Dönüştürücü Akıl
Tarih boyunca insan zihnini meşgul eden yegane konulardan biri de değişim olmuştur. İlk insan Adem? peygamberden beri değişim
Bilindiği üzere SSCB’nin dağılmasıyla birlikte birçok özerk sosyalist cumhuriyet bağımsızlığını kazanarak yeni dünya düzeni içinde yerlerini almaya başlamıştır. Doğal olarak bu yeni oluşum beraberinde bir takım sorunları da getirmiştir. Bu sorunların başında sınır meseleleri yer almaktadır. Bilindiği üzere Sovyetler Birliği’ndeki özerk cumhuriyetler arasındaki sınırlar suni bir şekilde ve sorunlu bir alan yaratılarak oluşturulmuştur. SSCB yönetim […]
Bilindiği üzere SSCB’nin dağılmasıyla birlikte birçok özerk sosyalist cumhuriyet bağımsızlığını kazanarak yeni dünya düzeni içinde yerlerini almaya başlamıştır. Doğal olarak bu yeni oluşum beraberinde bir takım sorunları da getirmiştir. Bu sorunların başında sınır meseleleri yer almaktadır. Bilindiği üzere Sovyetler Birliği’ndeki özerk cumhuriyetler arasındaki sınırlar suni bir şekilde ve sorunlu bir alan yaratılarak oluşturulmuştur. SSCB yönetim mantığı çerçevesinde kasıtlı olarak oluşturan bu yapının amacı üye ülkeler arasında sorunlar alanlar oluşturularak onları Moskova hakemliğine mecbur bırakılmasıydı. Başka bir ifadeyle yapay bir şekilde yaratılan bu alanın doğurduğu sorunları çözüme kavuşturulması ancak Rusya’nın inisiyatifi ile mümkün hale getirilmiştir. SSCB döneminde merkezi yönetim bu şekilde birlik içinde yer alan üye ülkeleri kontrol altına almıştır.
Sovyet sonrası dönemde ise yeni ortaya çıkan devletler başlangıçta dönüşüm sürecinin doğurduğu sorunlar dolayısıyla sınır soruna pek eğilmemiştir. Acak ilerleyen zamanlarda sınır sorunu önem kazanmaya başlayarak anlaşmazlık konusu olmaya başlamıştır. Kimi zamanda bu durum ülkeler arasında silah çatışmaya dönüşmüştür. Çatışma konusu olan durumlardan birisi de demografik yapı dolayısıyla bazı ülkeler diğer ülkenin sınırları içinde yer alan bölgeler (anklav) üzerinde hak talep etmeye başlamaları olmuştur.
Bağımsızlık sonrası, yeni devletlerarasında sınırları netleştirmeye yönelik antlaşmalar hazırlanmış ve tartışmalı bölgeler üzerinde müzakerelere başlatılmıştır. Bu sürecin yürütülmesinde Sovyet döneminde hazırlanan idari-bölgesel bölünmeye ilişkin belgeleri temel alınmıştır. SSCB döneminde yapılan bu bölünme bölgenin gerçekleri ile örtüşmediği için istenen anlaşma sağlanamamıştır. Bu nedenle günümüzde Orta Asya’daki Cumhuriyetler arasındaki sınır sorunu, bölge devletleri arasındaki ilişkilerin yürütülmesinde kritik bir öneme sahiptir. Bunun nedeni, Sovyet döneminde özerk cumhuriyetleri arasındaki sınırların belirlenmesinde ilgili devletlerinin onayının almamış olması ve sınırların net bir şekilde belirlenmemiş olmasıdır. Bu durum Kırgızistan’ın da komşu devletler ile ilişkilerini olumsuz yönde etkilemektedir. Uzun süredir devam eden sınır sorunlarının çözüm süreci, Kırgızistan ile diğer sınır devletleri arasındaki ilişkilerin artmasıyla birlikte çıkan gerilimler, özellikle sınır bölgesine yakın yaşayan etnik gruplar arasında kara ve su sorununun şiddetlenerek çatışmaların artmasına yol açmaktadır.
Kırgızistan’ın sınır sorunu yaşadığı ülkelerden biri de Tacikistan olmuştur. İki ülke arasındaki yaklaşık 23 yıl devam eden sınır üzerindeki müzakereleri bir türlü sonuçlandırılamamış, özellikle mera arazisi ve su kaynaklarının nasıl paylaşılacağı konusunda anlaşma sağlanamamıştı. Bu durum zaman zaman yerel anlaşmazlıklara, yol kapatmalara, taş atmalara ve sık sık sınır muhafızlarının da katıldığı çatışmalara yol açmıştı. Nisan 2021’de ve Eylül 2022’de ise anlaşmazlık yerel çatışmaların ötesinde geçerek tarafların silahlı kuvvetleri dahil olduğu adeta savaşa dönüşmüştü. Bu da bölgenin istikrarı olumsuz yönden etkilemiş ve barış ortamı bozmuştur. Fergana ovasının sosyo-politik ortamı dikkate alındığında oluşan bu durum yaşanan bu çatışma bölgede yerleşmeye çalışan marjinal gruplar için olumlu ortam oluşturmuştur. Bu gelişme ise sadece iki ülkenin değil aynı zamanda bölgenin istikrarı için ciddi tehdit oluşturmuştur.
Bilindiği üzere Kırgız-Tacik sınırının yaklaşık üçte biri belirlenmemiş durumdaydı. Bu belirsizlik ise sınır bölgelerinde yerel halk arasında çatışmalara neden olmaktaydı. Zira iki taraf, sınırlar için Sovyetler Birliği’nin farklı dönemlerinde çizilen haritaları ve belgeleri öne sürmekteydi. Özellikle Anklavların da yer aldığı bölgede, taraflar arasında gerginliğin arttığı dönemlerde sınır geçişlerinin kapatılması sorunları öne çıkmaktaydı. Bu çerçevede iki ülke arasında paylaşılan su kanalları ve altyapılar ile ilgili sorunlar, sınır görevlilerinin yolsuzlukları, bölgenin uyuşturucu trafiği ve kaçakçılıkta geçiş noktası olması durumu oldukça kritik hale getirmekteydi. Bu soruna çözüm bulmak üzere iki ülke arasında sınır belirleme komisyonu kurulmuş, bu komisyon marifetiyle sorun çözüme kavuşturulmaya çalışılmıştır. Nihayet 13 Mart’ta Bişkek’te bir araya gelen Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman ve Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov iki ülke arasındaki sınırı belirleyen anlaşmayı imzalayarak onlarca yıldır süren anlaşmazlığa son vermişlerdir. Anlaşmanın imzalanmasıyla hem her iki ülke arasında yaşanacak yeni çatışmaların önüne geçilmiş hem de Rusya’nın bölgeye müdahale araçlarından biri ortadan kaldırılmıştır.
İki lider tarafından imzalanan anlaşma 19 Mart 2025 tarihinde Kırgız Cumhuriyeti Cogorku Keneş (Milli Meclis) tarafından kabul onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Böylece Kırgızistan-ile Tacikistan devlet sınırının belirlenmesi ilişkin 13 Mart 2025 tarihinde Bişkek’te imzalanan Kırgızistan-Tacikistan Devlet Sınırı Hakkındaki Kırgızistan Cumhuriyeti ve Tacikistan Cumhuriyeti arasında Anlaşma’nın tanınması ve onaylanması için iç prosedürlerin uygulanma süreci tamamlanmıştır. Bu nedenle uzmanlar, Kırgızistan ile Tacikistan arasında sınır anlaşmasının imzalanması tarihi bir dönüm noktası olarak yorumlamaktadırlar. Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov’un ifade ettiği üzere, “Bu adım sadece iki devletin değil tüm Orta Asya bölgesinin güvenlik, istikrar ve sürdürülebilir kalkınmasının güçlendirilmesine önemli bir katkı sağlayacaktır.”
Bir yanıt yazın
Yorumlar (0)