Bir Nefes Sıhhat

Hayatı şiir gibi yaşamak belki mümkün olmayabilir. Ancak hayatımıza biraz şiir katmak onu daha yaşanası bir hale getirebilir. Sadece sevinçli anlarımızı değil, üzüntülü anlarımızı da şiirle tatlandırabiliriz.  Osmanlı sultanları yetiştirilirken bir çok meslek ve sanat yanında şiir konusunda da eğitimlidirler. Örnek olarak Kanuni Sultan Süleyman kuyumculuk vb meslekler yanında şiirle de iştigal etmiş ve Muhıbbi […]

A+
A-

Hayatı şiir gibi yaşamak belki mümkün olmayabilir. Ancak hayatımıza biraz şiir katmak onu daha yaşanası bir hale getirebilir. Sadece sevinçli anlarımızı değil, üzüntülü anlarımızı da şiirle tatlandırabiliriz.

 Osmanlı sultanları yetiştirilirken bir çok meslek ve sanat yanında şiir konusunda da eğitimlidirler. Örnek olarak Kanuni Sultan Süleyman kuyumculuk vb meslekler yanında şiirle de iştigal etmiş ve Muhıbbi mahlasıyla yazdığı 2799 gazelle usta bir şair olduğunu ada göstermiş hem de Osmanlı padişahları arasında en çok şiir yazan padişah olmuştur.

 En çok bilinen şiirlerinden biri    

Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi 

Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi.  

beyitiyle başlayan şiirdir. 

 Kanuni veya batılıların dediği gibi Muhteşem Süleyman, Osmanlı tarihinde en uzun yıl tahtta kalmış, sayısız ülkeler fethetmiş, üç kıtaya hükmetmiş Muhteşem Süleyman bakın sağlıkla ilgili ne diyor.

‘’Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi 

Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi. ‘’

Herkes devlette önemli bir görevim olsun ister, Hatta bir devlete sahip olmak, hükümdar olmak ister. Ancak sağlıklı bir nefes almak gibi bir devlet olmaz.

 Tasavvuf ehli bir nefes için iki şükrün gerekli olduğunu söyler. Öyle ki ‘’Göğüse giren hava ömrü uzatır, çıkan hava kalbi ferahlatır. O halde bir nefeste farklı iki nimet ve her nimete karşılık bir şükür vardır. ‘’ buyurulur.

 Ülkemizde ve dünyada bilim ve teknolojiye paralel olarak maalesef hastalıklar da artıyor. Hastalıkların doğal yollarla artması yetmiyormuş gibi korona virüs gibi laboratuvar şartlarında üretilen ve farklı yollarla dünyaya dağıtılan hastalıklar da çoğalıyor. Hele korona virüs pandemisinden sonra artık her an hiç bilinmedik duyulmadık hastalıkları görebiliyoruz. Kimine göre kullanılan aşıların yan (aslında kasıtlı) etkileri, kimilerine göre korona virüsün insan bünyesinde bıraktığı etkiler. Hani merhum Zeki Müren bir şarkıda diyor ya ‘’Dermanın dertten beter’’ , işte tam olarak bu. 

 Modernite, çağdaş yaşam sizi bir hastalıktan kurtarırken birkaç farklı hastalığa da düçar ediyor. Çatıdaki kırık kiremiti değiştirirken birkaç kiremit daha kıran çatı ustası gibi kendi işini daha doğrusu kendi varlığını sürdürebilmesi için sizi sayısız ve çaresiz dertlere gark ediveriyor.

 Bu durumda yapmamız gerekenlerin başında sağlığımıza şükretmek geliyor. Eskilerin dediği gibi fazla tûl u emel peşinde olmamak lazım. Alamadım, olamadım, yapamadım, biraz daha param olsun, evim biraz daha büyük, daha daha daha…… düşüncesinden çıkmak gerekiyor.

 Kişisel gelişimcilerin empoze ettikleri ‘’ yürü be koçum, kim tutar seni’’ gazına fazla gelmeyip doğal sınırlarımızı fazla zorlamamak gerekiyor. Bunun yerine her Cuma hutbesinde imam hatiplerin okuduğu Nahl süresi 90. ayetini çok iyi anlamak ve haddi aşmamak gerekiyor.

Başka bir husus da doğal hayatı biraz daha önemsemek, yediğimiz içtiğimiz her şeyin teknoloji kullanılmadan, kimyasal kullanılmadan üretilmiş olmasına dikkat etmek gerekiyor. Şehirle çok bağı kalmayanların varsa köylerine geri dönmesi, doğdukları ve defin edilecekleri toprakları işlemeleri hem fiziksel hem de ruhsal birçok hastalıklarına da iyi geleceğine inanıyorum. Belki bir çok insanın böyle bir imkanı olmayabilir. İmkanı olanlar mutlaka bunu denemeli. Böylece köyler hayat bulur köye döneneler de sıhhat bulur.  

Muhıbbî (Kanunî) nin dediği gibi: ‘’Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’’

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

POPÜLER HABERLER