Bişkek Bildirisi: Türk Devletleri Arasında Siyasi İşbirliği

İstanbul Zirvesiyle Türk Konsey?inde Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)?na geçiş yapan Türk İşbirliği yeni dönemde Semerkant?tan başlayarak…

A+
A-

İstanbul Zirvesiyle Türk Konsey’inde Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)’na geçiş yapan Türk İşbirliği yeni dönemde Semerkant’tan başlayarak devam eden geleneksel devlet başkanlarının zirvesinin sonuncu 6 Kasım 2024 tarihinde Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek’te gerçekleştirildi. Diğer zirvelerde olduğu gibi Bişkek Zirvesinin sonunda yayınlanan bildiride yaşanan ilerlemeler, belirlenen hedeflere yönelik gerçekleştirilen faaliyetler ve ortak işbirliği alanlarına ilişkin konular vurgulandı. Türk İşbirliğinin temel yol haritası olan Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesinin uygun bir formata yayınlanan Bişkek Bildirisinin temel başlıklarından biri hatta en dikkat çekeni ise kuşkusuz TDT’ye üye ülkeler arasında “Siyasi İşbirliği” başlığı olduğunu söylemek mümkündür.

Bişkek Zirvesinin ana teması entegrasyon olması dikkat çekici olmuştur. Bilindiği üzere entegrasyon bir araya ya da bütün haline gelme anlamında kullanılmaktadır. Siyasi entegrasyonu ise iki veya daha fazla devlet arasında gerçekleşecek gönüllü siyasi bir bütünleşme şeklinde ifade etmek mümkündür. Böyle bir bütünleşme öncelikle ortak bir hukuki çerçeve yaratılmasını, ortak kurumların ve karar alma mekanizmalarının oluşturulmasını gerektirmektedir. Bu kapsamda siyasal entegrasyonun dört ana unsuru bulunmaktadır. Bunlar; ortak hukuk, ortak kurumlar, ortak kural koyma merkezi ve ortak kimliktir. Bu entegrasyon modelinin esas noktası ise siyasi birimlerin yetkilerini, yeni oluşturulacak siyasal birliğe devretmesidir. Siyasal entegrasyonun dört farklı görünüm şekli bulunmaktadır. Bunlardan ilki kurumsal entegrasyondur. Kurumsal entegrasyonda  ortak karar alma sistematiğini geliştirilmesine önem verilmektedir. İkincisi idari ya da yönetsel entegrasyondur. Burada birlik içinde alınan ortak kararların yürütülmesi, ortak idari politikaların hayata geçirilmesi amacı ön plana çıkmaktadır. Üçüncüsü ekonomik entegrasyondur. Bu entegrasyon şeklinde nihai hedef piyasaların bütünleştirilmesidir. Buna göre ekonomik entegrasyon, birleşmek, bütünleşmek, serbestleşme ve dolaşıma açma gibi kavramları içermektedir. Dördüncüsü güvenlik entegrayonudur. Bu entegrasyonda şeklinde güvenlik alanında ortak işbirliği içermektedir. Bu entegrasyon türlerini artırmak ya da farklı şekillerde de tanımlamak mümkündür.

Türk Devletler Teşkilatının da nihai hedefi de kuşkusuz Türk Devletleri arasında entegrasyon sağlanmaktır.  Ancak TDT’nin yapılandırma biçimi dikkate alındığında hedeflenen entegrasyon şeklin mevcut entegrasyon şekillerinden hiçbiriyle birebir örtüşmemektedir. TDT kendine özgün bir yapılandırma modelliyle yol almaktadır. Bu modelin temelinde Üye Ülkelerin eşitlik ve egemenliğe saygı ilkesi çerçevesinde çok yönlü stratejik derinliğe sahip ve tüm üye ülkelerin çıkarlarını uyumlaştıran bölgesel bir iş birliği kurmak ilkesi esas alınmıştır. Açık –şeffaf diplomasi ve çok yönlü dış politika anlayışıyla hareket eden TDT küresel ve bölgesel güçlerle tesis ettiği yapıcı diyalog ve koordinasyon sayesinde sürekli gelişerek küresel etkisini güçlendiren bir yapıya dönüşmesi beklenmektedir. Bu yapısıyla TDT bölgesel istikrara sağlayacağı katkı ile birlikte küresel düzenin işleyişinde etkin bir rol oynayacak, başta güvenlik olmak üzere bölgesel ve küresel risklere karşı üye ülkelerine karşı güvenli bir şemsiye rolü üstlenecektir. Böylece TDT, çağdaş ipek yolu olarak da adlandırılan  “Orta koridor” ekseni üzerinde yer alan Orta Asya (Türkistan), Güney Kafkasya, Karadeniz, Akdeniz, Balkanlar ve Doğu Avrupa’yı kapsayan Doğu-Batı ulaşım güzergâhında istikrarını sağlayacak alternatif bir oluşum olarak öne çıkmaktadır.

TDT’nin 6 Kasım’da Bişkek’te toplanan “Türk Dünyasının Güçlendirilmesi: Ekonomik Entegrasyon, Sürdürülebilir Kalkınma, Dijital Gelecek ve Herkes için Güvenlik” temalı 11. Zirve sonunda yayınlanan Bişkek Bildirisi üye ülkelerin siyasi işbirliğine ilişkin yer alan önemli bazı kararları şöyle sıralamak mümkündür:

– Kazakistan Cumhuriyeti’nin “TÜRK DEVRİ!” sloganı ile yürüttüğü TDT Dönem Başkanlığını başarıyla tamamladığını ve bunun, Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Birliği Konseyi’nin Kurulmasına İlişkin Nahçıvan Anlaşması, Türk Dünyası 2040 Vizyonu ve 2022- 2026 TDT Strateji Belgesi’nde yer alan amaç ve ilkeler doğrultusunda Türk Dünyasında yakınlaşmanın ve dayanışmanın artırılmasına yönelik çabalara daha çok ivme kazandırdığı,

– Azerbaycan Cumhuriyeti’nin girişimiyle 6 Temmuz 2024 tarihinde Şuşa’da düzenlenen ve Türk Devletlerinin stratejik ortaklığını daha da güçlendirmeyi ve derinleştirmeyi ve TDT’nin ortak stratejisini şekillendirmeyi amaçlayan “Ulaştırma, Bağlantısallık ve İklim Hareketi Yoluyla Sürdürülebilir Bir Gelecek İnşa Etmek” temalı TDT Gayri Resmi Zirvesi’nin Karabağ Deklarasyonu’nu memnuniyetle karşılandığı;

– Ekonomik Entegrasyon, Sürdürülebilir Kalkınma, Dijital Gelecek ve Güvenlik konularına odaklanan TDT Kırgız Dönem Başkanlığı Konseptini takdirle karşılandığı,

Türk Devletlerinin ortak bir geleceği kucaklamaya yönelik müşterek çabaların temelini oluşturan ortak tarih, dil, kültür, gelenek ve değerler temelinde Türk halkları arasında süregelen kardeşlik ruhunu, karşılıklı desteği ve aile birliğinin merkeziliğini kabul edildiği;

– Türk Devletlerinin kaydettiği dikkat çekici siyasi ve sosyo-ekonomik ilerlemeye oldukça değer vererek ve egemenliğe, toprak bütünlüğüne ve uluslararası alanda tanınmış devlet sınırlarının dokunulmazlığına saygı gösterilmesi ve desteklenmesine, içişlerine karışılmamasına ilişkin olanlar başta olmak üzere uluslararası hukukun genel kabul görmüş norm ve ilkeleri uyarınca, Üye Devletlerin güvenlik ve istikrarını güçlendirmeye yönelik taahhütlerini ifade edildiği;

– Üye Devletler arasında sağlamlaştırılmış bir pozisyon oluşturmak amacıyla, Türk Dünyasının çıkarlarını etkileyen bölgesel ve uluslararası konularda TDT çerçevesinde devam eden istişarelerin öneminin belirtildiği;

– TDT’nin, Türk Dünyasında daha derin işbirliği ve eşgüdümünün desteklenmesinin yanı sıra bölgesel ve uluslararası arenada Türk Dünyasının değer ve çıkarlarının desteklenmesindeki rolünü vurgulandığı;

– Ortak çaba ve işbirliğine dayalı girişimler aracılığıyla küresel barış, güvenlik ve sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunulmasına yönelik ortak sorumluluğun teyit edildiği;

– Türk Dünyası ideallerini korumayı ve güçlendirmeyi amaçlayan “Türk Dünyası Şartı’nın” onaylanmasını takdirle karşılandığı;

– Türk kimliği, birliği, ortak mirası ve değerlerinin sembollerini yansıtan yeni TDT bayrağının kabul edilmesini memnuniyetle karşılandığı;

– Her türlü ırkçılık, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, İslam’a karşı nefret, nefret söylemi ve dezenformasyonla mücadelede işbirliğini sürdürmek ve bu alanlardaki BM Kararlarının amaçlarına ulaşmak için işbirliği yapmak için bu olguları ele almak üzere uluslararası platformlardaki çabaları uyumlu hale getirme taahhütlerini yinelediklerini;

– Hoşgörü, saygı ve barış içinde bir arada yaşama kültürüne katkıda bulunmayı amaçlayan dinler arası, inançlar arası ve kültürler arası diyaloğu teşvik etme konusundaki kararlılıklarının altını çizildiği;

– Ortak hukuki standartların geliştirilmesi ve yargı, adalet ve kolluk kuvvetleri arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi çağrısında bulunulduğu;

– TDT bünyesinde konsolosluk işbirliği platformunun kurulması için karşılıklı çaba gösterilmesi çağrısında bulunulduğu,

– Türk Devletlerini doğrudan etkileyen müdahaleler ile bölgede ve dünyada artan güvenlik riskleri ve sınamaları göz önünde bulundurulduğunda, Üye Devletlerin Güvenlik Konseyi Sekreterleri de dahil olmak üzere ilgili makamların toplantılarının devam etmesi çağrısında bulunduklarını ve Üye Devletlerin ilgili kurumlarına daha yakın işbirliği için talimat verdiklerini;

– Uluslararası gelişmelerin dinamik doğasını kabul ederek, Üye Devletlerin Resmi Dış Politika Araştırma Merkezlerinin ve Gözlemcilerin Türk Devletleri arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesindeki önemli rolünün farkında olduklarını, stratejik bir vizyonla bölgesel ve küresel sorunlara ortak yanıtların güçlendirilmesi amacıyla TDT bünyesinde devam eden çabalarını takdirle karşıladıklarını ve aralarındaki işbirliğinin daha da geliştirilmesi ve desteklenmesi ihtiyacını vurguladığı;

Bişkek Zirvesi Bildirisinde yer alan bu kararlar dikkate alındığında TDT’nin kendine özgü yapılandırmasıyla bölgesel entegrasyondan küresel güç olmak yolunda küçük adımlarla büyük ideallere ilerlediğini söylemek mümkündür. Gerek doğrudan TDT Teşkilat olarak aldığı kararlarla oluşturduğu ilişkiler gerekse Teşkilata üye ülkelerin arasındaki gelişen ve derinleşen ikili ilişkiler, küresel ve bölgesel krizlerin tırmandığı günümüzde TDT’nin alternatif bir güç olması yolunda ciddi potansiyel imkân sağlamaktadır. Böylece TDT kendine özgün yapılanması, ortak tarih ve medeniyetten beslenen tabandan tavana yansıyan sinerjisiyle doğal, barışçıl ve güçlü bir entegrasyon örneği sunmaktadır.

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir