Mukaddes zaman ve mekân fikri bütün dinlerin ortak özelliklerindendir. Bir başka ifade ile dindarlık dairesinin tamamlanması bu mübarek zaman ve mekânların bereketiyle oluşmaktadır.
Gönül dünyamızı sonsuz mutluluklara açan zaman dilimlerini tekrar yaşamayı iple çekeriz. Ruhî hayatın derunî yönüyle bizi tanıştıran mekânları tekrar ziyaret etmek için sabırsızlanırız. Hacca gidip de o anları tekrar yaşamak ve o beldeleri tekrar görmek istemeyen bir kimse ile karşılaştınız mı? Hayır. Niçin? Çünkü o zaman ve mekânlarda yaşanan lâhutî duygular dinî hayatın zirvesini temsil ediyorlar. İbadetle ihlasın, zemzemle zikrin, Hacerü’l-esved taşı ile gözyaşının muhteşem terkibini temsil ediyorlar.
Ramazan da böyle bir gönül tiryakiliğidir. Böyle bir gönül seferberliğidir. Tekbirle teravihin, sahurla sadakanın bir sentezidir. Hem biliyor musunuz, sahur, seher ve sihir aynı köktendir. Yani sahurun bir sihir, bir büyüsü vardır. Bu sihir günümüzü avuçlamakta, mahyamızı aydınlatmaktadır.
Bizim kültürümüzde ramazan tıpkı hacılar gibi şen – şakrak bir şekilde karşılanır. Düğün dernek gibi istikbal edilir. Şimdi nasıl bilmiyorum ama benim çocukluğumda Doğu Karadeniz’de ramazan düğün alayı gibi karşılanır, arefe günü yüzlerce mermi atılırdı. Cami ve minarenin aydınlığı içimize aksederdi. Teravih namazlarıyla birlikte başlayan “merhaba” sedaları yeri – göğü inletirdi.
Merhaba ey şefkat ayı merhaba
Merhaba ey vuslat ayı merhaba
Merhaba ey rahmet ayı merhaba
Merhaba ey hikmet ayı merhaba
Bu ayın Kur’an ayı olduğunu gösteren en önemli olaylardan biri de Kur’an kurslarında okuyan “melek”lerin tilavet ettiği mukabelelerdir. Bu güzel meclisler aracılığıyla Allah kelâmı, söz konusu “melek”ler aracılığıyla tekrar müminlere aktarılmaktadır, inşallah kıyamete kadar aktarılacaktır.
Bütün ibadetlerde olduğu gibi oruç ibadeti bizi “zaman disiplini” ile de tanıştırır. Dakika ve saniyelerle barıştırır. Günlük hayatımıza çeki-düzen verir. Sosyal hayatın -hatta trafiğin- akışına bile tesir eder. Tatlı “iftar telaşı”yla yüzleştirir.
İç dünyamızın aydınlanmasıyla birlikte dış dünyaya açılırız. Fakir fukaraya uzanırız. Yoksul ve kimsesizlerle buluşuruz. Garibanlarla konuşuruz. Ekmeğimizi paylaşırız. Böylece fakirlerin bulunduğu çadırlardaki toplu iftarlar toplu ibadetlere dönüşür.
Önceki sene Ramazan’ı deprem hüznüyle yaşamış, o bölgedeki kardeşlerimizin sıkıntılarına el uzatmıştık. Bu sene de Gazze ve Suriye’deki kardeşlerimizin aç ve susuz halleri ciğerlerimizi yakıyor. “Bir hırka ve bir lokmaya” muhtaç olan dostlarımıza yardım etmenin derdiyle dertleniyoruz.
Yukarıda “merhaba” kelimesiyle başlayan cümlelere şunu da ilave etmek gerekir:
Merhaba ey iffet ayı merhaba
Bunun sebebini de anlayabilmek için Diyanet İslam Ansiklopedisi’nin” iffet” maddesini açıp ilk satırlarını okumak gerekir:
“Sözlükte haramdan uzak durmak helâl ve güzel olmayan söz ve davranışlardan sakınmak anlamında mastar olan iffet kelimesi daha çok felsefi mahiyetteki ahlak kitaplarında ve bunların etkisinde diğer eserlerde insanlardaki arzu (şehvet) gücünün ılımlı işleyişinden hâsıl olan erdemi ifade etmek üzere kullanılmış ve başta gelen erdemlerden biri kabul edilmiştir. Bu kaynaklardaki iffet tanımlarını “yeme – içme ve cinsi arzu konusunda ölçülü olmak, aşırı istekleri bastırıp dinin ve aklın buyruğu altına sokmak suretiyle kazanılan erdem şeklinde özetlemek mümkündür”
Üftade’nin Duyguları
Yaklaşık 500 sene önce Üftade Hazretleri Ramazan’ı idrak edenlerin duygularına tercüman olmak üzere bu mübarek zaman dilimine erişmenin mutluluğunu yaşıyordu.
Duyguları şöyle
Şükür Allah’a ey dostlar!
Eriştik oruç ayına
Ki mü’mine hidayettir
Eriştik oruç ayına
Günâhlarına hep silker
Anadan doğma olursun
Seni dost iline ilter
Eriştik oruç ayına
Lâtif eyler vücudunu
Gönül âyinesin açar
Şeyâtîn yanına gelmez
Eriştik oruç ayına
Güzel hilâlini gördük
Sevindiler kudümüne
Şükürler etdiler Hakk’a
Eriştik oruç ayına
Umarız ol Ganî Allah
Cemâlin göstere bize
Senâlar idevüz Hakk’a
Eriştik oruç ayına
Habîbi hürmetine Hak
Bize verdi oruç ayını
Gördük lütfunu Allah’ın
Eriştik oruç ayına
Garîb Üftâde’ye yâ Rab
Cemî ehl-i îmân ile
Orucun nurunu vergil
Eriştik oruç ayına
Yorumlar (0)