Şerif Aydemir -1
Telefonda konuşurken elime kalemi alıp not tuttuğum güzel insanlardan birisi de Şerif Ağabey.
Zenginlik üzerine kurulan kurmaca hikayeler, kadın ve erkek karakterlerin Davut Heykeli misali estetize edilmesi, günümüz dizi senaristlerin kusursuz olanı betimleme hastalığı sanki.
Zenginlik üzerine kurulan kurmaca hikayeler, kadın ve erkek karakterlerin Davut Heykeli misali estetize edilmesi, günümüz dizi senaristlerin kusursuz olanı betimleme hastalığı sanki. Tv ekranlarında dizi kahramanları ve seyirci gibi dizi senaryoları da bu dünyanın gerçekliğini göz ardı ettiğini düşünüyorum.
Teknolojinin her geçen gün değişip dönüşmesi ile dizi sektörü kendine yeni platformlar bulmaya devam etmekte. İnternet (Netfilx, MUBI, Disney vb.) dizi platformları dışında tv dizileri gün geçtikçe izleyicisini kaybetmekte. Kısır bir döngü içinde aynı hikâyeyi farklı şekillerde izleyiciye sunan yapım şirketleri ve senaristler kendi izlenme oranlarını oldukça düşürmekteler.
Kendine ait özgün bir dramatik hikayesi olmayan senaristler veya senarist grupları, son dönemlerde Kore dizlerinde uyarlama yapmakta. Fakat bu durum organik bütünlüğü bozduğu gibi bizim toplumumuzda da eğritti durmakta.
Yaşadığımız toplumun kültür ve geleneklerine bu tarz senaryolar uygun olmamakta. Yeni kuşağın maruz kaldığı kültürel değişim kör göze parmak gibi olmakta. Hal böyle olunca izlediğimiz her dizi kendi ütopyasını yaratmakta ve izleyici ile bir bağ kurmamakta. Örneğin; sokakta yaşayan bir insanı karakterize ederken yırtık pırtık giysiler giydirip jilet kaydı tıraş olması pek inandırıcı gelmemekte. Yüz yaşında bir adamın hiç yaşlanmaması üzerine kurulan kurgu için “gerçek hayattan alınmıştır” ibaresi yok artık daha neler dedirtmektedir.
Klasik veya çağdaş bir yapı içinde ele alınan dizi senaryosu bir tutarlılık içinde ilerlemeli ve seyirciizleyiciye yaşanılan hayat içinde absürtlük yaşatmamalıdır. Aksi taktirde bu durum tutarsızlıklar silsilesine dönüşür. Aslında bu durumun yaşanmaması için bir dizi önlem alınabilir. Şöyle ki; her insan uzman olduğu alanda bilgisini gösterse böyle bir durum yaşanmaz diye düşünüyorum. Fakat günümüz koşullarında popüler kültürün etkisi her şeyde olduğu gibi dizi ve sinema sektöründe de kendini göstermekte.
Sanatın yaratıcılık öğesini görmezden gelen dizi sektörü, sanatın tek ve öznel olduğunu unutmaktadır. Bu öznellik kaybolunca yapılan şey sadece fabrikasyon ürün olmaktan öteye gitmez.
Kendimce bir çözüm sunmak gerekirse ortalıkta fink atan hikayesiz senaryolara, çatışmasız kurgulara, bir denetleme kurulu ile hikâyenin çatışmasına, kurgusuna, sadece aşkın yüceltilmediği başı sonu belli senaryoları denetleyip yayına ve izlenmeye uygunluk verilebilir. Tabii bu denetim kurulu taksiciler odası birliği başkanı gibi isimlerden değil de işin ehli ve okulunu okumuş kişilerden oluşmalıdır.
Bir yanıt yazın
Yorumlar (0)