29-08-2024 22:14:49 Son Güncelleme: 29-08-2024 22:25:49

Dr. Zekeriya Türkmen Yazdı: Atatürk’ün Notlarına Göre Büyük Taarruz

Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın emrinde, Büyük Taarruz Harekâtına katılarak zaferin kazanılmasında ve coğrafyamızın vatanlaştırılması uğrunda kanlarını akıtan bütün şehid ve gazilerimize en içten şükran ve saygıyla….
Dr. Zekeriya Türkmen Yazdı: Atatürk’ün Notlarına Göre Büyük Taarruz

 

* Dr.Öğr.Üyesi Zekeriya TÜRKMEN

Tarihin en kadim milletlerinden olan Türkler, ordu-millet özellikleri ile kendilerini kabul ettirmişlerdir. Yüzyıllar öncesinden günümüze uzanan tarih kesitine bakıldığında Ağustos, Türkler için “Zaferler Ayı” olarak bilinir. 26 Ağustos 1071’de kazanılan Malazgirt Zaferiyle Sultan Alparslan’ın ordusuyla Anadolu kapıları aralanıp Türk milletine vatan olurken, yüzyıllar sonra 26 Ağustos 1922 seher vakti başlayan Büyük Taarruz harekatının sonunda kazanılan büyük zaferlerle üzerinde yaşanılan coğrafyanın sonsuza kadar Türk yurdu olarak kalacağı tüm dünyaya kanıtlanmış oldu.

Türk İstiklâl Mücadelesinin Başlaması

19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıktıktan sonra “Temel ilke, Türk Milleti’nin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu, ancak tam bağımsızlığı sağlamakla mümkün olur” diyen Mustafa Kemal Paşa, çizdiği “Milli Mücadele Planı” çerçevesinde adım adım hedefe ilerlemiştir.

26 Ağustos 1922 sabahı başlattığı Afyon-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesinin son evresine rastlayan ve bizzat sevk ve idare ettiği “30 Ağustos 1922’deki Başkumandan Muharebesi”nde Yunan asıl kuvvetlerini yok eden Mustafa Kemal Paşa, ordularına Akdeniz’i hedef göstermişti. Onun bu tarihi direktifi, TBMM orduları tarafından dünya harp tarihine bir yıldırım harbi örneği verilerek, 9 Eylül 1922’de İzmir’in geri alınmasıyla gerçekleştirilmiş oldu. Böylece milli hedef, olarak belirlenmiş olan tam bağımsızlığa açılan yolda Yunan Megali İdeası, Batı Anadolu topraklarından atılıp Adalar Denizinin derinliklerine gömülüp gitmiştir.

Büyük zaferi, yeni devletin inşa sürecinde iç ve dış siyasi zaferler izlemiş Mustafa Kemal Paşa’nın ortaya koyduğu “saygın ve onurlu bir millet olarak yaşamayı hedefleyen temel ilkeler” çerçevesinde modern Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulmuştur. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 30 Ağustos 1924’te cumhurbaşkanı sıfatıyla katıldığı Çalköy- Zafertepe’de düzenlenen törenlerde yaptığı tarihi konuşmasında; “Hiç şüphe edilmemelidir ki, yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada atıldı. Ebedi hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada sinmiş olan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır” demekle Türk tarihinin akışı içindeki bu muazzam olayı ve onun nihai sonuçlarını kendi ifadeleriyle veciz bir şekilde dile getirmiştir. Türk Gençliğine de tarihi mesajını şu şekilde ifade etmiştir:

“Efendiler, son sözlerimi münhasıran memleketimizin gençlerine tevcih etmek istiyorum. Gençler; cesaretimizi takviye ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitim ve kültürle, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil! istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz tesis ettik; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz”.

Mustafa Kemal Paşa, büyük bir kararlılıkla başlattığı İstiklâl Mücadelesini, milli birlik ve beraberliği sağladıktan sonra safha safha uygulamaya koydu. Türk inkılâbının eylem yani aksiyon safhası olan dönemini oluşturan 19 Mayıs 1919’da başlayan devirde Türk milletini özellikle milliyetçilik ve milli birlik bakımından bilinçlendirmeyi göz önünde tutmuş; hiçbir mücadelesini milletine inanmadan, milletine güvenmeden yapmamıştı. Türk İstiklal Mücadelesinin başlangıcını, gençlere aktarırken 1 Nisan 1937’de şunları ifade etmiştir: “Ben 1919 senesi Mayısının 19’da Samsun’a çıktığım gün elimde hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milletinin asaletinden doğan ve benim de vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben, bu milli kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım.”

Mustafa Kemal Atatürk’ün kaleme aldığı ve bugün Genelkurmay ATASE Başkanlığı Arşivinde bulunan not defterlerinden Kurtuluş Savaşı dönemine ait olan altı defter, Onun Samsun’a çıkışından itibaren 1922 yılı Eylül ayına kadar uzanan süreçte tuttuğu kısa notları içermektedir.3 Bu Not Defterlerinde yer alan ifadeler, kullanılan cümleler tahlil edildiğinde Atatürk’ün “Büyük Nutuk” adlı eserinin müsveddelerini bu satırlarda yakalamak, o cümlelerin karalamalarını burada görmek mümkündür.

Bu Not Defterlerinde, Türk İstiklal Mücadelesine dair dair ayrıntıları dönemin ruh halini, Türk İstiklal Mücadelenin amaç ve yöntemlerini en yalın haliyle görmek mümkündür. Notlarda bazen toplanacak bir heyetin listesi, görüşülecek kişilerin isimleri, bir problemin çözüm yolları, mecliste veya bir topluluk karşısında yapılacak konuşmanın müsvedde hali, Türk İstiklâl Harbinin bir cephesine ait askeri faaliyetler, ordunun idaresiyle ilgili taktik konularındaki düşünceler bulunmaktadır. Mustafa Kemal Paşa’nın bu not defterlerinin kimi yerlerine kaydettiği şarkı sözleri ve şiirler, yapacağı konuşmalara dair kısa notlar, cephe hattındaki askerlerin moral değerlerini yüksek tutmak için gerçekleştirdiği denetmelere ait kısa bilgiler, Başkomutanın da bizler gibi duygulu kişilik yapısına sahip, Türk Milletinin derdiyle hemdert olduğunu göstermesi bakımından son derecede önemlidir.

Mustafa Kemal Paşa’nın Kaleminden Büyük Taarruz Öncesi Gelişmeler

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Çıkışından Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışına kadar uzanan süreci içeren notlarına ait defteri K:17 G:107 numarada kayıtlı bulunmaktadır. Bu defterde yazılanlar incelendiğinde ilk akla gelen husus bu notların Büyük Nutuk adlı eserine kaynaklık etmiş olan karalama nüshalar olduğudur. Defterin ilk sayfasında şunlar yer almaktadır:

“Hatıra:

Samsun’a çıktığım 18 Mayıs (13)35 tarihinden itibaren bütün memlekette mevcut millî teşekküllerle temasa gelmeye ve her yerde teşkilâtın takviye ve tevsiîne başladım. Bu hususatı evvela tekmil orduları (kendi kumandama dahil olan ve olmayan) tenvir ve millî maksat ve teşkilat için tahrîk ettim. Bu babda 13 ncü Kolordu, 15.Kolordu, 20 nci Kolordu, 3 ncü Kolordu ve Ordu 2 nci Müfettişliği ve bu müfettişliğin Konya’da bulunan 12 nci Kolordu ve Bursa’da bulunan 14 ncü Kolordu ve hasebü’l-icap doğrudan doğruya bazı fırka kumandanlıkları da uzun uzadıya muhaberât cereyan etti. Umum ordu ile temas ve bu vasıta ile temin-i teşkilat.”

Nitekim defterin devamına bakıldığında Millî Mücadele tarihinde önemli kilometre taşları olan olaylarla ilgili şu notlar yer almaktadır:

“Not

I-Vilayât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

Kongreye takdim ettikleri rapor

Kongreye davet (vilayet-i mütecavire ile Erzincan)

Kongrenin efrencî (10) Temmuz’da tensib eder (15 Haziran 35)

Erzurum Şubesi’nin beyannâmesi

Nizamname

Erzurum Şubesi’nin teşkilât programı

Erzurum’un Trabzon’daki kongreye iştirak teklifi

Hatıra: Erzurum Kongresi’ne murahhas celp ve temin için muhaberat ve gayret vardır.

Hatıra: Erzurum merkezinin hususi kongresi 17 Haziran 1335’te in’ikad etmiştir. Hatıra: Erzurum Şubesi 3 Mart 35 Pazartesi günü saat 5’de her mahalle müntehibleri belediye salonunda ictima’ ederek heyet-i faâleyi teşkil etti.

Erzurum’da Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti hangi tarihte ve nasıl teşkil etti

Trabzon vesair şark vilayetleriyle tevhid-i mesaiye gayreti.

Maksad-ı teşkil ve hedef-i mesaisi ne idi.

Erzurum kongresinin ihzârı

Benim temasım, iştirakım” 

Defterin devamında Amasya Tamimi, Sivas’ta gerçekleştirilen kongre çalışmaları, Şeyh Recep olayı, Ali Galip olayı ile ilgili kısa bilgiler, 9 Ekim 1919’da, Harbiye Nazırı Mersinli Cemal Paşa’nın, Mustafa Kemal’e, İstanbul hükümetince Heyet-i Temsiliye ile görüşmek üzere Bahriye Nazırı Salih Paşa’nın Anadolu’ya hareketinin uygun görüldüğünü bildiren ve görüşme yerini soran telgrafı; 10 Ekim 1919’da, Mustafa Kemal’in, Harbiye Nazırı Cemal Paşa’ya, “Salih Paşa ile mülakat yeri olarak Amasya’yı tespit ettiklerini...” bildiren cevabî telgrafı; Amasya Görüşmeleri sonunda 5 adet protokolün imzalanmasına ilişkin bilgiler yer almaktadır. Özellikle Ali Rıza Paşa hükûmeti döneminde Temsil Heyeti ile İstanbul arasındaki ilişkilerde gözle görülür bir yumuşama olmuş; bu hükûmet tarafından Batı Anadolu’daki kuva-yı milliye hareketi meşru bir müdafaa zemininde değerlendirilmiştir.9

Defterin 17-107 ar sayfasında, Mustafa Kemal’in,15 nci, 20 nci,12 nci ve13 ncü Kolordu Kumandanlarını Sivas’ta yapılacak olan toplantıya daveti, Mustafa Kemal’in başkanlığında Heyet-i Temsiliye üyeleriyle bir kısım kumandanların Sivas’taki toplantıları, 29 Kasım 1919’a kadar süren görüşmeler sonunda Heyet-i Temsiliye üyeleriyle kumandanların bir karar tutanağı hazırlayıp imzalamaları ve Mebusan Meclisinin İstanbul’da toplanması ile ilgili notlar vardır. 17-107as ve 17-107at sayfalarında ise, Mustafa Kemal’in, mebusların Ankara’ya davet edilmesi ve Ankara’ya gelen mebuslarla görüşülmesine dair notları bulunmaktadır.

Mustafa Kemal’in 1921 Yılına ait günlük notlarının yer aldığı K:45 G:3 nolu defterde, İzmir’in işgalinden sonraki süreçte meydana gelen olaylar, 1921 yılı Temmuz ayına kadar Ankara’da çalışmalarını sürdüren Maarif Kongresi ile ilgili bilgiler kısa notlar şeklinde yer almaktadır. Bu not defterinde TBMM hükûmetinin Rusya ve Bulgaristan devletleri ile olan dostluk münasebetlerine dair bilgiler de yer almaktadır. Yunanlılara karşı yürütülen savaşın lojistik desteğinin sağlanması (uçak ve silah alımı gibi) ve personel temini konularına dair de küçük notlar bulunmaktadır. Not defterinin 3ac sayfasında Mustafa Kemal’in Ankara’da toplanan ve 21 Temmuz 1921’e kadar çalışmalarına devam eden Maarif Kongresi’ni açış konuşmasının müsveddeleri yer almaktadır. Mustafa Kemal bu müsveddelerde; eğitimin önemini belirttikten sonra, öğretmenlerin bir ülke için ne kadar mühim olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca çocukların her türlü fedakârlığa katlanılarak eğitimlerinin sürdürülmesinin gerekliliğini vurgulayarak yeni bir eğitim-öğretim programının hazırlanmasının gerekliliğini ve yetişecek gençlere millî terbiye verilmesi hususunu özellikle de vurgulamıştır.

Mustafa Kemal’in 1922 yılındaki iç olaylara dair notlarının yer aldığı K:45 , G:4 numaralı not defteri, 1922 yılında Büyük Taarruz öncesi gelişen olayların bir değerlendirilmesi niteliğindedir. Defterin ilk sayfası olan K:45-4‘de Büyük Taarruz öncesi, Ali Fuat Paşa başkanlığında cepheyi teftişe gidecek olan bir heyetin listesi yer almaktadır. Özellikle 1922 yılı Haziran ve Temmuz aylarında meydana gelen gelişmelere dair kısa bilgilerin yer aldığı not defteri iç ve dış olaylara dair kısa notları içermektedir.

Mustafa Kemal’in 1922 yılında siyasî ve askerî faaliyetler kapsamında gerçekleştirmiş olduğu özel görüşmelere dair kısa notlarının yer aldığı K: 45, G: 6 nolu defter, 1922 yılı Mart ve Nisan aylarına ait kısa bilgileri içermektedir. Tekâlif-i milliye emirleri, ülkede ziraî üretimin durumu, milletin refah düzeyinin iyileştirilmesi gibi konulara ait kısa bilgiler bu defterin içinde yer almaktadır.

Sakarya Savaşı’ndan sonra Türk ordusunun sür’atli fakat, son derece akıllı bir strateji uygulayarak düşmana karşı yapılması düşünülen taarruz için hazırlanması gerekiyordu. TBMM’de hazırlıkların yapıldığı dönemde kimi muhalif milletvekilleri taarruzun geciktirilmesini uygun bulmadıklarını belirterek Mustafa Kemal Paşa’ya karşı güçlü bir muhalefet başlattılar. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ve ordunun komuta heyeti ise, bütün hazırlıkların tamamlanmasından sonra, uygun mevsim şartlarının da oluşmasının ardından kesin darbenin vurulmasından yana olduklarını TBMM kürsüsünde yaptıkları konuşmalarda sık sık dile getirmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa hazırlıksız bir ordu ile düşmana saldırının bir zafer değil, hezimete neden olacağını bildiğinden uygun zamanın gelmesinin beklenmesini tavsiye ederek TBMM kürsüsünden yaptığı konuşmalarla mebusları ikna etmeye çalışıyordu. Nitekim bu sıkıntılı dönemde en önemli hususlardan biri, ordunun ikmali için ihtiyaç duyulan önemli miktardaki paranın nasıl temin edileceği meselesi idi. Bu konuda Maliye Vekili ile sık sık bir araya gelen Başkomutan hal çareleri aramakta idi. Nitekim Mustafa Kemal Paşa, 1922 yılına ait not defterine (K:45, G:6) bu sıkıntılı durumu çok kısa da olsa yazmıştır. Başkomutan Mustafa Kemal notlarında, “...ordunun giydirilmesi, silah ve donatımının tamamlanması için 45-50 milyon liraya ihtiyaç olduğunu” belirtiyordu. Mustafa Kemal Paşa, yine bu konuda Batı Cephesi karargahının bulunduğu Akşehir’e gönderilecek para ve malzeme ile ilgili de notlar yazdığı gibi bir taraftan Fransa, diğer taraftan da Rusya ile yapılan antlaşmalar çerçevesinde onlardan gelecek destekle ordunun ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyordu. Başkomutan, TBMM’de yaptığı konuşmalarda sık sık Maliye Vekili Hasan Bey ile görüşerek taarruz öncesi ordunun iaşe ve ikmalinin, teçhizatının tamamlanması için ödenek talebinde bulunuyordu. Gerçi, Sakarya Meydan Muharebesi öncesi kabul edilen “Tekâlif-i Milliye Emirleri” ile Türk milleti ordusunun ihtiyaçlarını ayni ve nakdi yardımlarla karşılamaya gayret göstermiştir. Yokluk ve yoksulluğa rağmen, Türk milletinin ordu-millet bütünleşmesi çerçevesinde yaptığı bu yardımlar Yunanlar’a karşı verilen mücadelenin başarıyla neticelenmesinde etkili olmuştur.

Defterde yer alan yoğun randevu ve görüşmelerinin kayıtlarından sonra, sayfa 45-6 aia’da, “Ben şehîd-i bâdeyim dostlar” diye başlayan beş mısralık bir şiir bulunmaktadır.

Yine bu defterin 45-6ak sayfasında, Mustafa Kemal Paşa’nın Meclis’in açılışının ikinci yılının kutlanmasında yaptığı konuşma metninin giriş kısmı yer almaktadır.

Bugün ikinci içtima senemizi ikmal ederek üçüncü millî seneye giriyoruz. Bu mazhariyetten dolayı cenabı hakka hamdu sena eder ve bu geçen sene zarfında Meclis-i Âlice ve milletçe fedakâr derece sebk eden fedakârane mesaiyi tebcil eylerim.

Pek mütenevvi hadiselerle mahmul olan bu mücadele seneleri teakub ettikçe bütün efrad ve tabakat-ı milletle istiklal ruhunun en hararetli füyüzatı inkişaf etmektedir. Geçirdiğimiz ikinci milli senenin en mütebarız vasfı olarak iş ve ordu saflarında çalışan efrad-ı milletle – askerlerin- na kabil tahammül-i tazyikat altında icbar eylendiğimiz bu kanlı maceraya alışmış olan ve ona saik olan müellem-i mecburiyetlerini anlamış olmalarını zikr edebilirim.”

Mustafa Kemal Paşa, 6 Mart 1922’de, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gizli oturumunda, askerî durum hakkında bir konuşma yapmıştır. Not Defteri’nin K:45-6 am sayfasında, bu konuşmayı yaptığına dair şu notlar yer almaktadır:

“6 Mart 338 – Pazartesi

Ankara, celse-i hıfzıyede vaziyet-i askeriye hakkında izahat verdim.” Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın 6 Mart 1922 tarihinde TBMM’nin gizli oturumunda yaptığı bu konuşma son derece önemlidir. Avrupa’nın sömürgeci devletlerinin o sırada Türkiye’ye bakış açısını ortaya koyması bakımından ibret verici bilgiler içeren bu metnin günümüz siyasî gelişmeleri ışığında yeniden değerlendirilmesine de ihtiyaç vardır. Ders alınması gereken nitelikte bir açıklamadır.

“8 Mart Çarşamba” gününe ilişkin kayıtlarında, Sivrihisar’dan hareketi, subaylar ve köylüler ile yaptığı görüşmelere ilişkin notları yer alırken; “9 Mart 338 Perşembe” ve “10 Mart 338 Cuma” günlerine ait kayıtlarında, bütün bir günün değerlendirilmesi yapılmakta, ileri gelen komutanlarla yaptığı görüşmeden ve ayrıca hafıza askerin moral değerlerini her zaman yüksek tutmasını bilen bir komutan sıfatıyla mensubu olduğu son dinin kutsal kitabı olan “Kur’an-ı Kerim okutturulduğu”na dair notlar yer almaktadır.

“12 Mart Pazar-15 Mart Çarşamba” tarihleri arasında almış olduğu notlarda, Mustafa Kemal’in Bolvadin’de rahatsızlanışı, doktor tarafından tedavi edilmesi, banyo yapma imkanını ancak Akşehir’deki bir doktorun evinde misafir iken bulması, Akşehir’de Batı Cephesi Karargâhına gitmesi, öğle ve akşam yemeklerini İsmet Paşa ile yemesine dair kısa bilgiler şu şekilde yer almaktadır: “... Bolvadin’e hareket. Cadde üzerinde 16 ncı Fırkayı Bolvadin mevziinde memurîn ve ahalinin, talebenin istikbâli. Belediye dairesine indik” ;

“Fazla olarak kalbimde tekattu’ (kalp krizi) olduğunu buldu. Nabızda üçte bir tekattu’ var. Orasını hazırlamışlar. Sağ böbreğim fazla muztarib ediyordu. Orada yatmağa mecbur oldum. Tamamen hastalığımızda Doktor Hulusi Bey geldi. Muayene ve tedavi. Bütün gece muztarip.” Bundan sonraki hayatında da çok yoğun çalışmalardan dolayı kalp krizi geçiren Başkomutan, her şeye rağmen Türk Milletinin istiklali için “dinlenmemek üzere yola çıkanlar asla ve asla yorulmazlar” kendi veciz sözünde de ifade ettiği gibi, gündüz oturmadan, gece uyumadan Büyük Taarruz hazırlıklarını tamamlamaya gayret etmiştir. Not defterinin devamında Afyon ve Çay’da yapılan askerî manevralar ve bunların değerlendirilmesine ilişkin kısa bilgiler yer almaktadır.

“13 Mart Pazartesi (7)

Yatakta 13/14 üne kadar muzdarip 14 Mart Salı (8)

Kıyye-i veznim biraz düştü. Hemen Akşehir’e harekete karar verdim. İade-i afiyet edinceye kadar teftişe nihayet verdim ...”

“Oradan Akşehir’e öğleden sonra 2:20’de muvasalat İstasyon caddesi üzerinde doktor (bu kısım boş bırakılmış) nin hanesini ihzar etmişler çok rahattır. Banyo vesaire yaptırmışlar. Gelir gelmez soyundum yattım. Biraz sonra kalktım. Yoğurt yedim. Doktor geldi. Muayene etti. Kıyye var hafiftir yani iyidir.

15 Mart Çarşamba (9)

İyiyim. Banyo aldım. İsmet Paşanın karargahına gittim. Beraber geldik. Yemek yedik.

İbnürreşit’in vekili diye gelmekte olan zevatı gördüm.”

Daha sonraki notlarına genel olarak baktığımızda, Mustafa Kemal Paşa’nın “17 Mart Cuma” tarihli notunda, İsmet Paşa ile birlikte Tayyare Bölüğünü teftişi ve bir pilotun uçuşunu izlemesi; “20 Mart Pazartesi” tarihli notunda, Akşehir’de Müdafaa-i Hukuk Heyeti, İhsan ve Fahrettin Paşaların kendisini ziyareti; “22 Mart Çarşamba” tarihli notunda, Akşehir’de Medrese’yi ve mektepleri dolaşması, Kazak köyüne gidişi ve tekrar Akşehir’e dönüşü; “24 Mart Cuma” tarihli notunda, Dışişleri Bakanı Celal Bey’in İtilaf Devletlerinin mütareke teklifi notasını kendisine bildirmesi; “26 Mart Pazar” tarihli notunda, Akşehir’den Sivrihisar’a gidişi, Sivrihisar’da Vekiller Heyeti ile İtilaf Devletleri temsilcilerine verilecek cevabi notayı tespit etmeleri; “28 Mart Salı” tarihli notunda, Sivrihisar’dan Akşehir’e hareketi; “30 Mart Perşembe” tarihli notunda, İsmet Paşa ile birlikte Akşehir’den Çay’a gelişi ve Birinci Ordu Birliklerinin resmi geçidini izlemesi; “31 Mart Cuma” tarihli notunda,

Çay’dan Akşehir’e dönüşü yer almaktadır.

“Nisan 38 Cumartesi” başlığı altında, Mustafa Kemal Paşa’nın 11 maddeden oluşan kısa notlarının, harp tatbikatı sonrası yapılacak olan değerlendirme konuşmasındaki konu başlıkları olduğu tahmin edilmektedir:

Selamlamak

Ordumuzun millet ve memlekete ifa etmiş olduğu hizmet

Edeceği hizmet mühimdir

Bütün millet orduya isnat

Da’vamız nedir.

Düşmanlarımız

Ordunun içinde bulunduğu müşkilat

Orduda samimiyet ve itimadı mütekabil tesanüd-i tam

Orduda, alâ, mahv, ihya.

Ordumuz mukaddes mücahede (savaş) yapıyor. İstikbalde en şerefli insanlar ordumuz mensubîni olacaktır. Fedakarlığınızın devam edeceğinden eminim.

Mustafa Kemal’in 1922 yılına ait çeşitli konularda tuttuğu notları içeren bir diğer not defteri de, K: 45, G: 7 numarada kayıtlıdır. Türk ordusunun Yunan ordusuna karşı son darbeyi vurmak amacıyla yaptığı taarruz hazırlıklarını TBMM hükûmeti üyeleri ve mebuslar olduğu halde, 1922 yılı Nisan ayından itibaren 26 Ağustos 1922 tarihine kadar üç defa teftiş eden Mustafa Kemâl Paşa, bütün bu hazırlıkların gizlilik prensibi içerisinde gerçekleştirilmesine büyük önem vermiştir. Özellikle bu teftiş gezileri esnasında gerçekleştirilen Ilgın manevraları Büyük Taarruz harekatına hazırlık bakımından son derecede önemlidir. Başkomutan, Türk ordusunun harbe hazırlık durumunu dost ve müttefik ülke temsilcilerine de göstermek istiyordu. Mustafa Kemâl Paşa, 27 Mart 1922 tarihinde yanında Sovyet elçisi S.İ. Aralof ve Azerbaycan elçisi İbrahim Muharremoğlu Abilov ile kimi ordu mensubu milletvekilleri de olduğu halde Ankara’dan Akşehir’e oradan da Afyon-Çay’a gelmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın her iki sefiri de yanına alarak Afyon-Çay’a gelmesinde önemli bir amaç vardı. Sovyet Elçisi Aralov, hatıralarında bu konuyu ayrıntılı olarak vermekte ve bu gezi hakkında Mustafa Kemal Paşa’nın “ordu birliklerimizin, dostlarımızın memnunluğunu ve övgüsünü doğurabilecek bir durumda olduklarını” göstermek maksadıyla kendilerini cepheye davet ettiğini belirtmekte idi. Bu arada yol güzergahındaki tümenler de bu vesileyle heyetle birlikte teftiş edilmiştir. 28 Mart 1922 günü cephe hattında önce 41. Tümen, 2. Ordu ve 1. Ordu karargahları ziyaret edilmiştir. Aralov hatıralarında cephedeki askerlerin kılık kıyafet yönünden sıkıntı içinde bulunduklarını hatta kimi askerlerin ayağında postal dahi bulunmadığını, diğer ihtiyaçlar bakımından da sıkıntıların bulunduğunu ifade etmektedir. Güzergahta sık sık deve kervanları ve kağnılarla cepheye malzeme taşındığını ifade eden Aralov, Mustafa Kemal Paşa’nın kendisine cephane taşıyan at, katır ve deve kervanlarını göstererek; “...İşte bizim askerî taşıt araçlarımız. Yunanlıların tam tersi... İngilizler onları, gerekli olan bütün askerî taşıt araçları ile donatıyorlar. Ama yine de biz onları yeniyoruz ve yeneceğiz!” dediğini belirtmektedir.

Mustafa Kemal Paşa, 29 Mart 1922 tarihinde yanında Sovyet elçisi Aralov ve Azerbaycan elçisi Abilov ile kimi asker milletvekillerini de alarak Afyon-Çay’a gelmiştir. Burada 1. Ordu komutanı Ali İhsan (Sabis) Paşa tarafından karşılanan heyet, akşam yemeğini müteakip yapılan gösterileri izlemiştir. Mustafa Kemal Paşa daha sonra Başkomutanlık karargahının bulunduğu Akşehir’e hareket etmiş, kendisini Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa karşılamıştır. Heyet, ertesi günü (30 Mart 1922) Çay’da 1. Ordu’ya teftiş etmiştir. Teftişin ardından yapılan geçit törenini Sovyet ve Azerbaycan heyeti birlikte izlemiş, 1. Ordunun geçit törenini herkes büyük bir takdirle karşılamıştır. Törenler sırasında Sovyet heyeti adına Aralov, Azerbaycan heyeti adına da Abilov birer kısa konuşma yapmışlardır.Geçit töreninden sonra yapılan eğlence ve oyunlarla askerin moral değerlerinin yüksek olduğu anlaşılmıştır. Gece tertip edilen tiyatroda Muhabere Yüzbaşısı Şemsi Bey’in monologu büyük ilgi görmüştür. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 1nci Ordudaki subay ve erlerin moralinin yüksek olduğunu görmekten dolayı buradan son derece memnun ayrılmıştır. Çay’dan Akşehir’e ulaşan heyet ordu ve kolordu karargahlarında ağırlandıktan sonra, 31 Mart 1922 günü Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’nın karargahında bir araya gelmişlerdir. Akşam yapılan tiyatro gösterileri ile bunları takip eden diğer eğlencelerin ardından Sovyet heyetiyle birlikte görüşmelere devam edilmiştir. Mustafa Kemal Paşa, bu sırada elçilere Ermeni meselesi ile Kafkasya federasyonu ve Rusya’nın bölgedeki durumu hakkında görüşlerini aktarmış, Türkiye’nin genel durumunu açıkladıktan sonra, Türk milletinin neden ve niçin harp ettiğini izah etmiştir. Mustafa Kemal Paşa, bu hususları kendi not defterine de özetle kaydetmiştir. Nitekim Mustafa Kemal Paşa, 1 Nisan 1922 tarihli notlarında ise Türk ordusunun millet ve memlekete yaptığı hizmetin önemini, milletin orduya dayandığını, orduda samimiyete ve güvene bağlı tam bir dayanışma olduğunu, Türk ordusunun mukaddes bir savaş verdiğini, gelecekte en şerefli insanların da ordu mensupları olacağını kaydetmiştir.48 Mustafa Kemal Paşa’nın notlarında çok kısa olarak belirttiği bu konuşmaya dair Aralov hatıratında biraz daha ayrıntılı bilgiler verir. Aralov, Mustafa Kemal Paşa’nın Türk-Sovyet dostluğundan bahsettiğini, emperyalizme karşı mücadele ettiklerini ifade ettikten sonra, “Bazı düşman ve zayıf kişiler, paniğe kapılarak güya ordumuzun taarruz kabiliyetinden yoksun olduğunu, taarruz edemeyeceğini söylüyorlar. Ama biz, Türk ordusunun güçlü olduğunu ve düşmanı yeneceğini biliyoruz. Biz bunu İnönü’de, Sakarya’da gösterdik. Türk ordusunun ileride özgürlüğümüzü savunmaya yeterli olduğunu göstereceğiz,” dediğini belirtmektedir.

* İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi

  •   Etiket
  •   Okuma Bu haber 330 defa okunmuştur.

  YORUMLAR

0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI