MEVSİM SONBAHAR…
Sıcak geçen yaz günlerinin ardından sonbahardan gün aldık çok şükür. Şu yazının kaleme döküldüğü sıralarda bulutlar, masmavi gökyüzü kül rengi bir atlas gibi kapamış ve yer yüzüne çarpan yıldırımların insanı...
Burdur ili Yeşilova İlçesi meşhur Salda Gölü manzarasına karşı harika bir konumda yer alan Aromatic Hotel?de faaliyete geçirdiğimiz Ayık Yaşam Kampımızda bağımlılığı ile..
Burdur ili Yeşilova İlçesi meşhur Salda Gölü manzarasına karşı harika bir konumda yer alan Aromatic Hotel’de faaliyete geçirdiğimiz Ayık Yaşam Kampımızda bağımlılığı ile mücadele eden misafirlerimizi ağırlamaya devam ediyoruz. Bağımlı bireylerin bağımlılıkları ile mücadele etmeleri gerçekten zorlu bir süreç, en başta bunun bir anda, kolayca bitmeyen; bir sorun, hastalık olduğunu başta bağımlı ve ailesinin muhakkak anlaması ve içselleştirmesi gerekiyor, zira başarılı mücadele buna bağlı.
Her gün birçok anne, baba ve eşlerle sevdiklerini kurtarmalarının bir ön değerlendirmesini yapıyoruz, sosyal medya hesaplarımdan ve bu iş için kullandığım 0 555 212 1881 numaralı telefonumdan bana kolaylıkla ulaşıyorlar, bazen bana doğrudan ulaşabilmenin hayreti ile sohbetimize başlıyoruz. Tüm çağrılara ve mesajlara anında cevap veriyorum, programım sebebiyle telefona müsait değilsem de ilk fırsatta çaresizliğine çare arayan herkese ses, nefes oluyorum. Bağımlılık hastalığı günümüzün pandemisidir!
Bu tabir çok mu sert geldi? Evet mesele tam da bu kadar ciddi ve çarpıcıdır. Bir gün bu meselenin pandemisini yaşamadan, toplumsal bir mücadele vermeden kurtulmanın mümkün olmadığını herkes anlayacak. Günümüz popüler kültürü içerisinde kendisine yer bulan uyuşturucu madde kullanımı gençlerin arasında, çay, gazoz içer misin rahatlığında cereyan etmektedir. Sorunun bu denli büyümesi kanunlarda içme eyleminin yasak olmasına rağmen, gençler arasında “içmek suç değil”, “şu kadar gram olursa bir şey yapamazlar” aymazlığında yaşanmaktadır. Yalnızca kolluk kuvvetlerinin daha çok yakalamasıyla sorunun sorun olmaktan çıkacağını düşünmek yanılsaması da halen toplumun büyük kesiminde bulunmaktadır. Bu bakış açısı elbette tüm toplumun sorumluluk alma konusundaki mazeretlerinin başında gelmektedir.
Son Türkiye uyuşturucu raporunda yer alan verilere göre bir yıl içerisinde 313.416 kişiye uyuşturucu ile ilişkili suç işledikleri iddiasıyla işlem yapılmıştır. Yalnızca bu rakam dahi ülkemizdeki uyuşturucu sorununun ne denli büyüdüğünü göstermektedir. Bu rakam birçok şehrimizin toplum nüfusundan fazladır, şehir dolusu insanımız uyuşturucu suçu işlemiştir. Cezaevlerinde kalan hükümlülerin toplam nüfusunun yüzde yirmisini uyuşturucu suçluları oluşturmaktadır. Denetimli serbestliğe tabi tutulan uyuşturucu kullanıcılarının sayısı ise 800 bin olarak ifade edilmektedir. Rakamlar ayılmamız için yeterli ama toplumsal uykumuz, başına gelmeyenler hariç oldukça derin.
Her yıl haziran ayında yayınlanan uyuşturucu raporu bu yıl biraz gecikmeli de olsa yayımlandı. Gecikme sebebi için komplo teorisi yapmak istemiyorum ancak devlet yetkililerinin rakamlar karşısında nefeslerinin kesildiğini tahmin etmek hiç de zor değil, sokakta emek veren polis meslektaşlarımın bürokrasiye her şeyi aynı gerçeklikte yansıtsa da aynı düşünmeleri şuurunu yakalatmaları mümkün değil, bu hep böyle olmuştur maalesef.
İstatistiksel veriler yoruma açık olsa da uyuşturucu yakalamalarının rakamları ve artan bağımlı nüfusumuz uyuşturucu ve bağımlılık sorununu çarpıcı bir şekilde yüzümüze vurmaya devam ediyor. Peki ne yapmamız gerekiyor? Devletin yapması gerekenlere, daha önce o organizasyonun içerisinde yer almış birisi olarak girmek istemiyorum, zira onlar ne yapacaklarını gayet iyi biliyorlar. Yapıyorlar, yapmıyorlar meselesi de bizim ha bire bundan bahsetmemizle asla değişmiyor, o zaman biz bize dönelim.
Sevgili anneler, babalar, eşler, çocuklar, gençler! Uyuşturucu küresel bir oyun, bu oyunun bir piyonu olmanız, bu işten menfaati olanların tek hedefi, “bir kereden bir şey olmaz!” illüzyonu ile sizleri, sevdiklerinizi devamlı müşterileri haline getiriyorlar. Bu işin kökünün kazınması diye bir şey yok, olmayacak da! Uyuşturucu her zaman ve her yerde varlığını sürdürecek, uyuşturucu sorunu ise bizim duruşumuzla ilgili. “Hayır!” dediğimiz sürece ömrümüzün sonuna kadar asla böyle bir sorunumuz olmayacak. Ve unutma, uyuşturucu; parası olanın parasını, parası olmayanınsa bizzat kendini kullanır. Kullanmazsan, kullanılmazsın!
Bir yanıt yazın
Yorumlar (0)