19-08-2024 02:19:05 Son Güncelleme: 19-08-2024 16:12:05

Doç. Dr. Betül Batır Yazdı: Türk Kadınlar Birliği 100 Yaşında

Türk tarihi boyunca kadınların yönetimde, ailede, toplumda söz sahibi ve değerli olduğu bir kültür yapısından söz ederiz.
Doç. Dr. Betül Batır Yazdı: Türk Kadınlar Birliği 100 Yaşında

*Doç. Dr. Betül Batır

Türk tarihi boyunca kadınların yönetimde, ailede, toplumda söz sahibi ve değerli olduğu bir kültür yapısından söz ederiz. Kadın handır, hatundur, yöneticidir, askerdir, annedir, bacıdır, ekonomiye katkı sağlayan üreticidir sadece üremeye katkı sağlayan doğurgan bir dişi değildir. Kadın tarihi ile ilgili övgüyle söz ederiz eski Türk tarihinden bahsederken.

Yüzyılların gerisinde kalan bu yapı doğal olarak değişen dünya konjonktürüne bağlı olarak kadına bakış açısını değiştirmiş, Türk tarihi de bundan nasibini almıştır. Dünya tarihiyle eş zamanlı olarak toplumun gerisinde bırakılan, eve hapsolan, üreme aracı görülen, hatta ticari mal statüsünde pazarlarda satılan kadının hakkı yok sayılarak erkek egemen bir dünya yaratılmıştır.

Fransız İhtilalinin dünyada yarattığı etkiyle “hürriyet, eşitlik, adalet, kardeşlik” olguları, tüm insanlığa eşit haklar konusunda düşünme özgürlüğü tanımıştı. İnsan iki cinsten oluşmaktaydı. Bu iki cinsten biri olan erkek hürriyet, adalet, eşitlik, kardeşlik mücadelesi verirken, diğer cins kadın da bu hakların kendi için de hak olduğunu kavrayacaktı. Böylece aydınlanma her iki cinste de gerçekleşecekti.

On dokuzuncu yüzyıl dünya devletlerinin savaşlarla geçirdiği bir yüzyıldı. Bu yüzyılda savaşın karşısında barış teması yer almaya başladı. Fransız sosyalist Jeanne Deroin 1848’de erkekler tarafından sorulan kadınların ne istediği sorusuna; barış ve sevginin hakim olduğu yeni bir dünya diye cevap veriyordu. İsveçli eşit haklar feministi Fredrika Bremer, Kırım Savaşı (1854-1856) sırasında dünyada barış cemiyetleri kurulmasını öneriyordu. Nobel Barış Ödülü sahibi (1905’te Nobel Barış Ödülü alan ilk kadın) Avusturyalı barış süfrajeti1 Bertha von Suttner 1889’da barış hakkında kitap (Lay Down Your Arms [Silahlarınızı Bırakın] yazıyordu. Kadınların barış istekleri daha sonraki dönemlerde siyasi hak arayışlarıyla devam edecekti.

Türkiye tarihinde de kadın hareketleri Osmanlı Devleti’nde Tanzimat dönemi yenilikleriyle birlikte özellikte eğitim hayatındaki değişimlerle birlikte oluşmaya başlamıştı. Özel dersler almak suretiyle kadınların eğitim derecelerinin yükselmesi, lise ve ardından 1915’de yükseköğretim imkanını elde etmeleri kadınların hak arayışlarını perçinlemişti. Darülfünûn bünyesinde açılan İnas Darülfünûnu’nda konferanslar mahiyetinde verilen dersler kadınların ilim camiasında var olmasını ve düşünce boyutunda aydınlanmasını sağlamıştı.

Diğer taraftan İkinci Meşrutiyet’in tanımış olduğu özgürlük, eşitlik olguları düşünce anlamında kadınların da özgürleşmesini, toplum hayatında var olmalarının imkanlarını da yaratmıştı. Balkan Savaşları sırasında Darülfûnun’da düzenlenen kadınlara yönelik konferanslarda öncelikle hedefin ülkeyi kurtarmak, barışı getirmek, yardımlaşmak olduğu seslendiriliyordu. Yaşanılan savaşlar, Birinci Dünya Savaşı gibi tüm dünyayı etkileyen savaşta erkek gücünün azalması kadınlara farklı mesleklerde iş kolları açmış, ekonomik anlamda yükler getirmişti.

Kurulan kadın cemiyetleri her ne kadar kurucuları erkek de olsa hanımlar tarafından destekleniyor ve kadınlar örgütleniyordu. İkinci Meşrutiyet ve sonraki dönemlerde açılan Osmanlı Kadınları Terakkiperver Cemiyeti, Teâlî-i Nisvân Cemiyeti, Osmanlı Cemiyet-i Hayriyye-i Nisaiyye, Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvân Cemiyeti, Osmanlı Kadınları Çalıştırma Cemiyet-i İslamiyyesi, Hilal-i Ahmer (Kızılay) Kadınlar Şubesi gibi örgütleşmeler kadın hakları arayışında önemli cemiyetlerdi. Cemiyetlerin amaçları kadın hakları, eşit haklar, özlük hakları, barış ve yardımlaşma olarak farklı misyonlar taşımaktaydı.

Milli Mücadele dönemine gelindiğinde tüm kadın örgütlerinin ortak misyonu ülkeyi işgallerden kurtarmaktı. Kadınlar ve kadın örgütleri işgallere karşı geliyor, Anadolu hareketine destek veriyordu. Kadınlar bazen bizzat cephede savaşarak, bazen de cephe gerisinde erkekleri ile birlikte ülkeyi kurtarmanın mücadelesini veriyordu. Milli Mücadele’de hedef ortaktı: Ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak.

Ülkede işgaller başlayınca kadınlar ilk tepkilerini mitinglere katılarak ve/veya düzenleyerek verdiler. Kadınlar erkeklerle özdeşleşen hatiplik konusunda da kendilerini ispatlıyordu. Sultanahmet mitinginde kadın hatipler dikkat çekmekteydi. Cephe de asker kadınlar dikkat çekmekteydi. Cephe gerisinde silah taşıyan, askere tıbbi yardım yapan, dikiş diken, maddi yardımda bulunan kadınların isimleri zikredilmekteydi.

Milli Mücadele’nin ardından ülke toprakları düşmandan temizlenmiş, Lozan Barış Antlaşması’yla Türkiye devletinin bekası sağlanmıştı. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nde hızlı devrimler yapılacak ve ilerleme hızlı bir şekilde sürdürülecekti.

Mücadelenin ardından ülkenin düşman işgalinden kurtulmasıyla birlikte kadınlar siyasi hak arayışlarını örgütlenerek devam ettirmek istemişlerdi. Türkiye’de kadınlar yeni devletin varoluşunda, devrimlerinde erkeklerle eşit derecede yer almak istiyorlardı. Birinci Dünya Savaşı ertesinde bazı dünya devletlerinde kadınlara verilen siyasi hakları, Türk kadınları da elde etmek amacındaydı.

Türkiye’de kadınlar, Haziran 1923’de “Kadınlar Halk Fırkası” adıyla bir örgüt kurmuşlardı. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin adı daha Halk Fırkası’na dönüştürülmeden kadınlar fırka adıyla cemiyetleşmişti. Örgütlerine fırka adını vermeleri cemiyetin kuruluş amacını siyasi mânâda düşündürdüğünden tepkilere maruz kaldı. Kadınlar Halk Fırkası Haziran ortalarında Darülfûnun’da düzenlenen Kadınlar Şûrası’nda oluşturulmuştu. Nezihe Muhiddin başkan, Nimet Remide ikinci başkan, Lâtife Bekir sorumlu delege, Şükûfe Nihal genel sekreter, Matlube Ömer veznedar, Seniye muhasebeci olmak üzere diğer üyeler Nesime İbrahim, Zaliha, Tuğrul, Faize hanımlardan oluşmaktaydı.

Fırka hükümete sunduğu beyannamede kuruluş gerekçeleri arasında şunu vurgulamaktaydı:

“Memleketin her noktasında, siyasi, içtimai ve iktisadi bütün mesâilde kadının dolayısıyla veya doğrudan doğruya dahl ve tesirinden azade kalmış bir keyfiyet bulunmamasına rağmen bu mesainin gözle görünür derecede bariz olmadığı..

Kadınların varlığı örgütsel olarak bütüncül olmalıydı. Adı fırka olsa da örgütün asıl hedefinin siyasetten çok kadının aile hayatında, toplumda ve eğitimde görünür olması ve bu alanlarda haklar elde etmesiydi. İkinci başkan Nimet Remide Hanım’ın fırkanın Anadolu’da cehalet ve taassupla mücadele edeceğini söylemesi de dikkat çekiciydi.

Fırka adı basında özellikle de erkekler tarafından yadırganmıştı. Hüseyin Cahid, Celâl Sahir gazetelere verdikleri beyanatlarda ismin siyasi çağrışımından dolayı yanlış seçildiği, kadın örgütünün amaçlarının bu şekilde farklı yöne çekilme tehlikesini dile getirmekteydi. Bu eleştiriler karşısında Kadınlar Halk Fırkası erkek müşavirlik kadrosu ihdas ederek Doktor Fethi Bey’i bu göreve getirseler de kurulma anlamında Ankara’nın onayını alamamıştı. Öneriler, kadınlar örgütünün siyasi mânâda bir fırka değil de daha çok yardım cemiyeti şeklinde bir kuruluş/dernek olarak kurulmasının daha doğru olacağı yönündeydi.

Tüm bu gelişmeler ışığında 7 Şubat 1924 tarihinde Nezihe Muhiddin’in öncülüğünde Türk Kadın Birliği, kadınlığı “fikri ve içtimai sahalarda yükselterek” çağdaş ve ileri bir düzeye ulaştırma misyonu ile kuruldu. Genç kızlar gerçek bir anne olarak yetiştirilmeliydi. Dernek her tür yardıma ihtiyacı olan kadınlara destek olacak, kızların eğitimine katkı sağlayacak, kadınların iş hayatına katılmasına önder olacaktı. Birliğe kadınların yükselmesini arzu eden her Türk ve Müslüman üye olabilirdi. Cemiyetin fikirleri Kadın Yolu dergisi ile yaygınlaştırılacaktı. Dergi, daha sonra Türk Kadın Yolu ismiyle yayınlanmaya devam edecekti. 1927 yılında tüzüklerine kadınlara siyasi hakların sağlanması hedefini eklemişlerdi. Yine aynı yıl yapılacak seçimlere aday olarak kadınların da alınmasını talep etmişler ancak talepleri uygun görülmemişti.

Nezihe Muhiddin aday teklifi konusunda şu demeci vermişti: “İnkılâpları doğuran hamlelerdir. Bu hamlelerimize her seçimde devam edeceğiz ve nihayet bu hakka bizler de her vatandaş gibi katılacağız. Kanunlar, sosyal hayatın ihtiyaçlarına intibak eder.”.

Kadınlara siyasi haklar 1930’da yerel seçme ve seçilme hakkıyla 3 Nisan 1930 tarihinde; genel seçme ve seçilme hakkı da 1934 yılında anayasa değişikliği teklifiyle verilmiş oldu. Böylece kadınlar seçme ve seçilme hakkını Türkiye Cumhuriyeti’nde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de büyük destekleriyle elde etmiş oldular.

Kadınlara 3 Nisan 1930 tarihinde Belediyeler Kanunu ile tanınan seçme ve seçilme hakkı karşısında Kadınlar Birliği Derneği’nin girişimiyle 11 Nisan günü Sultanahmet’te miting düzenlenmişti. Dönemin gazetelerinde kadınlar mitinge çağrılıyordu:

“Türk kadını Bu Cuma saat 9’da Sultanahmet meydanında mitingimiz vardır. Memleketini seversen ve hakkına hürmet etmeği ve ettirmeği istersen bu toplanışa gel!

Türk Kadın Birliği” ( Cumhuriyet gazetesi, 10 Nisan 1930, s.1.)

Mitingde Lâtife Bekir, Saime Faik ve Aliye Esad hanımlar konuşmalar yapmıştı. Sultanahmet mitinginden sonra Taksim’e hareket edilmişti. Türk Ocağı önünde Efzayiş Suad Hanım’ın nutku dinlenmişti. Kadınlar Birliği tarafından düzenlenen büyük miting görkemli bir şekilde kutlanmıştı. Türk kadınları Atasına, Mustafa Kemal Atatürk’e minnettarlıklarını sunuyordu.

Aralık 1934’de Türk Kadın Birliği öncülüğünde yapılan İstanbul mitingine Mustafa Kemal Atatürk’ün gönderdiği cevap telgrafında şu cümleler yazılıydı:

“Lâtife Bekir Işık

Erdemli Türk kadınlığının yeni çalışma yolunda kendine düşen büyük işi güvençle başaracağına kuşku yoktur.

Reisicumhur Atatürk” (Cumhuriyet gazetesi, 8 Aralık 1934, s.1.).

Türkiye’de 1935 yılında yapılan seçimlerde meclise giren on sekiz kadın milletvekili 1 Mart 1935 tarihinde beşinci dönem TBMM’nde yerlerini alıyordu. Bu tarihten birkaç ay sonra Türk Kadınlar Birliği büyük bir toplantının ev sahipliğini üstlenmişti. İstanbul’da on ikinci kongrelerini düzenleyecek olan Uluslararası Kadınlar Birliği (The International Alliance of Women)’nin üyelerini karşılayacak, Yıldız Sarayı’nda gerçekleşecek kongrenin tüm oturumlarını yöneteceklerdi. Kongrenin ana konusu kadınların siyasal hakları elde etmesiydi. Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınların elde ettiği bu hak diğer ülkelerin kadınlarına da örnek olmalıydı.

Ancak Türk Kadınlar Birliği’nin bilmediği bir konu vardı ki bu da toplantılar sırasında anlaşılacaktı. Uluslararası Kadınlar Birliği aynı zamanda ikinci dünya savaşına doğru giden süreçte dikta rejimlerinin dayattığı savaş ortamına karşılık barışı savunuyor, silahlanma yarışının durdurulmasını hedefliyordu. Kongrenin ana konusu aslında barışı savunmaktı. Almanya ve İtalya karşıtı, Anglosakson ülkeleri yanına alan bir politika sergileniyordu. Türkiye’nin dış politikasını ilgilendirebilecek bir konu olarak bu durum, Ankara’dan habersiz iki dünya savaşı arasında yeni kurulan Türkiye’nin olayların dışında kalma (tarafsızlık) politikasına zarar verebilirdi. Türk Kadınlar Birliği bu anlamda farklı bir polemiğin içinde kalmış ve müttefiklerin propagandasına alet olmuş görünüyordu. Savunma giderlerinin bütçede ayrılan paylarının arttığı bir dönemde, Türk Kadınlar Birliği’nin silahsızlanma ve barışı dillendirmesi Ankara’nın politikalarıyla uyuşmuyordu. Kongre’den bir ay sonra 10 Mayıs 1935’de Türk Kadınlar Birliği yaptıkları olağanüstü kurul toplantısı ile kendilerini fesh ettiklerini duyurdu.

Türk Kadınlar Birliği’nin kurucu başkanı ancak 1935’de başkanlık görevinde bulunmayan Nezihe Muhiddin bu konuda şunları söylemekteydi:

“İnsani hislerden dem vuran sulh konferansçılarının miskinlik telkin eden hayat nazariyeleri, menfaatler çarpışınca derhal iflasa mahkûmdurlar. …ve sulh …sade kuvvetle temin olunur.” (Akt.Zafer Toprak, s.449).

Türk Kadınlar Birliği 1949’da yeniden açılmıştır. Türkiye’de birçok ilde şubeleri olan Birliğin Bursa Şubesi 1954 yılında kurulmuştur. Türk Kadınlar Birliği Bursa Şubesi kurulduğu tarihten bu güne birçok etkinlik, yardım faaliyeti ve projeler yürütmüş ve yürütmeye de devam etmektedir.

Bu yıl 100. Yılını kutlayan Türk Kadınlar Birliği 2024 yılında hem genel merkez olarak hem de diğer şubeleriyle çeşitli etkinlikler düzenlemektedir. Türk Kadınlar Birliği Bursa Şubesi de Yönetim Kurulu Başkanı Tijen SÖZERİ BARIN başkanlığında yönetim ve yürütme kurulu üyelerinin de desteği ile 2024 yılı içerisinde birçok etkinlikler düzenlemiş ve yılsonuna kadar da düzenlemeye devam etmektedir.

 

 

Türk Kadınlar Birliği Bursa Şubesi Bursa Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere, Osmangazi Belediyesi, Nilüfer Belediyesi, Mudanya Belediyesi ile birlikte 19-20 Eylül 2024 tarihleri arasında iki gün sürecek “100. Yılında 1924’ü Yeniden Okumak: Yaşam, Kadın, Değişim” isimli sempozyum düzenleyecektir. Bu sempozyuma Bursa’da ticaret hayatına katkı sağlayan çeşitli iş insanları da maddi sponsorluk ve destek sağlamışlardır. İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Elemanı Doç. Dr. Eminalp MALKOÇ ve İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa Öğretim Üyesi Doç. Dr. Betül BATIR’ın koordinatörlüğünde düzenlenen sempozyuma Ankara, İstanbul, İzmir, İzmit, Afyon, Bilecik, Sakarya olmak üzere çeşitli üniversitelerde görevli doçent ve profesör öğretim üyeleri uzmanlık konularında bildiriler sunacaklardır. 1924 yılı “Kadın, Yaşam, Değişim” başlıklarıyla yeniden değerlendirilecektir. Türkiye’nin ve Bursa’nın 1924 yılı gündemine de, dönemin basınında mevcut haberlerle yer verilecektir. Kadın hareketleri, kadın tarihi, toplumsal değişim, eğitim reformları, vakıflar, erkân-ı harbiye, yabancı okullar, görsellerde 1924, laiklik, anayasa değişimi, sinema ve kadın, Nezihe Muhiddin, 1924 değişimlerinin dünyada yansımaları, yetimhaneler gibi çeşitli konular 1924 özelinde yeniden konuşulacaktır. Türk Kadınlar Birliği Bursa Şubesi üyeleri tarafından 19 Eylül 2024 tarihi gecesi sempozyuma katılan ve destek veren misafirlerin de davet edildiği görkemli bir “100.Yıl Gala Yemeği” de organize etmiş, bu konuda tüm hazırlıklar tamamlanmıştır.

Türk Kadınlar Birliği, tüm üye ve yöneticileriyle, destekleyen dostlarıyla, kız kardeş ve erkek kardeşleriyle, tüm ülke insanıyla yıldönümlerini kutlayacakları günü bekliyor.

Nice 100 yıllara…

 

* İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi / Türk Kadınlar Birliği Bursa Şubesi  Yönetim Kurulu Üyesi

  •   Etiket
  •   Okuma Bu haber 487 defa okunmuştur.

  YORUMLAR

0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI