14-10-2024 00:05:46 Son Güncelleme: 14-10-2024 19:43:46

Doç. Dr. Eminalp Malkoç Yazdı: 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlama Görselleri Üzerine Atatürk ve İnönü Döneminden Örnekler

30 Ağustos Zafer Bayramı, Cumhuriyet’in dördüncü resmi bayramıdır. 30 Ağustos gününün bayram olarak kabul edilmesine yönelik Müdafaa-i Milliye Vekaleti’nin hazırladığı tasarı, 1 Nisan 1926’da yasalaşmıştı.
Doç. Dr. Eminalp Malkoç Yazdı: 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlama Görselleri Üzerine Atatürk ve İnönü Döneminden Örnekler

 

Doç. Dr. Eminalp Malkoç / İstanbul Teknik Üniversitesi

30 Ağustos Zafer Bayramı, Cumhuriyet’in dördüncü resmi bayramıdır. 30 Ağustos gününün bayram olarak kabul edilmesine yönelik Müdafaa-i Milliye Vekaleti’nin hazırladığı tasarı, 1 Nisan 1926’da yasalaşmıştı. 791 Sayılı Zafer Bayramı Kanunu’nun birinci maddesine göre 30 Ağustos günü, Cumhuriyet ordusuyla donanmasının zafer günüydü ve Kara, Deniz, Hava Kuvvetlerince kutlanacaktı. Böylece Milli Mücadele’nin dönüm noktası olan ve Yunanlılara karşı kesin Türk askeri üstünlüğünü getiren 30 Ağustos, 1926’dan itibaren ulusal/milli bayram seviyesine ulaştırılmıştı.

Bununla birlikte -Mustafa Kemal Paşa’nın zafer sonrası Ankara’ya dönüşü sırasındaki doğal heyecan ve kutlamalar bir yana bırakılırsa- çoğunlukla kaynaklarda 30 Ağustos (Zafer Bayramı) kutlamaları, 1924 yılında Mustafa Kemal Paşa’nın Dumlupınar’da düzenlenen törene katılımıyla başlatılmaktadır. Aslında basın düzleminde Tevhid-i Efkar, Vatan, Vakit, Hakimiyet-i Milliye gibi gazeteler kanalıyla 1923’te yani ilk yıl dönümünde adeta resmi bayram gibi kutlanıyormuşcasına işlenmişti.

Bu kapsamda bazı yayın organlarında Büyük Taarruz, gün gün çeşitli çizim ve haritalarla anılmıştı ki böylece gazetelerin tarih biliminin değerlendirmesi açısından iki yönde katkı sağladıkları söylenebilir. Birincisi, bir sene önce yaşananlar, henüz dönemin aktörlerinin hemen hepsi hayattayken farklı yönleriyle ele alınmaktaydı. Adeta bir Büyük Taarruz Codex’i oluşturma süreci başlatılıyordu (ya da böyle bir sürece yönelime katkı sağlıyordu). İkinci olarak basın, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşını anmasına koşut olarak tarihi şekillendirmekte ve bir parçası olmaktaydı. İlerleyen süreç açısından yaşananlar aktarıldığı gibi mevcut baskı teknolojisi çerçevesinde başvurdukları fotoğraf, çizim gibi iki boyutlu görsel malzemeler kanalıyla dönemin bazı verilerine neredeyse doğrudan ulaşım sağlanmaktadır.

Üstelik herhangi bir ekleme içermeyen fotoğraflar gibi dilsiz görsellerin yanında çizim, grafik, harita, kroki gibi yarı dilli görsel malzemelerdeki söylemler konjonktürün tanımlanmasını, tarihsel analizleri fevkalade kolaylaştırmaktadır. Gerek fotoğraf okumaları gerekse çizim ya da resimlerin semboller üzerinden analizi dönemin şartlarını, düşüncelerle bilinçaltı yaklaşımları, fiziksel koşullar kadar basındaki görsel baskı teknolojisinin evrimine uzanacak şekilde yadsınamayacak sonuçların elde edilmesine yardımcı olmaktadır.

1920’ler

1920’lerin yaklaşık olarak ilk yarısını (hatta özellikle 1927’ye kadar uzanan süreci), erken Cumhuriyet’in en erken evresi ve kaynağa yani Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi’ne en yakın dönem olarak tanımlayabiliriz. Zaten kutlamalar, bu süreçte başlamış ve yine aynı dönemde resmi bayram statüsü kazanmıştı. Üstelik erken Cumhuriyet devrinin en erken evresi olarak nitelendirilebilecek bu yıllar, Cumhuriyet’in resmi bayram kültürünün de önemli ölçüde şekillendiği süreçti. Dolayısıyla törensel, düşünsel hemen her açıdan 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın temellendiği, alt yapının oluştuğu dönemdi.

Tevhid-i Efkar, 26 Ağustos 1923, s.1

Tevhid-i Efkar, 1923 Ağustos’unda oldukça çarpıcı görsellerle Büyük Taarruz’u değerlendirmeye başlayacaktı. 26 Ağustos tarihli sayısında Şanlı Taarruzumun İlk Devr-i Senevisi başlığı altında Türk ordusunun bir sene önce aynı gün, muazzam bir hızla 24 günde Anadolu’yu 100.000 kişilik Yunan ordusundan temizlediğini kaydetmişti. Gazetenin ilk sayfasında Türklerin bağımsızlık aşkını, bu yöndeki azim ve askeri başarısını sembolleştirir şekilde Allah Allah nidalarıyla saldıran askerler resmedilmişti. Sayfanın altında adeta başarıyı kanıtlar ve taçlandırır şekilde İzmir’e 420 kilometre ilerlendiğini gösterir kroki yayımlanmıştı.

Tevhid-i Efkar, 28 Ağustos 1923, s.19

Taarruzun üçüncü gününü de Tevhid-i Efkar, Süvarilerimizin düşmanın gerilerindeki savletleri başlığını yansıtan oldukça gösterişli bir çizimle adeta özetlemişti. Ayrıca 31 Ağustos günü Mustafa Kemal Paşa’nın sözlerine dayanarak Yunan yenilgisine yer vermiş; bunun harita üzerinde tanımlanmasını sağlayacak çizimle kroki yayımlamıştı.

Tevhid-i Efkar, 31 Ağustos 1923, s.1

Kroki kullanımı kuşkusuz kat edilen mesafe ve kurtarılan alanlar kadar ordunun başarısını somutlaştırma yöntemlerindendi.

Tevhid-i Efkar, 31 Ağustos 1923, s.1

Yunan askeri üstüne basarak süngülü tüfeğiyle dimdik duran Türk askeri çizimi haklı mücadelede Türklerin üstünlüğü, gururunu sembolleştiriyordu ki resimde arka taraftan Anadolu köyü üstüne doğan güneş 24 Temmuz’da imzalanan Lozan Anlaşması’nın Meclis’te yeni onaylandığı o günlerde yeni bir gelecek ve geleceğe güven mesajını/algısını içeriyordu.

Tevhid-i Efkar, 30 Ağustos 1924, s.1

1924, yine resmen bayram olarak tanımlanmadan kutlandığı ancak Reis-i Cumhur Mustafa Kemal Paşa’nın bölgeyi ziyaret ettiği yıldı. 26 Ağustos günü Tevhid-i Efkar, gelecek Türk nesillerinin kutlayacağı gün vurgusunu öne çıkarmıştı. 30 Ağustos’ta Şehit Mehmetçik Abidesi için Ressam Cemal Bey’in özel çizimini kullanmıştı. Cemal Bey’in çizimi ve gazetenin Şehit Mehmetçik temasının keskin şekilde ön plana çıkarılması muhtemelen Ankara’ya muhalefetle de ilgiliydi.

Vatan, 2 Eylül 1924, s.1

Vatan, 2 Eylül’de sürecin kahramanlarının bir arada ya da halkla iç içe oldukları görüntüleri kamuoyuna sunmuştu. Vatan da Büyük Taarruz’un başlıca aktörlerinden kağnılara sayfalarını ayırmıştı ki kaderin garip tecellisi, Milli Mücadele'de konumu çelişkili olan İstanbul'un temsilcilerini tören alanına taşımıştı.

Cumhuriyet, 31 Ağustos 1925, s.1

1925 yazı, Mustafa Kemal’in Kastamonu gezisi, Musul meselesi, Tıp Kongresi ve ülke içindeki siyasi gelişmelerin gündeme hakim olduğu bir dönemdi. Bu atmosfer altında Cumhuriyet, Ağustos’un son haftasında hatırlatmalara yönelmişti. Gazetede 30 Ağustos kutlamaları ancak 31 Ağustos sayısının ilk sayfasında ön plana çıkmıştı. İlk sayfada şehit pilotların anılmasını işleyen fotoğrafın üstünde bir çizim aracılığıyla Mustafa Kemal Paşa, kalenin bulunduğu tepede Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir! İleri sözüyle konumlandırılmıştı. Dolayısıyla çizimde kale yerine konumlandırılan Mustafa Kemal odaklı bir ilerleme/kalkınma teması hakim kılınmıştı. Zaten gazete Dumlupınar’da Türkiye Cumhuriyeti’nin temellendirildiği yaklaşımını ihmal etmemişti. Üstelik Tayyare Bayramına da işaret edilmişti.

1925 yılı, Takrir-i Sükun Kanunu’nun oluşturduğu şartların yanında devrimlerin yoğunlaştığı, adeta kutlama değil çalışma anlayışının hakim olduğu bir iklimi yansıtmıştı. İstanbul hakkındaki Zafer Günü kutlama haberleri biraz şehrin yeni Türkiye’de konum alma, geçmişi aşma/unutturma yaklaşımları çerçevesinde değerlendirilebilir. Kuşkusuz bunlar, 30 Ağustos kutlamalarının kendi bağlamı dışındaki kullanımına örnekti. Bir önceki yıla göre haberler gibi görseller de gazetelerde çok yer bulamayacaktı.

1926 yılı kutlamaları yine iç gelişmelerin gündemi belirlediği; İstiklal Mahkemeleri, idam kararları gibi haberlerin basında birinci sayfa haberi durumunda bulunduğu atmosfere denk düşmüştü. Hakimiyet-i Milliye, Milliyet ve Cumhuriyet gibi basın organlarında Mustafa Kemal Paşa odaklı fotoğraf, kroki ve grafik çizimler dikkat çekiyordu. 30 Ağustos kutlamaları yaygınlık gösterirken Tayyare Bayramı’nın da etkisiyle uçakların törenlerdeki yeri zamanla ağırlık kazanmıştı. Öte yandan kutlamaların resmi bayram kimliğini kazanmasının etkisiyle olsa gerek artık törenlerde İstanbul’un yanında askeri kimlik de öne çıkmaya başlamıştı.

1926 yılı genç Cumhuriyet’in Şeyh Sait İsyanı gibi içerdeki çeşitli olumsuz gelişmelerin ardından yeniden çağdaşlaşma hareketine ivme kazandırmaya, dolayısıyla yeterince güçlendirilmediği saptamasıyla/gerekçesiyle ortak değer ve bağlara yoğunlaşıldığı dönem olarak düşünülebilir. Ülkede yaşananlar nedeniyle Mustafa Kemal Paşa ve askeri güce atıf yapıldığı değerlendirilebilir. Uçak gibi gelişmiş askeri araçlar törenlerde daha fazla boy göstermişti. Törenler askeri kimlik kazanırken İstanbul basınının ağırlığının yanında görsellerde de kentin yoğunluğu artmıştı. Fakat bunların ötesinde kutlamaların 1926 baharından itibaren resmi bayram statüsü kazanmış olması basın düzleminde ilginin artmasının farklı bir nedeni olarak düşünülebilir.

Milliyet, 26 Ağustos 1927, s.1

1927 kutlamaları sırasında Milliyet -bir ihtimal Tayyare Bayramı’nın da etkisi olan- farklı bir yayın politikasını izlemişti. 25 Ağustos’tan itibaren Büyük Taarruz sırasında yaşananları günlük krokilerle kamuoyuna aktarmıştı. 26 Ağustos’ta Mustafa Kemal Paşa’nın Kocatepe’deki yürüyüş fotoğrafının yanında yine O’nun ışığında atılgan Türk süvarisi çizimi yayımlanmıştı. Bunlar, ülkenin Gazi’nin öncülüğünde devrimlerle koşusunu sembolize ediyordu.

1927 yılı ülkede dinginliğin ve istikrarın sağlandığı bir dönemdi. Mustafa Kemal Paşa’nın Nutuk’u okuması -belki de Yurtta Barış’ın öncülü kabul edilebilecek şekilde- aslında böyle bir döneme geçişin göstergelerindendi. Üstelik üst yapı ve orta yapı devrimlerinin önemli bir kısmı hayata geçirilmiş; karşı hareketlerle hesaplaşılmıştı. Bunların etkisiyle içerdeki bağları da güçlendirecek şekilde 30 Ağustos kutlamalarının törensel yönleri ön plana çıkmış; öncekilerle karşılaştırıldığında daha kaliteli görsellerle halka sunulmuştu. Geçmişe yönelik atıflara da özen gösterilmişti.

Cumhuriyet, 26 Ağustos 1928, s.1

1920’lerin sonları, 1928 ile birlikte görsellik düzleminde bayram kutlamalarının durgunlaştığı/rutinleştiği bir dönemdi. Cumhuriyet geçmiş yıllarda da kullanılmış 26 Ağustos günü, Türk askerinin elindeki tüfeği ile yerdeki Yunan askerine üstünlük sağladığı temayı içeren çizimi yayımlamıştı. 30 Ağustos’ta ise Mustafa Kemal’in sonuç üzerindeki etkisini simgeleyen çizim gazete sayfasında kamuoyuyla buluşturulmuştu.

Artık genelde İstanbul ve Anadolu gazeteleri kutlama görsellerini 30-31 Ağustos günlerinde toplamaya başlamışlardı. Milliyet gazetesinden izlenebileceği gibi hem görseller hem haberler 1920’lerin ikinci yarısında giderek daha fazla arka/iç sayfalara taşınmaya başlamıştı ki 1928 yılı bu açıdan bir örnekti.

1929 yılında kutlama haberlerinin Milliyet ve Cumhuriyet gibi gazetelerde iç sayfalara taşınması ve haberlerle görsellerin özellikle 30 Ağustos gibi belli günlerde toplanması süreci devam etmişti. 30 Ağustos günü ise daha önce 1926’da yayınladığına benzer Mustafa Kemal Paşa’nın fotoğrafına eklemlenmiş Türk askerinin Yunan askeri dipçiklediği çizim kullanılmıştı. Yine 30 Ağustos’ta Milliyet, Elif Naci’nin çizimini ve aynı sayfada 1927 yılında eski harflerle hazırlanmış haritanın bu kez Latin alfabesiyle düzenlenmiş halini yayımlamıştı.

1920’lerin ikinci yarısında gazetelerin önemli bir kısmı İstanbul merkezli çıktıkları için görsellerde de şehir (ya da şehirden kesitler/manzaralar) öne çıkmaya başlayacaktı. Görsellerin 26 Ağustos ile -törenler 30 Ağustos’ta gerçekleştiğinden- 31 Ağustos tarihli baskılarda toplandıkları söylenebilir. Genellikle 26 Ağustos’un başlıca malzemesi Mustafa Kemal Paşa’nın Kocatepe’deki yürüyüş fotoğrafıydı. 31 Ağustos’ta tipik tören fotoğraflarına başvurulmuştu. Bazı yıllar, yoğunluk, fotoğraf kalitesi, fotoğraf açısı gibi çeşitli hususlarda farklılık arz etmişti.

1930’lu Yıllar

Cumhuriyet 26 Ağustos’ta Mustafa Kemal Paşa’nın Kocatepe’deki yürüyüşüyle ilişkili bir çizim yayımlamıştı. Bulutların arasından çıkan zirve, geleceği ve başarıya ulaşma azmini/hedefini sembolize ediyordu. 30 Ağustos günü ise gazete, Ankara-Sivas demiryolunun yapılmasını, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı ile başarı açısından özdeşleştirmeye gitmişti.

Cumhuriyet, 26 Ağustos 1930, s.1

Cumhuriyet, 30 Ağustos 1930, s.1

1931 yılında Zafer Kutlamaları çerçevesinde Dumlupınar’da büyük tören yapılmış; Şehit Mehmetçik Anıtı/Mezarı ziyaret edilmişti. Buna bağlı olarak Cumhuriyet, 26 Ağustos ve 30 Ağustos tarihlerinde Mustafa Kemal Paşa’yı ön planda tutan ve Türk askerinin onun ardından gidişini, onu izlediğini sembolize eden iki görseli sayfalarına taşımıştı.

Cumhuriyet, 26 Ağustos 1931, s.1

Bu arada belirtmek gerekir ki 26 Ağustos görseli temelde Kocatepe’de Mustafa Kemal Paşa’nın yürüyüşünü esas almıştı. Bu arada artık iç sayfalarda 30 Ağustos Zafer Bayramı, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı hakkındaki yayınlar giderek artmaktaydı.

Cumhuriyet, 1 Eylül 1931, s.1

Cumhuriyet, kutlama haberlerini Şehit Mehmetçik Anıtı/Mezarı ve Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri! emrini konu alan iki çizimle tamamlamıştı.

1932 yılında gazeteler Tayyare Bayramı münasebetiyle uçak maketi içeren fotoğraflar da yayımlamıştı. Öte yandan kutlama haberleriyle görseller de yavaş yavaş iç sayfalara taşınmaya başlamıştı. Milliyet ise 1932’de yani 10. yıl dönümünde Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı’nı krokilerle aktarmayı sürdürmüştü. Bu kez kroki ya da haritalar yeni alfabeyle iç sayfalarda sunulmuştu. Cumhuriyet, 26-28 Ağustos baskılarında Türk askerinin atılgan, cesur ilerleyişi, Yunanlıların telef olmalarını/kaçmalarını anlatan çizimlere yer vermişti. 29 Ağustos’ta, 26 Ağustos 1930’da yayınladığı çizimi tekrarlamıştı. 31 Ağustos’ta ise Beyazıt meydanındaki tören görselleri kamuoyuna yansıtılmıştı.

1933’te Cumhuriyet ve Milliyet gazeteleri, 26-27 Ağustos günlerinde Büyük Taarruz yanında İş Bankası’nın kuruluşuna odaklanmışlardı. Milliyet’in 30 Ağustos sayısında Tayyare Bayramı’nın değerlendirilmesi ihmal edilmemişti. Paşa’nın fotoğrafı ile birlikte ilk sayfadaki Siirt Mebusu Mahmut imzalı yazının manşeti kutlama görselleri açısından yılların özeti durumundaydı: Dumlupınar; istiklâli zorla elinden alınan masum, yaşamaya lâyık bir milletin ilâhi hamlesinden doğan bir zaferdir. 30 Ağustosların her biri; bizi yarına daha çok hazırlıklı, yarınından daha emin ve 30 Ağustosa bağlanmış bulmalıdır.

Vakit, 30 Ağustos 1933, s.1

Milliyet gazetesi gibi Vakit de 27 Ağustos’ta İş Bankası’nın kuruluşunu, 30 Ağustos’ta Başkomutanlık Savaşı ile Tayyare Bayramını birlikte ele almış; bu kaynaşmış anlayışı görseline de yansıtmıştı.

Cumhuriyet, 30 Ağustos 1933, s.5

Milliyet, 31 Ağustos 1933, s.1

Cumhuriyet, 30 Ağustos’ta daha önce de kullandığı Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde süvari saldırısı çizimini yinelemişti. Zafer Bayramı ile ilgili değerlendirmelerini iç sayfalarına da yayan gazete Askeri Mecmua’nın özel sayısına eklenen renkli resmi aktarmıştı. Ertesi gün uçak gösterilerini içerecek şekilde tören fotoğraflarını yayımlamıştı. Bu arada Milliyet, 31 Ağustos’ta İstanbul ve Ankara’daki törenleri görselleştirirken kamyon üstünde uçak maketini içeren bir fotoğraf kanalıyla Tayyare Bayramı ile bağ kurmuş oluyordu.

1934’te -aslında 1920’lerin ortalarından itibaren süregelen- önemli ya da uğurlu görülen olayları, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı ile aynı süreçte kutlama tutumu/tercihi etkin ve parlak şekilde ortaya çıkacaktır. Öncelikli örnek, kuşkusuz İş Bankası’nın kuruluşudur. İş Bankası’nın kuruluşunun 10. yıl dönümüyle Harbiye’nin kuruluşunun 100. yılı ve Zafer Bayramı kutlamaları açısından 1934 kesişme senesi olmuştu. Akşam, Cumhuriyet, Vakit gibi gazetelerde Zafer Bayramı, Tayyare Bayramı, Harbiye ve İş Bankası’nın kuruluş kutlamaları birlikte ele alınmıştı. Hakimiyet-i Milliye, diğerlerine göre daha fazla Zafer ve Tayyare Bayramlarına odaklanmıştı.

Ulus adını alan Hakimiyeti Milliye gazetesi 1935 yılı kutlamalarında, krokiler ve İş Bankası’nın kuruluşu dahil olmak üzere bir önceki yılın çizgilerini neredeyse aynen korumuştu. Cumhuriyet hem haber, yazı hem de görsel açılardan 1934 yılına göre daha sınırlı bir yaklaşım sergilemişti. Bununla birlikte 28 ve 30 Ağustos sayılarında iç sayfalarda kroki yayımlamıştı. Bunlar dışında yayımladığı görseller büyük ölçüde öncekilere benzer tören fotoğraflarıydı. Akşam, tören hazırlıkları ve tören üzerinde durup askeri-resmi törenle sınırlı görsellere başvurmuştu.

Anadolu, 30 Ağustos 1936, s.1

1936 yazı, uluslararası platformda gergin bir atmosferin bulunduğu, Türkiye’de ise Dil Kurultayı’nın yanında İskenderun Sancağı meselesinin canlanarak kamuoyunda tartışıldığı bir dönemdi. Anadolu, Atatürk’ü ön planda tutacak şekilde Zafer Bayramını işlemişti. Bu bağlamda 26 Ağustos’ta mareşal üniformalı fotoğrafını, 30 Ağustos’ta yine Paşa'yı da içeren çizim ve fotoğrafları ilk sayfasına taşımıştı.

Cumhuriyet, 30 Ağustos 1937, s.1

1937’de gazeteler Atatürk’e odaklanmıştı. Gelecek ve süreklilik söylemleriyle mareşal üniformalı resmi; yine gelecek mesajını dolaylı içerir şekilde Kocatepe’deki yürüyüş fotoğrafı, tören ve resmigeçidleri tanıtan görselleri yayımlamışlar; değerlendirmelerini iç sayfalarında sürmüşlerdi. Cumhuriyet, 26 Ağustos’tan itibaren Zafer Bayramını, Zafer Bayramları teması içinde Malazgirt Zaferini ve İş Bankası’nın kuruluşunu gözeterek birlikte işlemişti.

Dünyanın adım adım savaşa sürüklendiği, İskenderun sancağı meselesinin derinleştiği bir dönemde 30 Ağustos’ta zaferin 15. yıl kutlamalarını, ülkenin ve dünyanın varolan iklimi karşısında Atatürk, askeri güç, modernleşme/kalkınma ve gelişmişlik temalarını/mesajlarını içeren çizimle birleştirmişti. Gazetenin bu politikasının iç sayfalarda yazılarla açıldığı söylenebilir. Ulus, 26 Ağustos’ta Büyük Taarruz’la birlikte İş Bankası’nın kuruluş yıl dönümünü görselsiz vurgularken sonraki günlerde tarihsel değerlendirmelerle tören hazırlıkları haberlerini yayımlamıştı. Harbiye’nin kuruluş yıldönümü de haberler arasındaydı.

1938 yılı Zafer Bayramı değerlendirmelerinde Atatürk, bayrak ve asker figürleri üzerinden askeri gücü simgeleyen çizimlere başvurulmuştu. Cumhuriyet örneğinde olduğu gibi Büyük Taarruz’un başlangıcının İş Bankası’nın kuruluşuyla birlikte ele alınmasını ve Atatürk’ün gözetiminde askeri gücü ve buna bağlı özgürlüğü sembolize eden çizimlerle karşılaşılmaktadır. Akşam başta olmak üzere savaşın kıyısı olarak tanımlanabilecek 1938 yılının kutlamalarında askeri nitelikli görsel sayısı bariz şekilde artmıştı. Dünyanın savaşa koştuğu dönemde Türkiye, başarı ve güvenini Atatürk ile simgeleyerek anlatmaya çalışıyordu.

Atatürk’ten Sonra

Savaş Yılları

1938 yılı, uluslararası ilişkilerdeki gerginliklere bağlı olarak artık giderek ordunun tatbikat ve manevralarının sıklaştığı bir dönemdi. Nitekim 1939 Ağustos’unda yaklaşan savaş ikliminin gölgesinde Atatürk’süz ilk Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı dolayısıyla Zafer Bayramı tören ve kutlamaları yapılacaktı. Akşam’ın 30 Ağustos baskısında basit çizgilerle en kapsamlı yorumlardan/çıkarımlardan biri ortaya konmuş; karanlıktan aydınlığa ulaşmak Atatürk ile özdeşleştirilmişti.

Akşam, 30 Ağustos 1939, s.1

Artık fotoğrafların kalitesi giderek artarken bir yandan gazetelerde kutlama hazırlıkları ve İş Bankası’nın kuruluşu üzerinde durulurken  Atatürk ve İsmet İnönü resimleri birlikte sunuluyordu. Türkiye’de orduya olan güveni artıracak yaklaşımların sergilenmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Akşam, 30 Ağustos 1940, s.1

Ulus, 30 Ağustos 1940, s.1

1940 yılı kutlamaları, 20. yüzyılın Büyük Savaşı’nın devamının yaşandığı döneme denk düşecekti. Aynı zamanda Zafer Bayramı açısından savaş yıllarının ilk kutlamasıydı. Akşam’da yayımlanan Türkiye Cumhuriyet için barış kadar askeri caydırıcı güce sahip olmanın önemini ve dünyanın Türkiye’nin 30 Ağustos başarısından ders çıkarmadığı vurgusunu işleyen grafik çizim anlamlıdır. Öte yandan savaş ortamında (ve özellikle 1940 yılı için) anlamlı görsel kullanımına yönelik Ulus örnek gösterilebilir. Nitekim gazetenin 30 Ağustos sayısındaki çizimde her açıdan kalkınma, barış ve istikrar sağlamış Türkiye imajına yoğunlaşılmıştı. Sonraki yıl Akşam, 30 Ağustos’ta bu kez özel çizimle Atatürk ve İnönü birlikte görselleştirilmişti.

Akşam, 30 Ağustos 1941, s.1

Akşam, 31 Ağustos 1941, s.1

Akşam, 1941’in tören görsellerini 31 Ağustos’ta yayınlayamış; bu arada uçakları içeren fotoğraflarla gelecek ve güç mesajı içeren fotoğraf ihmal edilmemişti.

Cumhuriyet, 30 Ağustos 1941, s.1

Cumhuriyet, 30 Ağustos 1941, s.1

 26 Ağustos’u bayram olmamakla birlikte bütün resmi bayramların müjdecisi olarak tanımlayan Cumhuriyet’te 30 Ağustos’ta yayınlanan görselde Atatürk-İnönü birlikteliğine özen gösterilmişti. Asker, yalçın kaya ve kale şekilleri kuşkusuz güçlü ve dayanıklı bir Türkiye imgesini ortaya koyuyordu. Öte yandan iç sayfa düzenlemelerinde askeri bakış açısıyla değerlendirmelerin yanında savaşın haritasıyla/krokisiyle tören programına yer veren gazetede Abidin Daver, Genc Türkiyenin zafer dolu tarihinde: 30 ağustos bir semboldür başlıklı köşe yazısını kaleme almıştı. Burada Almanların yıldırım harekatlarına şaşırmanın anlamsız olduğunu, bunu Türkiye’nin daha önce Büyük Taarruz’la motorsuz, mekanik güç olmadan insan kuvvetiyle yaptığı görüşünü savunmuştu.

Akşam, 29 Ağustos 1942, s.3

Akşam, 31 Ağustos 1942, s.1

1942 yılı, Büyük Taarruz’un 20. yılına denk düşüyordu. 29 Ağustos’ta Akşam’da yayımlanan Bay Amcaya göre karikatürü sürecin hem farklı bir sembolik yönünü hem de bir ironiyle çelişkiyi dile getirmişti. Ancak özgürlük, boyun eğmezlik ve başı yukarda olma gibi ulusal özelliklerin güçlü sembol olduğu da vurgulanmıştı. Tören fotoğraflarında uçaklar üzerinden güven ve gelecek mesajı da işlenmişti.

Cumhuriyet, 30 Ağustos 1942, s.1,2

Cumhuriyet, 30 Ağustos 1942, s.1,2

Cumhuriyet, 29 Ağustos’ta Atatürk’ün etkisine, öncülüğüne ve törenlere odaklanmıştı. Savaş atmosferinin keskinleştiği bu dönemde 30 Ağustos tarihli çizimde ordu arkasında İnönü ve en arkada Atatürk dururken düşmanı yenme azim ve gücü işlenmiş; halka güven aşılama propagandası gerçekleştirilmişti. Savaşı krokiyle anlatma uygulaması bu sayıda da sürdürülmüştü.

1943 yılında gazeteler 26 Ağustos ile birlikte Büyük Taarruz’un tanıtımına öncelik tanıyarak tören programı ve fotoğrafları yayımlamışlar; törenlerin anlatımı iç sayfalara bırakılmıştı. Atatürk ve İnönü fotoğraflarının birlikte kullanılmasına özen gösterilmişti.

Tanin, 30 Ağustos 1944, s.1

1944 yılı kutlamaları (haber, yazı) ve görsel kullanımı, Cumhuriyet, Tanin ve Ulus gibi gazetelerde benzerdi ve bir önceki yıl gibi sınırlıydı. Ancak Tanin’in çizimi bayrak, askeri güç ve barış denklemini kurarak biraz farklılık getirmişti.

1945 yılı kutlamaları, 1944 yılı düzeyinde ve sınırlı görsel malzemeyle gazetelere yansımıştı. Bu bağlamda 26 Ağustos bilgilendirmesi, tören programı, törenler ve günün tarihi boyutlarıyla ilgili yazılar ve haberler, Cumhuriyet, Akşam, Tanin ve Ulus gibi gazetelerde yayımlanmıştı.

Zafer, 30 Ağustos 1949, s.1

Savaş sonrası çoklu parti ortamında ise gazetelerde Zafer Bayramı değerlendirmeleri önceki döneme göre biraz yoğunlaşmıştı. 1946, 1945 yazında kendini gösteren çok partili hayat rüzgarının TBMM’ye yansıdığı dönemin başlangıcıydı. Savaşın sona ermesiyle birlikte Türkiye hızlı kabul edilebilecek şekilde demokratikleşme sürecine yönelmişti. Bu yıllarda Atatürk’ün Kocatepe’deki yürüyüşüne yönelik çizim ya da fotoğrafları yayımlamak yaygın uygulamaydı. Zafer gazetesi de benzer çizgiyi takip etmiş; 30 Ağustos’ta Atatürk’ün Kocatepe’deki yürüyüşünü konu alan ve güneşin doğuşuyla aydınlık gelecek mesajı veren çizimden sonra son sayfada Zafer bu milletindir! manşetiyle 29 Ağustos tören provasından resimler kamuoyuyla paylaşılmıştı. Manşet 30 Ağustos kutlamalarının algı yaratma çabalarına örnek niteliğindeydi.

Sonuç Yerine  

Basın düzleminde 30 Ağustos kutlamalarına (resmi nitelik kazanmasından sonra Zafer Bayramına) ilişkin değerlendirme ve görseller, Cumhuriyet’in ilk yıllarında biraz da süreli yayınların sayfa düzenleri, basım teknikleri gibi faktörlere bağlı olarak gayet mütevazı, ağırbaşlıydı. Ancak haklı bir mücadelenin başarısını, bu sonucun doğurduğu gurur ve övüncü hissettirecek/yansıtacak olgunluk düzeyindeydi. Dönemin bazı ilk çizimlerinde dini figürlerle karşılaşılırken giderek Mustafa Kemal Paşa üzerinden ulusallığa yönelen/evrilen ivme kendini göstermiştir. Nitekim ilerleyen yıllarda da 30 Ağustos görselleri, Mustafa Kemal Paşa’yı merkez alan çizgilerle gurur ve özgüveni hissettiren/aşılayan tarzda sürecekti. Bununla birlikte geleceğe olan inanç, umut ve gelecek vizyonu vurgusu, bazı yayın organlarındaki görsellerin düzenleniş şeklinden okunabilmektedir. Bu yılların görsellerinde/fotoğraflarında zamanla askeri güç ve düzen vurgusu yanında deniz kuvvetleri gibi kuvvetler ön plana çıkarken zaman zaman öğrenciler gibi sivil kitlelere de yer ayrılmıştı.

Kutlama günlerinde Tayyare Bayramı’nın ön plana çıkarılması, İş Bankası’nın kuruluşunun 26 Ağustos’a denk getirilmesi gibi çeşitli düzenlemeler gerçekte Büyük Taarruz’a ve Başkomutanlık Meydan Savaşı’na cumhuriyet kültür ve düzeni içinde yüklenen anlam ve misyonun göstergesiydi. 1920’lerin sonlarına doğru Zafer Bayramı kutlamaları ile ilgili yayınlar iç sayfalara nakledilmeye başlanacaktı.

1930’lu yıllardaki kutlama görsellerinde, 30 Ağustos Zafer Bayramı görselleri üzerinden basın teknik ve teknolojisindeki gelişmeler izlenebilmektedir. Diğer yandan 1920’lerdeki bazı özellik, teknik ve uygulamalar da tekrarlanmıştı. Bu arada Cumhuriyet’te Ali Cemal (Ben’im) imzalı 1931 tarihli bazı çizimlerde kayda değer bir özellikle karşılaşılmaktadır. Özellikle iki çizim, dikkat çeken bir enstantane içermektedir. Nitekim Milli Mücadele yıllarında Mustafa Kemal Paşa yüksek bir konumda iken talimatlarını yerine getirmek üzere yanından ilerleyen kalabalık kıtalardan bir askerin yüzünün görünür şekilde O’na dönük olması ve O’nu izlemesi çizimlerde konu edilmektedir. Bunlar ressamın kendine özgü tutumu yanında Mustafa Kemal Paşa’nın izlendiği, örnek alındığı izlenimini uyandırmak/yansıtmak ve öncülüğünü vurgulamak amacı taşıyor olabilir/olmalıdır.

Dönemin bazı yıllarında biraz da konjonktürel etkilerle durgunlaşma ya da rutinleşme şeklinde tanımlanabilecek tabloyla/tempoyla karşılaşılmaktadır. Spesifik bir örnek olarak 1934 yılında 26 Ağustos’tan itibaren Büyük Taarruzu, gün gün kamuoyuna aktaran Hakimiyeti Milliye bir süredir yapılmayanı tekrarlayarak farklılık getirmiş; en önemli görsel malzeme olarak günlük harekat krokilerini yayımlamıştı. 1930’ların ortalarında yine özellikle 1934 yılında kutlama görsellerinin merkezini Mustafa Kemal Paşa oluşturmuştu. Gerçi 1938’e kadar genellikle görsellerin merkezlerinde Mustafa Kemal Atatürk duracaktı. Bu dönem görsellerinde havacılığın yanında silah çeşitliliğinin konumu güçlenmişti.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında zaman ilerledikçe yaşanan gelişmeler, konjonktür, kaygılar kendini hissettirmekte; eski yılların kimi düzen ve alışkanlıkları zamanla arka plana düşmekteydi. Gazetelerin sayfa sayıları da azalmıştı. Savaş yıllarında fotoğraflar ve kısmen çizimler kanalıyla Türk ordusunun gücünü gösteren üslup giderek ağırlık kazanacaktı. Hatta kutlama görsellerinde denizcilere uzanacak şekilde kuvvet komutanlıkları arasında yaygınlık, çeşitlilik önceki yıllara göre daha fazla dikkat çekmektedir. Bu genellemenin bir istisnasını 1940 yılında Ulus gazetesi sergilemiştir. Zira Zafer Bayramı görsellerinde toplu sivillere yönelik tören fotoğrafları bir yana bırakılırsa çizimlerde kadın figürü ile karşılaşıldığı pek söylenemez. Buna karşın Ulus kalkınmış, üretici, güçlü, hukuk ve adalet yapısını oturtmuş dönemin Türkiyesi’ni elinde kitap, başında barışın sembolü defne taç taşıyan yanında buğday başakları bulunan Türk bayrağı önündeki kırmızı elbiseli kadın figürüyle sembolleştirmeye çalışmıştı. Anadolu’da üretkenliğin, sürekliliğin en güçlü simgesi olan ana tanrıça kültü Kibele’den esinlenilerek böyle bir sembolleştirmeye gidildiği düşünülebilir. Üstelik perde arkasında yine bağımsızlık, haklılık ve güç sembolü olarak Utku Anıtı imgesi, verilmeye çalışılan mesajları daha da pekiştirmekteydi.

Öte yandan aynı dönemde görseller kanalıyla sık sık Milli Mücadele deneyimine işaret etmek, Kurtuluş Savaşı’nın başarısını hatırlatmak, İnönü’nün payı olduğunu vurgulamak en önemlisi Atatürk referansının altını çizmek yöntemi benimsenmişti. Birlikte yaptılar; birlikte yapıldı yaklaşımı ön plana alınıyordu. Bu noktada iktidarı merkeze oturtabilmek ve kuvvetlendirmek için Atatürk’ten güç alma stratejisi güdüldüğü ileri sürülebilir. Fotoğraf ve çizimlerde Atatürk-İnönü ikilisi görsellerin odağına yerleştirilmiş; İnönü ön plana çıkartılırken Atatürk ile birlikte kamuoyuna sunulmasına özen gösterilmişti. Kuşkusuz bu hükümet merkezli basın politikası, savaş tehdidi karşısında 30 Ağustos Zafer Bayramı sembolü aracılığıyla Türk kamuoyu için güven hissi oluşturmak amaçlıydı. Böylece birlik, bütünlük, devamlılık, güç ve Milli Mücadele’nin başarısının bir parçasının İnönü ile ilişkili olduğu gibi yaklaşımlar öne çıkarılıyordu. Askeri düzlemde dünyadaki gelişmeler gözetilerek bir ölçüde dolaylı da olsa caydırıcı bir unsur oluşturmaya ya da bu yönde çaba sergilenmeye çalışıldığı ileri sürülebilir.

Savaş sonrasında Türkiye’nin demokratikleşme sürecine girmesiyle çok geçmeden resmi bayram durumundaki 30 Ağustos Zafer Bayramı hakkında basının giderek rutinleşen bir politikayı benimsediği değerlendirilebilir. Bununla birlikte görseller içinde sivil kimliklerin bir ölçüde yoğunlaştığı da gözlemlenebilmektedir.

Sonuç itibariyle 30 Ağustos kutlama ya da Zafer Bayramı görselleri birkaç kategoride ele alınabilir. Çizim/grafik uygulamaları, krokiler ve fotoğraflar ki fotoğraflar daha çok kişi ve tören görüntülerini içermekteydi. Özellikle çizimler fotoğraflardan farklı olarak halk tarafından istenen özlenen kadar toplumsal bilinçaltını yansıtması ya da yaklaşımlar hakkında ipuçları vermesi bakımından dikkate değerdir. Neyin, nasıl, ne şekilde algılandığını, olay ya da gelişmelere nasıl yaklaşıldığını göstermekteydiler. Üstelik basında karşılaşılan söylemler de bunları destekleyerek doğrulamaktadır. Nitekim çizimlerde Mustafa Kemal Atatürk’ün ileri komutu, sadece Akdeniz ile ilişkili düşünülmeyip aksine ekonomi, sanayi, kültür gibi alanları kapsar şekilde çok yönlü gelişmişlik, bütünsel kalkınma anlayışını içermektedir. Görsellerin yoğunluğu ya da taşıdığı bilinç, mesaj ya da propaganda hedefi gündem ve gündemin konseptine de bağlıydı. Bayramın küçük iç sayfa metinlerine dönüştüğü dönemlerde görsel yayımlanmasını beklememek gerekir. Zaten zamanla bol görselli beş sayfadan bir sayfaya doğru dönüşüm izlenmektedir.

(Konu hakkında ayrıntı için bzk: -“Atatürk ve İnönü Dönemi Türk Basınında 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlamalarının Görselleri Üzerine Bir Değerlendirme”, 100. Yılında Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi, Ed. Gürsoy Şahin, Afyon Kocatepe Üniversitesi Yayınları, 2023, s.2112-2181: https://eminalpmalkoc.academia.edu/research#bookchapters)

  •   Etiket
  •   Okuma Bu haber 339 defa okunmuştur.

  YORUMLAR

0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI