Türkiye’nin Stratejik Hamleleri: Bir Haftada Değişen Denge…
Son bir haftadır Türkiye'nin uluslararası ve iç politikadaki hamleleri, bölgesel ve küresel dengeleri ciddi şekilde değiştirdi...
İlki geçen yıl Kazakistan-Astana’da düzenlenen Türkiye-Azerbaycan-Pakistan üçlü zirvesinin ikinci “Azerbaycan Bağımsızlık Günü” olan 28 Mayıs tarihinde işgalden azat edilmiş Karabağ bölgesinin Laçın şehrinde gerçekleştirildi. Üçlü Zirvesi kapsamında, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile bir araya geldi. Zirvenin zamanlaması ve yeri sembolik açıdan birçok mesaj içermekteydi. Öncelikle zirvenin Azerbaycan’ın 107. Bağımsızlık yıldönümü dolayısıyla düzenlenen “Azerbaycan Bağımsızlık Günü”ne denk getirilmesi yanında Pakistan ile Hindistan arasındaki çatışmaların ateşkesle sonuçlanmasının hem ardında yapılması olması üç devlet arasındaki fiili ittifakın dünya kamuoyuna duyurulması şeklinde yorumlamak mümkündür. Zirvenin Karabağ’da yapılması ve iki ülke liderinin uçakları doğrudan açılışı yapılan Laçın Hava Limanına inmesi hem Azerbaycan’ın Karabağ’daki tasarruflarının uluslararası meşruiyeti hem de yeni açılan havalimanın uluslararasıllaşması açısından önem arz etmektedir.
Üçlü zirvede liderlerin verdikleri mesajlar yanında üç ülkenin sahip oldukları soyo-ekonomik kapasite ve zirvenin doğurması muhtemel sonuçlar nedeniyle yoğun ilgi çekmiştir.. Zirveye katılan ülkelerden Türkiye 1,32 trilyon dolar GSYİH; 56 milyar dola dış ticaret hacmi; Azerbaycan 74,32 milyar dolar GSYİH, 48 milyar dolar dış ticaret hacmi, Pakistan ise 375 milyar dolara GSYİH, 80 milyar dolar dış ticaret hacmine sahiptir. Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ın ifadesiyle üç ülke yaklaşık 350 milyon nüfusa ve 1,5 trilyon doları aşan bir ekonomik büyüklüğe sahiptir. Ekonomik büyüklükleriyle birlikte bu ülkelerin jeopolitik olarak kritik bölgelerde yer almaları büyük önem arz etmektedir. Mesela, Türkiye, Asya- Avrupa arasında köprü rolü istenen önemli bir NATO üyesi ülke iken; Azerbaycan, Güney Kafkasya’da enerji ve ulaşım merkezi konumunda; Pakistan ise Güney Asya’da Çin ve Orta Asya’ya açılan kapı konumundadır. Dolayısıyla bu zirve, fiilen doğal bir müttefiklik içinde olan üç kardeş ülkenin bölgesel ve küresel aktörler karşısında daha güçlü bir blok haline getirmek potansiyelini de ortaya koymaktadır. Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan’ın, Avrasya’nın kesişim noktasında, son derece stratejik bir bölgede konumlandığına dikkati çeken sayın Erdoğan, “Coğrafyalarımızda ve ötesinde, güvenlik tehditlerinden ekonomik dar boğaza, enerji ve gıda krizlerine pek çok sınamayı aynı anda yaşıyoruz. Bu zorluklar karşısında dayanışma ve ortak hareket kabiliyetimizin geliştirilmesini bir seçim değil, zaruret olarak görüyoruz.” vurgusu yaparak üç ülke arasındaki işbirliğinin gerekliliğine hususuna dikkat çekmiştir.
Zirvede üç ülke arasında siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel alanlardaki iş birliğini derinleştirmek konuları ele alınmıştır. Üç ülke arasındaki iş birliğinin daha da ilerletilmesi için üçlü zirvede önemli konularda fikir teatisinde bulunulduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üçlü iş birliğimizin kurumsallaştırılması için önümüzdeki dönemde Dışişleri Bakanlarımız, gerekli çalışmaları yürütecekler. Bilhassa ortak gündemimizi şekillendiren ticaret, yatırımlar, ulaştırma, enerji, savunma sanayi ve terörle mücadele gibi başlıklarda ülkelerimizin ortak vizyonunu yansıtan güçlü bir çerçeveyi hazırlayacaklar.” ifadelerinde bulunarak ikincisi yapılan bu zirveden beklentileri ortaya koymuştur.
Erdoğan konuşmasında üç ülke arasında muhtemel işbirliği konusunu şu şekilde özetlemiştir:
“Ticaretin kolaylaştırılması, yatırımların teşviki ve dijital dönüşüm alanlarında müşterek adımlar atmayı hedefleyeceğiz. İş birliğimizin son derece stratejik bir boyutunu teşkil eden ulaştırma konusunda; Kalkınma Yolu, Orta Koridor ve Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru gibi projelere birlikte katkı sağlayacağız. Kültür ve eğitim alanlarında bilhassa gençlerimiz ve akademisyenlerimizin karşılıklı etkileşimini artıracak projeler üzerinde çalışacağız. Enerji güvenliği, gıda arz güvenliği, yenilenebilir enerji alanlarındaki fırsatları birlikte değerlendireceğiz. İnşallah tüm bu alanlarda prestijli projeleri hayata geçirmek suretiyle, inşallah üçlü iş birliğimizi çok daha ileri noktalara taşıyacak, halklarımıza yeni eserler kazandıracağız.”
Zirvenin Azerbaycan’ın Bağımsızlık Günü’nde ve Ermenistan işgalinden kurtarılan Laçın’da düzenlenmesinin güçlü bir sembolik anlam taşıdığını belirten Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev de üç ülkenin tarihsel, kültürel ve değer temelli bağlarla birbirine kenetlendiğini vurgulayarak, “Birbirimizin başarılarıyla gururlanıyor, zor zamanlarda birbirimize destek oluyoruz. Azerbaycan, Pakistan ve Türkiye, her zaman egemenlik, toprak bütünlüğü ve adaletten yana” ifadelerini kullanarak kardeş ülkelerin oluşturdukları doğal ittifakın barış ve istikrara katkı sağlayacak vurgusunda bulunmuştur. Sayın Aliyev, üç ülkenin stratejik konumları ve ekonomik potansiyelleri sayesinde karşılıklı faydaya dayalı geniş iş birliği imkânlarına sahip olduğuna işaret etmiştir.
Pakistan, Azerbaycan ve Türkiye’nin, yüzyıllar boyunca paylaşılan değerler ve karşılıklı destekle şekillenen derin tarihî, kültürel ve manevi bağlarla birbirine bağlı olduğunu söyleyen Pakistan Başbakanı Şerif, “Sevgili kardeşlerim, son zamanlarda Karabağ, Keşmir ya da KKTC konusunda birbirimizin yanında yer alarak bu tarihî ilişkiyi daha da güçlendirdik. Gücümüz dayanışmamızda ve karşılıklı saygımızda yatmaktadır” değerlendirmesinde bulunmuştur.
Sonuç olarak Türkiye-Azerbaycan-Pakistan arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesinin üç ülke halklarının refahına katkı yapmanın yanı sıra bölgesel ve küresel barışa ve istikrara hizmet edecektir. Üçlü Zirvesi’nin ekonomik hedefi, üç ülke arasında bölgesel ekonomik entegrasyon kurmak, ticareti kolaylaştırmak, enerji ve ulaştırma ağlarını birleştirmek ve bu sayede jeoekonomik bir sinerji oluşturmak olarak özetlenebilir. Bu üç ülkenin savunma sanayi alanında yapacakları işbirliği ve yapacakları ortak yatırımlar bölgede fiili bir savunma paktı yaratacaktır. Ayrıca bu zirve sadece üç ülke arasında değil, Türk dünyası, Güney Asya ve Orta Doğu arasında da yeni bir jeopolitik köprü kurulmasını sağlayacaktır. Türkiye’nin “Asya açılımı”, Azerbaycan’ın enerji diplomasisi ve Pakistan’ın İslam dünyasındaki nüfuzu dikkate alındığında, bu ittifak modeli, ilerleyen yıllarda daha da derinleşmesi beklenmektedir.