Büyük Yörük’ün Dirilişidir

A+
A-

Baharın gelişi sadece takvimlerin değişmesi değildir Yörük için. O, toprağın nefes almaya başladığı, rüzgârın çiçek kokusuyla harmanlandığı, dağların yeşile, gönüllerin umuda döndüğü zamandır. Yaylaya göç vakti gelmiştir artık. Bu, sadece bir yolculuk değil; kültürün, inancın, sevdanın ve direnişin yeniden doğuşudur.

Dukuk kuşunun ötüşüyle başlar bu kıpırtı. Bir nevi davettir göç yollarına. O ötüşte, dağların dili vardır; “Gel Yörük, doğa seni bekliyor” dercesine. Yaylalar çağırır. O çağrıya kulak veren Yörük, çadırını söker, eşyasını sarar ve umutlarını yükler devenin heybesine. Her şey büyük bir düzenin parçasıdır. Çünkü Yörük, doğaya uyumla yaşar; onu bozmadan, incitmeden.

Bahar, Yörüğün gönlünde uyanıştır. Çünkü doğa ne zaman uyanırsa, Yörük de o zaman dirilir. Çiçek açan her dal, doğan her oğlak, toprağı öpen her yağmur damlası Yörüğe yaşam sevinci getirir. Yayla demek, özgürlük demektir. Temiz hava, serin su, yeşil çayır… Ve hepsinden önemlisi, insanla hayvanın, doğayla insanın kurduğu kadim kardeşlik.

“Ağılda doğan oğlağın otu dağda biter, rızk Allah’tandır” der Yörük. Bu sözde yalnızca kader değil, tevekkül, doğa bilgeliği ve inançla örülmüş bir yaşam felsefesi vardır. Göçerlik bir hayattan öte, bir duruştur. Doğaya el uzatmayan, ona sırt çevirmeyen, onunla el ele yürüyen bir milletin duruşudur bu.

Her ilkbahar; yaylaya varmak, çadırı kurmak, keçiyle, koyunla, oğlakla aynı göğün altında barınmak, türküleri dağa yankılatmak demektir. El sanatları yeniden canlanır, saz yeniden tellerine kavuşur, çocuklar yeniden toprakla dost olur. Bu, geçmişle gelecek arasında kurulan canlı bir köprüdür.

Ve işte bu yüzden Yörük kültürü bir milletin belleğidir. Türk’ün özü, doğayla olan bu içli dışlı hâlinde gizlidir. Bu göçler sadece coğrafyada değil, hafızalarda da bir yolculuktur. Her yeni göçte eski dualar, eski sözler, eski adetler taşınır geleceğe. Yörük, sadece kendi neslini değil, milletin ruhunu da taşır dağdan dağa.

Nisan ayı Yörüklerin yürüyenidir işte bu anlamın, bu hikmetin, bu gönül bağının hatırlanma günüdür. Yörük olmak, sadece bir yaşam biçimi değil; doğayla barış, insanla ahenk, Yaradan’la bağ kurmaktır. Yörüğün yaylaya göçü, toprağın insanla, insanın doğayla, ruhun Allah ile buluşmasıdır.

Bu yüzden bahar gelince Yörük dirilir.
Selam olsun Yörüğe, selam olsun bahara!

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir