Elektrik alamıyorum…

Değerli okurlarım;   Biliyorsunuz son yazılarımda da yer verdim; Türkiye ağır ağır seçim ortamına giriyor. Yerel seçimler kapımızda. Büyükşehirler için çetin yarış olacak. Siyasi partilerin hepsi kazanmak istiyor. Özellikle İSTANBUL… Ey taşı toprağı altın şehir! Seni bugüne kadar kimler istedi. Şehrin dili olsa da konuşsa. Kimseye yar olmadı.  Belki de yine yar olmayacak. İSTANBUL’u hak […]

A+
A-

Değerli okurlarım;

 

Biliyorsunuz son yazılarımda da yer verdim; Türkiye ağır ağır seçim ortamına giriyor. Yerel seçimler kapımızda. Büyükşehirler için çetin yarış olacak. Siyasi partilerin hepsi kazanmak istiyor.

Özellikle İSTANBUL… Ey taşı toprağı altın şehir! Seni bugüne kadar kimler istedi. Şehrin dili olsa da konuşsa. Kimseye yar olmadı.  Belki de yine yar olmayacak. İSTANBUL’u hak etmek lazım. Bu görkemli şehir, daha önce verdiği mesaj gibi ‘ben yar olmam ancak hak edersen bir müddet yanında yürürüm mü diyecek hep birlikte göreceğiz.

Diğer şehirler ne diyor bakalım. Dedik ya ağır ağır gidiyoruz. Oysa aslında yuvarlanarak gidiyoruz. Seçime her siyasi oluşum da güç dengelerini gözeterek harıl harıl çalışıyor. Herkes kendi aday adayının aday olmasını istiyor. 

Kimi hizmet için temennimiz hizmet ehlinin seçilmesinden yana. Halktan halk içinden olmalı. Siyasiler kongrelerini yapıyor, yeni omurgalarını kurmaya çalışıyor. Yeni kadrolar, yeni yüzler karşımıza çıkıyor. Her geçen gün genç politika üreticileri aramıza katılıyor. En doğrusu da ustaların çırak yetiştirmesi.  Ne diyorduk? Eğitim şart! Gençler usta manevracıların süzgecinden geçmeli. Tepeden inmemeli. Naçizane fikrim bu yönde.  Ben yaptım oldu siyaseti günümüz siyaset ortamında bir yere kadar geçerli olabilir ancak daha ilerisi olamayacağı da aşikar.

Vatandaş olarak git gide kar deliğin içerisinde yol almaya çalışıyoruz.  Ekonomik şartlar, kutuplaşma, gerginlik derken önümüzü göremiyoruz. İnsanlar kurulmuş ok gibi başı boş deli fişek vaziyetinde.  Mutluluk yok, dostlar birbirlerini kırıyor. Yuvalar yıkılıyor. Biz ne yapıyoruz? 

Seçime gidiyoruz. Yerelde durum bu. Arkadaş sen seçime de gitsen veya nereye gidersen git vatandaş eninde sonunda geçime gidiyor. Kemer sıkalım, sabredelim, güzel günler yakın diye diye akılsız oldu insanlar.  Yahu kaç yıl bekliyoruz. İnanın, çocuklar dendi, motorları maviliklere süreceğiz dendi. Güzel günler göreceğiz dendi-ki hala da deniyor. Fakat halkın duyduğu hep kahır hep kahır…

 

Akıllı olmak lazım.  Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim de bize söyler; “Akletmez misiniz” diye. Ey halkım, peki niye “Akletmiyoruz?”  İşi ehline, halkın içinden birine göz kırpmıyoruz.  Siyasi oluşumlara ‘bizim adayımız x kişisidir’ diye işaret etmiyoruz. Bu sinmek niye?

 

Şunu bilelim:  Rızka kefil olan “Allah”tır. Dolayısıyla rızıksız kalmak korkusuyla sinmemeliyiz, bilakis yanlışa yanlış demeliyiz.  Geleceğin fidanlarını kuruttuk göz yaşlarıyla sulaya sulaya. Biraz gayret! Pusmadan, sinmeden, çirkinleşmeden fikirlerinizi iletin. İnsanlar konuşarak anlaşır. Fikir alışverişinden niye korkuyoruz. “Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak”

Bakın Cumhuriyetin 100.yılı. Yine elde yok avuçta yok. Kim ahirete yanında amellerinden başka bir şey götürüyor. Lütfen kafamızı kaldıralım. Kahvehane köşelerinde, okey masalarında ülke toparlanmıyor. Herkes kendi kapısını süpürmeye başlarsa pırıl pırıl olur her yer. Aklımızı süpürmekle başlayalım. Temiz bir görüş açısına kavuşalım. Yoksa ucu bucağı olmayan bir girdabın içinde “dön baba dön” diyerek dönüp dururuz.

Seçime gidiyoruz ya. Yeniden başladı bombaların düşmesi, İHA düşmesi, PKK başta olmak üzere terör saldırıları, korku pompalanması… Körükle gitsin algıyı. Ver algıyı ver babam! Sonra vatan millet Sakarya.. Artık yemeyelim bu Hamaset edebiyatını. Bizim çocuklarımız Suriye’de şehit düşüyor. Oysa Suriyeli gelip bizim şehirlerimizde külhanbeyi oldular.  Yeter bu kadar arsızlık. Yeterince baktık. Gitsinler yurtlarına ya da gitmiyorlarsa Avrupa sınırları açılsın. Geçsinler oraya. Nasılmış görsünler güya medeni toplumlar. Biz kendi çiçeklerimizi soldurduk. Değersiz çöp yaptık. Kendimize karşı biledik. Kaçkınlar paşa oldu.

 

Kendimize gelelim, geleceğimize sahip çıkalım. 2023, 2053, 2071 demekle olmuyor, gazla çalışmıyor bu araba…”Elektirikli”

Sağlıcakla kalın…

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir