Kadir Gecesinin Aydınlığı

Seher, sihir ve sahur aynı kökten türeyen kelimelerdir. Buradan hareketle şu söylenebilir: Seher vaktinde bir sihir vardır, sahur vaktinde büyüleyici bir taraf vardır. Daha doğru gecenin seheri esrarengiz bir zaman dilimidir. Dinî coşku daha çok gecelerde yakalanır, kandiller gecelerle anılır. Gece kalkıp Allah’a ellerimizi ve gönüllerimizi açmak bunun için tavsiye edilir. Gecenin sessizliğinden, sükûnetinden istifade […]

A+
A-

Seher, sihir ve sahur aynı kökten türeyen kelimelerdir. Buradan hareketle şu söylenebilir: Seher vaktinde bir sihir vardır, sahur vaktinde büyüleyici bir taraf vardır. Daha doğru gecenin seheri esrarengiz bir zaman dilimidir.

Dinî coşku daha çok gecelerde yakalanır, kandiller gecelerle anılır. Gece kalkıp Allah’a ellerimizi ve gönüllerimizi açmak bunun için tavsiye edilir. Gecenin sessizliğinden, sükûnetinden istifade ederek ruhî-kalbî sermayelerimizi zenginleştirmek bunun için teşvik edilir.

Geceye, aya, yıldızlara dikkatimizi çeken pek çok ayet-i kerime vardır. Tabiat kitabını okuyabilmek ve onun ilhamını iç dünyamıza aktarabilmek için pek çok uyarı vardır.

XV. Yüzyıl şâiri Necatî, Fatih’in oğlu ll. Beyazid için kaleme aldığı 51 beyitlik “Seher” redifli kasidenin ilk beyitinde uyanık olmaktan ve şifa yurdunun kapısının seherde açılacağından bahsetmektedir.

Bîdâr olun ki derde erişir deva seher

Adetdür açılur der-i dâruşşifa seher

 

Şüphesiz gecelerin en muhteşemi Kadir gecesidir. Kandillerin en nurlusu Kadir kandilidir. Çünkü insanı ve kâinatı aydınlatmak için gelen Kur’an-ı Kerim o gün dünyamızla tanıştı. İnsanoğluna doğruyu ve güzeli göstermek için nazil olan ilâhî kitap son peygamberle o gece buluştu. Kur’an bir nurdu. Hz. Peygamber parıldayan bir ışıktı. İşte Kadir gecesi bu iki kandili bir araya getirdiği için “nurun alâ nur” oldu.

Sevenlerin sevgisiyle bu gecenin karanlığı nura dönüşmekte, âşık ve maşuk aynı duyguları paylaşmaktadır. Leyla mecnun kıssası yeni bir boyut kazanmaktadır. Leylâ kelimesi de gece anlamında olan “leyl” kelimesinden türemesi boşuna olmamalıdır. Bu mukaddes zaman diliminin aydınlığından istifade edebilmek için her şeyden önce “uyanık” olmak gerekir. Gönlümüzü bu geceye açmak gerekir, onu kucaklamaya hazır olmak gerekir.

 

Şu gecelerin şahı

Bizim Kadir gecesi

Hem hurşid hem de mâhı

Bizim Kadir gecesi

 

Şu yolların şahrahı

Gariplerin hemrahı

Tâiblerin âh vâhı

Bizim Kadir gecesi

Vardavî

 

Kadir gecesinin bereketini hissedebilmek için bu gece nâzil olan Hz. Kur’an’ın rehberliğine başvurmak gerekir. Onun üzerinde düşünmek gerekir. Anlamı üzerinde yoğunlaşmak gerekir. Onun nuru ile gecenin nurunu birleştirmek gerekir. Onun ışığı ile mahyaların ışığını bütünleştirmek gerekir. Gönüllerimizi bu ışık cümbüşünü aksettirebilecek bir saflığa kavuşturmak gerekir. İçimizi, kin, kibir gibi karanlıklardan temizlememiz gerekir. Sevgi ve mahabette yer açmamız gerekir. Aksi halde bu ışıklı mevsimler gelir geçer hiç haberimiz olmaz. Bu nur mevsimleri başlar biter, hiç ruhumuz duymaz.

“Biz bu Kur’an’ı bir dağa indirmiş olsaydık, Allah korkusundan dağı parça parça olmuş görürdün. Biz bu misalleri insanlar düşünsünler diye veririz.” (Haşr, 59/21)

Kur’an-ı Kerim bu gece indi. Bizi aydınlattı. Bu gece melekler de bizimle beraber. Bu gece meleklerle birlikte olacağız, onlarla beraber yaşayacağız. Şimdi Kadir suresini tekrar bu şuur ile okuyabiliriz:

“Biz bu ilâhî kelâmı Kadir gecesinde indirdik. Bilir misin nedir Kadir gecesi. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gece melekler Rablerinin izniyle ilahî bir esin taşıyarak bölük bölük inerler. İnsanı her türlü kötülükten emin kılar bu gece. Ta şafak vaktine kadar.”

Büyüklerimiz zamanın ve insanın kadr u kıymetini bilmenin formülünü asırlar öncesinden bize bildirmişlerdi: “Her geceyi Kadir bil, her geleni Hızır bil.” Ne muhteşem formül!

Geceler gelir geçer

Fecirler gelir geçer

Seherler gelir geçer

Sen neredesin güzelim!

 

Müminler Ramazan’ın gelişine sevindikleri gibi, gidişine de üzülmüşlerdir. Bu mübarek ayın gidişinden dolayı duyduğu hüznü Aziz Mahmud Hüdayî’nin mürşidi Hazret-i Üftade dostlarına şöyle aktarıyor:

 

Ey dostlarım ağlaşalım

Oruç ayı gitdi yine

Hasret ile inleşelim

Oruç ayı gitdi yine

 

Bir nûr idi Hak’dan gelip

Gönüllere nuru dolup

Sâdıklarıbn elin alıp

Oruç ayı gitdi yine

 

Zâlimlerin yollarını

Kesmiş idi ellerini

Yıkmış idi illerini

Oruç ayı gitdi yine

 

Vermiş idi câna safâ

Etmiş idi ahde vefâ

Olmuş idi derde şifâ

Oruç ayı gitdi yine

 

Lezzet veren terâvîhe

İşrâk eden mesâbîhe

İzzet veren mesâcide

Oruç ayı gitdi yine

 

Te’sîrdürür Hak’dan gelen

Âşıklara zâhir olan

Gönlümüze nuru dolan

Oruç ayı gitdi yine

 

Üftâde’yi şâd eyleyen

Mü’minleri yâd eyleyen

Kaygudan âzâd eyleyen

Oruç ayı gitdi yine

 

Bu konuda Üftade yalnız değildir. Ondan bir asır sonra Bursa’da yaşayan Malatya’lı Niyazî-i Mısrî Hazretleri de aynı yolun yolcusudur. İlahi olarak da dinlediğimiz şu mısralar ona aittir.

 

Yine firkat nârına yandı cihân

Hasretâ gitdi mübârek Ramazân

Nûr ile bulmışdu âlem yeni cân

Firkatâ gitdi mübarek Ramazân

 

İndi Kur’an sende ey nûrı güzel

Leyle-i Kadr’ünde ey kadri güzel

Gitdün ey tehlîl ü tekbiri güzel

El-vedâ  gitdi mübarek Ramazân

 

Gâhi teşbih u senâ vü zikr ile

Gâhi tahmîd u du’a vü şükr ile

Cân bulurdı mürde diller nûr ile

Hasretâ gitdi mübarek Ramazân

 

Bu ay içre bağlanur didi resul

Cinn ü şeytân k’itmeye aslâ füzûl

Hep du’âlar bunda olurdı kabul

Firkatâ gitdi mübarek Ramazân

 

Cem olup Hakk’a münâcât idelüm

Nûr-ı Kur’ân ile toğrı gidelüm

Bilmedük kadrin Niyâzî n’idelüm

Ey dirîğâ gitdi şehr-i Ramazân

 

Son şiir ise  Niyâzî-i Mısrî’nin halifesi  Bursalı Kasımzâde Seyyid Mehmed Efendi’ye aittir.

 

Mahzûn olun ey dostân

Gitdi mübarek ramazân

Nûr ile dolmuşken cihân

Gitdi mübarek ramazan

 

Mescidleri ma’mûr edin

Gönülleri pür nûr edin

Müznibleri ma’zûr edin

Gitdi mübarek ramazan

 

Mü’minler anda şâd idi

Hep suçları âzâd idi

Ukbâya hayrü’z-zad idi

Gitdi mübarek ramazan

 

Rahmet idi halk üzre bu

Miftah idi cennât kamu

Bağlı idi bâb-ı tamu

Gitdi mübarek ramazan

 

Anda eder Kur’ân nüzül

Hem tevbeler olur kabûL

Anda bulur âşık vusül

Gitdi mübarek ramazan

 

Geldi geçti duyulmadı

Ezvakına doyulmadı

Hergiz kadri bilinmedi

Gitdi mübarek ramazan

 

Gelin Hakk’a yalvaralım

Emsallerine erelim

Bilmedik kadrin n’idelim

Gitdi mübarek ramazan

 

Zârı kılalım rûz u şeb

Rızâsını kılıp talep

İsyanımız afv ola hep

Gitdi mübarek ramazan

 

Bu Seyyid eder yâ Ganî

Hoşnud eyle  bizden anı

Zikri budur dün ü günü

Gitdi mübarek ramazan

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir