Bağımlılıkla Mücadelede Bir Dostun Sorumluluğunu Almanın Gücü: “K9 Terapi”

Madde bağımlılığı, sadece fiziksel bir yıkım değildir, aynı zamanda ruhsal-manevi, sosyal ve duygusal bir çöküş sürecidir. Bu zorlu yolculukta, bazen en büyük değişimleri sağlayan şey, bir dost eli ya da patisi olabilir. “A Street Cat Named Bob” (Sokak Kedisi Bob) filmi, bağımlılıkla mücadelenin insani yönünü ve hayvanların iyileştirici gücünü gözler önüne seren, gücünü gerçek bir […]

A+
A-

Madde bağımlılığı, sadece fiziksel bir yıkım değildir, aynı zamanda ruhsal-manevi, sosyal ve duygusal bir çöküş sürecidir. Bu zorlu yolculukta, bazen en büyük değişimleri sağlayan şey, bir dost eli ya da patisi olabilir. “A Street Cat Named Bob” (Sokak Kedisi Bob) filmi, bağımlılıkla mücadelenin insani yönünü ve hayvanların iyileştirici gücünü gözler önüne seren, gücünü gerçek bir hikâye olmasından alan etkileyici bir yapımdır. Aklın yolu birdir, aynı ruhu taşıyan bir başka yaklaşım ise K9 konusunda bu işin duayeni Göktan Eker ile hazırladığımız, bağımlılıklarla mücadele projesi; K9 Terapisidir.

Sokak Kedisi Bob filmi, Londra sokaklarında yaşayan evsiz bir genç olan James Bowen’ın gerçek hayat hikâyesine dayanır. James, madde bağımlılığı ile mücadele ederken karşısına çıkan turuncu sokak kedisi Bob ile hayatını dönüştürmeye başlar. Bob’un gelişi, James’e sorumluluk duygusunu yeniden kazandırır, yalnızlığını hafifletir ve rehabilitasyon sürecine anlam katar. Kedisiyle kurduğu bağ, onu hem fiziksel hem de duygusal anlamda iyileştirir. Hikâye, bağımlılıkla mücadelenin sadece ilaç ve terapiyle değil, sevgi, bağlılık ve empatiyle de desteklenmesi gerektiğini gösterir. Filmin çok etkili, çarpıcı sahneleri var, izlemeyenler için spoiler vermek istemiyorum, bu film benim iyileşme sürecine yardımcı olduğum danışanlarıma ve ailelerine her zaman izlemelerini önerdiğim bir baş yapıttır.

Bu filmde Kedi Bob’un üstlendiği rol, K9 terapilerinde köpekler ya da başka canlılar tarafından da yerine getirilebilir. K9 terapisi, bağımlılıkla mücadele eden bireylerin tedavi sürecine destek olan özel eğitimli köpeklerle yapılan etkileşim temelli bir yaklaşımdır. Pamuk Ayna – Ayık Yaşamı Destekleme Projesi gibi merkezlerde yürütülen bu terapi modeli, bireyin hayvanlarla kurduğu bağ üzerinden sorumluluk, empati ve aidiyet duygularını yeniden inşa eder. Terapötik süreçte bireyin yeniden bir canlıya dokunması, onun ihtiyaçlarını anlaması ve bakımını üstlenmesi, pasif bir tedavi sürecinden aktif bir değişim sürecine geçişi sağlar. Doğal bir ortamda doğalımıza yeniden kavuşmak için planladığımız psikoeğitim kamplarında da temel amaç budur.

Narkotik köpekleri, yıllarca uyuşturucuyla mücadelede görev almışlardır. Ancak K9 terapisi, bu köpeklerin “dedektif” değil, “dost” kimliğini öne çıkarır. Doğayla iç içe, maddeden uzaklaştırılmış bir ortamda yürütülen bu terapi sürecinde, köpeklerin neşeli ve oyun odaklı doğası bireyin psikolojik direncini artırır. Bağımlılığın nötrleştirme mekanizmalarını aşmada da hayvanlarla kurulan bu bağlar, iç görü kazandırıcı bir etki yaratır. Sessiz bir bakış, sevecen bir dokunuş ya da oyun sırasında kurulan bir göz teması bile kişinin kendi benliğiyle yeniden bağlantı kurmasına vesile olabilmektedir.

James Bowen’ın hayatını değiştiren Kedi Bob gibi, K9 terapilerinde yer alan köpekler de bağımlı bireyler için bir umut kapısıdır. Hayvanlar, insanları yargılamadan sever, geçmişine değil, anına odaklanır. Bu koşulsuz kabul, çoğu zaman bağımlı bireyin kendini yeniden değerli hissetmesini sağlar. Köpeklerle yapılan yürüyüşler, oyunlar, bakım süreçleri, kişide sorumluluk duygusunu yeniden canlandırır. Bağımlı birey, artık sadece kendisi için değil, ona güvenen bir canlı için de yaşamaya başlar. Bu basit ama güçlü bağ, kişinin yeniden hayata tutunmasında belirleyici bir rol oynar. Ancak şu da asla unutulmamalıdır ki bir bağımlının bir canlının sorumluluğunu alma zamanı ailesi ve bir uzman eşliğinde belirlenmelidir. Hayvanlar bir hevesle alınıp köşeye atılacak bir oyuncak değildir.

“Sokak Kedisi Bob” filmi, bağımlılıkla mücadelede sevgi ve dostluğun gücünü kanıtlayan gerçek bir hikâyedir. K9 terapisi ise bu yaklaşımı sistematik hale getirerek, madde bağımlılığı tedavisinde yenilikçi bir umut kaynağı sunar. İnsan ile hayvan arasındaki bu şifalı bağ hem bireyin hem toplumun iyileşme sürecine katkı sunmayı hedeflemektedir. (K9 Terapinin tüm detaylarına https://pamukayna.com/k9-terapi sayfasından ulaşabilirsiniz.)

Terapide görev alan bazı köpekler, daha önce aktif narkotik operasyonlarında görev yapmış, birçok maddeyi tespit etmiş profesyonel dedektör köpeklerden de oluşturulabilmektedir. Ancak emekli olduklarında ya da terapi için özel olarak seçildiklerinde bu köpekler artık başka bir görev üstlenirler ve yalnızca iyileştirmeye odaklanırlar. Şöyle düşünüp hayal edelim; bir birey, yıllarca uyuşturucu kullanmış ve hayatını mahvetmişken, bir gün karşısında kokusunu aldığı uyuşturucuya sevgiyle tepki veren ama onun yanına sessizce uzanıp başını dizine koyan eski bir narkotik köpekle karşılaşsın. İşte böyle bir sahne, onun için bir yüzleşme olur. Köpeğin sadakati, onun yıllardır kaybettiği güveni yeniden hissetmesini sağlar. Adını “Yaren” koyduğu bu köpekle arasında gelişen bağ, onu terapiye bağlayan en güçlü neden haline gelir. Artık bir görev arkadaşına sahiptir ve mücadelesinde artık yalnız değildir.

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir