Demokrasi Oyunu

Başlıktan da anlaşılacağı üzere oldukça çetrefilli bir konumuz var bugün. Eksiksiz ve kusursuz hatta mükemmel bir yönetim biçimi olarak anlatılan demokrasi gerçekten mükemmel mi?  Demokrasi; Toplumun kendi kendini yönetmesi veya toplumu yönetecek kişilerin yine toplumu oluşturan bireyler tarafından seçilmesi olarak tanımlayabiliriz. Tabi demokrasi genelde Yunan tarihine atfedilir. Halbuki insanlar topluluklar halinde yaşamaya başladığı zamanlardan beri […]

A+
A-

Başlıktan da anlaşılacağı üzere oldukça çetrefilli bir konumuz var bugün. Eksiksiz ve kusursuz hatta mükemmel bir yönetim biçimi olarak anlatılan demokrasi gerçekten mükemmel mi?

 Demokrasi; Toplumun kendi kendini yönetmesi veya toplumu yönetecek kişilerin yine toplumu oluşturan bireyler tarafından seçilmesi olarak tanımlayabiliriz. Tabi demokrasi genelde Yunan tarihine atfedilir. Halbuki insanlar topluluklar halinde yaşamaya başladığı zamanlardan beri farklı yöntemlerle yöneticilerini seçmişlerdir. Bu seçim küçük topluluklarda doğrudan oylama şeklinde olsa da topluluk büyüdükçe temsil yöntemi daha fazla öne çıkmıştır. Yani zamanla evrile evrile günümüzdeki şekli ortaya çıkmıştır.

 Demokrasi dışında da farklı yönetim biçimleri hep olagelmiştir. Bunlar Monarşi (tek kişinin yönetmesi), oligarşi ( bir grubun, ailenin veya kabilenin yönetmesi) ve benzeri yöntemler olarak sayılabilir. Biz günümüzde de çoğunlukla uygulanan demokrasinin mükemmel bir rejim olup olmadığı üzerinde durmaya çalışacağız.

 Çağdaş demokrasilerde yönetim daha çok temsilciler aracılığıyla yapılmaktadır. Bireyler devlet yönetiminde kendisini temsil edecek kişileri seçer. Çoğunluğu oluşturan yönetim ekibini (hükümet) kurar, periyodik aralıklarla yapılacak olan bir sonraki seçime kadar devleti yönetir. Tabi işler yolunda gider, ülke içinden veya dışından gelebilecek baskı, darbe ve benzeri bozgunculuklar, fitne-fücur olayları olmazsa. Yani en iyi ihtimalle seçilenler tekrar seçilebilmek için seçenlerin oylarını almak zorundadır. Bu, takdir görmeyen yönetimlerin değiştirilebilmesi veya daha iyisinin seçilebilmesi için seçen( seçmen) lerin elinde yetkinin olması anlamında iyi bir durum olarak düşünülebilir. Ancak tersinden bakıldığında siyasetin oyla yapılması gerçeği, bazen seçilenleri doğru işler yapma konusunda çelişkiye düşürebiliyor. Bazen de sırf popülist olabilmek için yanlış kararlar almaya, yanlış işler yapmaya mecbur bırakabiliyor.

 Bazen seçimle başa gelenler, tekrar seçilebilmek için toplum düzenini sağlama, sağlıklı şehirler kurma, plansız yapılaşmayla, kamu arazilerini gasp edenlerle mücadele konusunda mevzuatı uygularken gerekli titizliği gösteremeyebiliyor. Sonuç olarak ortaya çarpık kentleşme, işgal edilen kamu arazileri, toplu ulaşım araçlarının çalışamayacağı daracık sokaklar, işgal edilen yollar çıkıyor. Ya da devlet ciddiyeti ve bütçe gerçekleriyle bağdaşmadığı halde seçim kazanabilmek için verilen ekonomik tavizler (EYT gibi) yüzünden tüm ülkenin ekonomisi allak bullak oluyor.

 Bazen vaat konusunda farklı görüşler adeta yarışa girebiliyor. Hatta bu konuda sınır tanımayanlar ‘’ kim ne vaat ederse iki katı’’ diyebiliyor. Her ne kadar devlet yönetmenin ciddiyetine vakıf olanlar dengeyi korumaya çalışsa da seçilememe endişesiyle onlar da vaatlerinde açık artırmaya dahil olabiliyorlar. Sıradan vatandaş devlet aklıyla düşünemeyip o anda en cazip, en popülist vaatte bulunanı tercih edebiliyor.

 Ayrıca her zaman ortak akıl en doğru sonucu doğurmuyor. Bazen propagandalar, algı yönetimleri, toplum mühendislikleri çoğunluğu etkileyip yanlış yöne sevk edebiliyor. Özellikle günümüzde iletişim platformlarının çok fazla olması, adeta yanlışların bile çok doğruymuş gibi anlatılabildiği uygulamaların etkili biçimde kullanılması seçmen kitlelerinin yanlış kararlar almasına neden olabiliyor.

 Nispi temsil sisteminin uygulandığı günümüz demokrasilerinde maalesef temsilci olarak seçilenler, karar organlarında çoğu zaman kendi iradeleri veya temsil ettikleri kitlelerin iradelerini tam olarak yansıtmakta yetersiz kalıyorlar. Bu da seçmen kitlelerinde hayal kırıklığına yol açıp demokrasiye inancı zayıflatıyor.

 Demokrasilerin en iyi sonucu verebilmesi için her konuda olduğu gibi bu konuda da yapılması gereken en önemli iş yine eğitimdir. Ancak çok iyi eğitim almış bireyler en doğru kararları verebilir. Hem dinimizin bizlerden istediği, hem de evrensel ahlak ve etiğin gereği olarak doğru olanı, toplum yararını kendi çıkarlarımızın önünde tuttuğumuzda demokrasi de en iyi sonuçları verecektir.

 Alternatif yönetim biçimleriyle kıyaslandığında hataları, eksikleri ve kusurlarıyla, insanlık daha iyisini keşfedene kadar en iyisi bu demekten başka çaremiz yok gibi. İyi olanın mutlu olacağı, kötülüğün asla galip gelmeyeceği bir dünya için, insanlığa ebedi saadeti ve mutluluğu getirecek olan sistemler ve nesiller dünyaya egemen olana kadar demokrasiye bel bağlamaktan başka çaremiz yok gibi.

 Ne diyelim; Allah’tan umut kesilmez.

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir