İnkârın ve iyileşmenin arafında dolaşan bağımlıların söylediği; “Doğru Yalanlar”

A+
A-

Bağımlılık yalnızca bir madde kullanım sorunu değil, aynı zamanda gerçeğin, duyguların ve ilişkilerin çarpıtıldığı karmaşık bir zihinsel savunma mekanizmasının ortaya çıkmasını sağlayan bir beyin hastalığıdır. Bağımlı bireyler çoğu zaman tam anlamıyla yalan söylemezler, bunun yerine “doğru yalanlar” üretirler. Bir danışanım: “Hocam, biz bağımlılar aslında doğru yalanlar söylüyoruz.” demişti bir seans sırasında, her vakada öğrenmeye devam etmem onun bu tanımlaması ile devam etmişti o gün. Bu anlatım, bağımlılığın psikolojik boyutunu anlamak açısından büyük bir anahtar sunmuştu bana, evet yalan söylüyorlar, ancak doğru yalan söyleyerek bağımlılık yapıcı maddeyi kullanma eylemini, gerçekten de doğru yaptıkları bir işin içine yediriyorlar.

Bağımlı bireyler, tamamen uydurma hikâyeler kurmak yerine, gerçeklerin içinden seçtikleri küçük doğrulara dayanarak yalanlar üretirler. Böylece hem karşısındakini ikna etmeleri kolaylaşır hem de kendilerini kötü hissetmekten bir ölçüde kurtulurlar. Bu bir manipülasyon aracı gibi görünse de çoğunlukla bilinçli bir kötülükten değil, çaresizlikten, korkudan ve utançtan kaynaklanır. Örnek; gerçekten markete gidip elleri poşetlerle dolu eve geri dönüyorlar ama o market aktivitesi uyuşturucu dozunun o gün alındığı zaman dilimi oluyor onların doğru yalanlarla dolu hayatlarında.

Bir başka madde bağımlısı, ailesine “Ben sadece iki haftada bir kullanıyorum” diyebiliyor. Oysa gerçek, her gün madde kullanıyor olmasıdır. Ancak iki hafta önce gerçekten bir gün kullanmadıysa, bu küçük doğruyu büyüterek gerçeği çarpıtırlar. Bir alkol bağımlısı “Sadece arkadaş toplantılarında içiyorum” diyerek yalnız başına içmelerini gizlemeye çalışır. Ya da bir eroin bağımlısı “Ben bağımlı değilim, sadece kötü bir dönem geçiriyorum” diyerek madde kullanımının yarattığı derin problemi inkâr eder. Bu tür ifadeler, gerçeğin içinden alınmış küçük parçalarla örülmüş, ikna edici ama yanıltıcı hikâyelerdir. Yani bunlar doğru yalanlardır.

Yaptığım psikoeğitim görüşmeleri de bunu destekliyor. Bir kokain bağımlısı, seanslarımızda “Sadece hafta sonları eğlenmek için kullanıyorum” diyerek başlamıştı anlatmaya, artan görüşmelerimiz sonrası ise hafta içi iş zamanı dahil yoğun kullanımını gizlediği ortaya çıkmıştı. Diğer bir kumar bağımlısı danışanım, borçlarının asıl nedenini gizlemek için “Birkaç küçük masrafım oldu, ailem abartıyor” demiş, büyük borçlarının kumar kaynaklı olduğunu sonradan kabul etmişti. Bu vaka örnekleri “doğru yalan” mekanizmasını bağımlıların nasıl işletmeye çalıştığını göstermek için yeterlidir.

Bu “doğru yalanlar”, bağımlının, bağımlılığını besleme ve savunma mekanizmasının en temel parçasıdır. İnkâr, bağımlının hem kendisini hem de çevresini durumun ciddiyetinden koruma girişimidir. Ancak uzun vadede bu savunmalar, bağımlının iyileşme sürecini geciktirir ve aile bireylerinde büyük bir hayal kırıklığı yaratır. Bu noktada ailelere her zaman şunu söylüyorum: “Bağımlı yakınınız yalan söylemeyi bıraktığı gün, maddeyi de bırakmış olacaktır.” Sevdiklerinizin iyileştiğinden emin olmanın en önemli kriteri kesinlikle budur. Çünkü yalan, bağımlılığın en güçlü kalkanıdır. Bu kalkan düştüğünde, kişi gerçeğin çıplaklığıyla yüzleşir ve iyileşme için gerçek adımlarını atmış olur. Bir bağımlı hâlâ yalan söylüyorsa, hâlâ bağımlılığını saklayacak, koruyacak bir şeye ihtiyaç duyuyor demektir. Ne zaman ki doğrular acıtsa da söylenir hale gelir, işte o zaman iyileşme başlar.

Bağımlı bireylerin “doğru yalan” söyleme eğilimi, bağımlılığın doğasında var olan inkâr, utanç ve korku mekanizmalarının bir sonucudur. Bu savunma biçimini anlamadan, bağımlılıkla etkili bir şekilde mücadele etmek mümkün değildir. Bağımlılık tedavisi sadece maddeyi bırakmakla değil, aynı zamanda gerçekleri kabul etmekle başlar. Gerçekten yüz çevirmeyi bırakan bir birey, bağımlılığından da özgürleşmeye doğru ilk adımını atmış olur.

Yakınınızın söylediklerini sadece kelimeler üzerinden değerlendirmeyin; söylerken kullandığı duygu tonuna, beden diline ve davranışlarına da dikkat edin. Bazen asıl mesaj, söylenenlerden çok söylenmeyenlerde gizlidir. Bağımlı yakınları bağımlılığı besleyen yalanlar ve bilhassa doğru yalanlar konusunda dikkatli olmalıdır:

Bağımlı yakınınız size “doğru yalanlar” söylüyorsa, onu hemen suçlamak yerine, bu yalanın ardında yatan korkuyu ve çaresizliği anlamaya çalışın.

Onun inkârlarını kişisel bir saldırı olarak algılamayın. İnkâr, bağımlılığın doğasında olan, kişinin kendini korumaya çalıştığı bir savunma biçimidir. Bu durumu sabır ve anlayışla karşılamak çok önemlidir.

Küçük itirafları asla küçümsemeyin. Bir bağımlının gerçeği kısmen bile olsa dile getirmesi, iyileşme yolunda çok değerli bir adımdır. Bu adımları takdir etmek, süreci hızlandırır.

Sabırlı olun. Bağımlı birinin yalanlardan tamamen vazgeçmesi zaman alır. Güvenli, yargılamayan bir iletişim ortamı kurabilirseniz, zamanla doğruların ve gerçek iyileşmenin yolu açılır.

Unutulmamalıdır ki, bağımlılık bir hastalıktır. Ve her hastalık gibi, iyileşmesi zaman, anlayış ve doğru bir yaklaşım gerektirir. “Doğru yalanlar”, bağımlının çaresizliğinin bir dışavurumudur. Anlamak, yargılamaktan daha derin bir iyileştirici güç taşır. Tahammül gücünüz onların şifasına er ya da geç vesile olacaktır…

 

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın