Ayȃn-ı Sabite ve “Ol!”
"Ay?n-ı sabite" (sabit ayn) de, yani özümüzün var olduğu alanda Hak varlığında ikilik, ikirciklilik yok. Şuculuk ve buculuk, şöylelik veya böylelik, iyilik ve kötülük yok...
İster doğal olsun, ister insan eliyle veya ihmaliyle; ulus olarak ve genelde insanlık olarak zaman zaman toplumun bir kısmını ya da tümünü etkileyen afetlerle karşılaşmamız kaçınılmazdır. Bu bazen deprem olur, bazen sel, heyelan bazen yangın bazen savaşlar. Ortak özellikleri kitlesel ölümlere, yıkımlara, psikolojik ve sosyal travmalara, ekonomik çöküntülere sebep olmalarıdır.
Son elli yılda yaşadığımız felaketler onbinlerce insanımızın ölümüne, sakat kalmasına yol açtı. Devlet bütçesine yüzlerce milyon dolarlara varan zararlara yol açtı. Onlarca şehir yeniden inşa edilmek zorunda kalındı. Özellikle altı Şubat depremleri olarak bildiğimiz depremlerde ülkemizin bir bölgesi neredeyse tamamen yok oldu. Eğer devletimiz ve hükümetimiz yeterince güçlü ve bilinçli olmasaydı Allah muhafaza ülkemiz işgal edilebilirdi. Vatan topraklarımızın bir kısmını kaybedebilirdik.
Basit bir otel yangını hiç insan kaybı olmadan, çok basit bir şekilde önlenebilecek iken; tedbirsizlik, duyarsızlık, bilinçsizlik ve ahlaksızlık yüzünden 78 kişinin ölümüne, 51 kişinin yaralanmasına yol açtı.
Orman ve anız yangınlarında onlarca insanımız, binlerce canlı ve ormanlarımız yandı. Doğal hayat zarar gördü. Doğal afetler adı üzerinde her ne kadar doğal olsa da hazırlık çalışmaları ve bilinçli müdahale ile etkisi en aza indirilebilir. İnsan eliyle ve ya ihmaliyle oluşan afetlerde de yine hazrlık ve bilinçli müdahale çok önemlidir.
Hani ‘’öldürmeyen darbe güçlendirir’’ derler ama öldürmese de zayıflatıyor. ‘’Bir musıbet bin nasihatten yeğdir.’’ ama idrak edip ders alan için. ‘’Tarih tekerrürden ibarettir.’’ derler ama ders almayanlar için. Bizler öyle şeyler yapalım ki artık tarih tekerrür etmesin, Musibetlerden ders alalım, aldığımız darbeler bizi güçlendirsin. Bunun için:
1-Daha önceki yıllarda liselerde okutulan Milli Güvenlik Bilgisi benzeri bir ders okul seviyesine göre ilkokullardan başlayarak tüm okullarda tekrar müfredata konmalı. Bu dersin içeriği siber saldırı dahil tüm dış ve iç müdahalelere, doğal ve doğal olmayan tüm afetlere karşı birey ve toplum olarak almamız gereken tedbirleri ve nasıl davranmamız gerektiği ve benzeri konuları kapsamalıdır.
2-AFAD ile beraber Sivil Savunma Teşkilatı kurulmalı. Bu teşkilat yukarıda saydığımız durumlarda kimin hangi görevi yapacağını planlamalı. Bu teşkilat kendi içinde sürekli eğitim ve tatbikatlar yapıp bilgi ve becerilerini diri tutmalı
3-Her sivil toplum örgütü kendi arama, kurtarma birimini oluşturup tam donanımlı olarak hazır tutmalı. Arama kurtarma birimini oluşturmayan stk’lara kuruluş izni verilmemeli.
4- İş yerleri ve ticarethanelerde de aynı şekilde arama, kurtarma ve sivil savunma birimlerinin oluşturulması zorunlu olmalı. Bunlar İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarından bağımsız olmalı.
5- Kurulan sivil savunma ve arama kurtarma ekiplerinin semt semt, il il kimin nerelere müdahale edeceği önceden planlanmalı.
6- Bu ekiplere telsiz ve telgraf dahil tüm iletişim teknikleri, temin edilip gerekli eğitimleri verilmeli.
7- İlkokuldan itibaren her vatandaş mutlaka temel ilk yardım eğitimi almalı. Hatta temel yaşam becerileri eğitimi verilmeli.
Milli eğitim bakanlığının tüm öğretmenlere vermiş olduğu ilk yardım kursları sayesinde sadece medyaya yansıyan yüzlerce öğretmen ve öğrencinin hayatı kurtarıldı. Bazı lokanta ve kafelerde personelin sadece Heimlich manevrasını bilmesi kaç bebeğin ve yetişkinin hayatını kurtardı. Tabi bunlar medyaya yansıyanlar. Bir o kadar da bilinmeyen vaka vardır.
Osman Gazinin hocası Şeyh Edebalı’nın nasihati; ‘’İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’’ devlet yöneticilerimizin temel düsturu olmalı. İnsan hayatı kesinlikle çok önemlidir. Bizim hiçbir şekilde feda edilecek insanımız yoktur.
Sonuç olarak, doğal veya insan eliyle ya da ihmaliyle oluşabilecek her türlü olumsuz durumlara karşı birey ve toplum olarak hazırlıklı ve bilinçli olmak bir çok felaketin önlenmesini ya da en az hasar ve kayıpla atlatılmasını sağlayacaktır. Bu konuda devlet kurumlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız ve toplumun her bireyi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidir.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)