkat çekmiştir. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bugün Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin tam olarak yeniden sağlanması, sadece Azerbaycan halkının güçlü iradesinin bir tezahürü değil, aynı zamanda uluslararası adaletin bir göstergesi olduğunu vurgulamıştır.

Aliyev, konuşmasında Batılı siyasi çevrelerinin, ortaya çıkan yeni gerçekler ışığında yürüttükleri ikiyüzlü politikalara da değinerek sözlerini şöyle sürdürmüştür: “…Azerbaycan’ı karalama, bizi tehdit etme ve farklı dezenformasyon yayma kampanyasıyla karşı karşıya kaldı. Bizim petrol ve gaz üretimimiz olduğu için suçlandık. Ama daha önce, petrol ve gaz üretimi olan birkaç ülke vardı, bunlar arasında Avrupa da vardı. Ama bu sözde medya, bunu göz ardı etmekte bir sakınca görmediler. Azerbaycan’ın petrol üretimi, örneğin Kanada’nın üretiminin 10 katı daha azdır. Küresel gaz salımlarına katkımız sadece %0,1’dir. Küresel gaz salımlarına en büyük katkıyı yapanları biz de biliyoruz. Yine de, düzenli olarak, bazen günde ondan fazla makale, Azerbaycan’ı petrol devleti olarak ve küresel bir etkinlik düzenlemeye layık olmayan bir ülke olarak sunmaya çalıştı. Bütün bunlar, aslında iki merkezden, biri ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan ve diğeri Fransa Cumhurbaşkanının ofisinden, koordine edilen bir kampanyaydı. Sahte haber siteleri olan Washington Post, New York Times, Politico, Newsweek ve Associated Press, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın talimatlarını yerine getiriyordu. İkinci kaynak ise, Fransa Cumhurbaşkanının ofisi, Le Monde, Figaro ve diğer sahte haber medya kanallarıydı. Bu nedenle, COP29’u boykot etme amacıyla yapılan bir kara çalma ve iftira kampanyası vardı.

Bunun farklı sebepleri olabilir. Ama bunlardan biri, bizim üzerimize kendi iradelerini dayatamamış olmalarıydı. Bizim tam egemenliğimizi ve toprak bütünlüğümüzü geri getirme politikamızı değiştiremiyorlar. Kafkaslar’da, kendi ulusal çıkarlarını izleyen ve “Evet efendim” demeyen bir ülkenin varlığını kabullenemiyorlar. Ne yazık ki, Fransa hükümeti daha da ileriye giderek, COP29’u boykot etmeleri için birçok ülkeyi destekledi. COP29’a katılmayan liderlerden aldığımız güvenilir bilgiler ve katılanlardan aldığımız mesajlar, şahsen Fransa Cumhurbaşkanının COP29’a karşı kampanya yürüttüğünü bildirdi.

Bu tür bir siyaset kimseye bir yarar sağlamaz. Ama buna rağmen büyük bir katılım sağlandı. 77.000 kayıtlı katılımcı oldu, bunların 70’i devlet ve hükümet başkanıydı, 197 ülkeden. COP29’a boykot eden tek ülke Ermenistan’dı.”

Sonuç olarak Azerbaycan artık bölgesinde önemli bir aktördür. Azerbaycan’ı dikkate almayan hiçbir siyasi oluşumun bölgede başarılı olması mümkün değildir. Bu yeni gerçeğin tüm bölgesel ve küresel aktörler tarafından dikkate alınması kaçınılmazdır. Azerbaycan’ın son dönemlerde gerçekleştirmeyi başardığı küresel etkinlikler ve uluslararası düzeyde aldığı inisiyatifler ülkenin sadece bölgesel siyasette değil aynı zamanda küresel siyasette de daha etkin rol olacağı anlamına gelecektir. Tüm alanlarda olduğu gibi uluslararası siyasette de Türkiye ile benzeri görülmemiş bir ittifak içinde olan kardeş iki ülkenin bundan böyle global siyasette seslerini daha gür işiteceğimiz günler yakındır.

 

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir