Geçmişten ders aldık mı?

Zafer Bayramı’nın arifesindeyiz. Peki yönetiliyor muyuz yoksa idare mi ediliyoruz? Geçmişten ders aldık mı dedik. Almadıysak veya alamadıysak niye bunları araştırmıyoruz?   Bu her anlamda çağımızın sorunu. Biz goca Türküz. Anlatırız. 2 Battalgazi filmi, 1 Malkaçoğlu filmi izledik mi tamam. Bu arada bu filmleri küçümsediğimden değil sözlerim. Cüneyt Abimizin ruhu şad olsun, bizler o filmlerle […]

A+
A-

Zafer Bayramı’nın arifesindeyiz. Peki yönetiliyor muyuz yoksa idare mi ediliyoruz? Geçmişten ders aldık mı dedik. Almadıysak veya alamadıysak niye bunları araştırmıyoruz?

 

Bu her anlamda çağımızın sorunu. Biz goca Türküz. Anlatırız. 2 Battalgazi filmi, 1 Malkaçoğlu filmi izledik mi tamam. Bu arada bu filmleri küçümsediğimden değil sözlerim. Cüneyt Abimizin ruhu şad olsun, bizler o filmlerle büyüdük. Oysa biz farklı bir konuya eğilmek istiyoruz. Bizim bahsettiğimiz toplum olarak ne zaman başımızı kaldırsak ‘Hey sen yaramaz çocuk! Başını kaldırma bakayım, al sana şeker. Sen git de kumda oyna” diyen bir el daima başımızda.

 

Biz ne zaman diyeceğiz “Sen su bakayım. Ben bilim, ilim, irfan içinde yetiştim. Senin ne haddine!” diye. Hani rahmetli Erbakan derdi, üstelik çok da iyi kullanırdı: Hadi oradan diye..

 

Eee ne dedik?  Zafer Bayramı hem Milli Mücadelenin hem de Malazgirt Meydan Muharebesi’nin  seneyi devriyesi. Üstelik Yüce Cumhuriyetimizin 100.yılı. Ne şanlı günlerdeyiz!

 

Her birimizin atası, dedesi  bu mücadelelerde  yer aldı ve mutlak zaferlerle ayrıldık er meydanından.

 

Tamam bugüne bakalım tarihin süzgecinden geçip. Çağ uzay çağı, bilim çağı, at üstünde seferden sefere gitme dönemi bitti. Ne yapalım? Dediğinizi duyar gibiyim.  Aslında inanın benim de bir fikrim yok.

 

Lakin yol göstericimiz Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V)  bize demiştir ki; “İlim Çin’de de olsa gidip alın.” Bu hadisi şeriften kasıt; ilimi, bilimi Çin’den al değil. Dönemin şartlarında ulaşım koşulları göz önünde bulundurulduğunda anlıyoruz. Bilim uzakta da olsa gidin öğrenin, deneyin, tatbik edin, alın ve yurdunuza iyi olanı, güzel olanı getirin. Ha keza Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethinden sonra dönemin alimlerini, İstanbul’da ağırlamıştır. Bu alimler; tefsir, fıkıh bilgisine hakim ayrıca matematik, astroloji ve daha bir  sürü bilim dallarında uzman isimler. İçlerinde gayri müslim bilim adamları da var. Gelelim günümüze. Kurtuluş Savaşı bitmiş, tüm öğrencilik çağındakiler savaşlar sebebiyle eğitim alamamış. Kimi şehit, Kimi şehit, kimi gazi. Elde yok, avuçta yok.  Yeni yetişenlere ders verecek hoca yok. Atatürk çıkmış sahneye. Yurt dışından hocalar gelmiş. Tabi o zamanlar  zor. 2. Dünya Savaşı kapıda.  Birçok bilim adamı güvenli liman arıyor.  Genç Türkiye Atatürk önderliğinde kucak açıyor.  Bugün tartışılabilir belki ama dönemin şartlarında doğru bir hamle. Kanaatimce şimdi daha çok araştırarak, ders çıkararak geçmişten aldığımız ilhamla, geleceğe ışık taşımalıyız. Teknolojiyi verimli işler için kullanmalıyız.

 

Mutlaka denk gelmişsinizdir röportajlarda. “Bize silah lazım” diyen birilerine söyleyin onlara “Bizi bilgi lazım, ilim lazım, bilim lazım. Körlemesine  kabul değil, araştırma ve sorgulama lazım.

 

“Hayatta en hakiki mürşid, ilimdir, fendir” (Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK)

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir