17 ağustos 1999 ‘Marmara Depremi’
Bundan 25 yıl önce yaşadığımız büyük can ve mal kaybıyla sonuçlanan 17 Ağustos 1999...
Kadına yönelik şiddet sadece Müslüman ülkelerde sorun olarak gösterilse de uluslararası kuruluşların…
Kadına yönelik şiddet sadece Müslüman ülkelerde sorun olarak gösterilse de uluslararası kuruluşların yaptığı araştırmalar kadına yönelik şiddetin tüm dünyada genel bir sorun olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Dünyanın hemen her ülkesinde kadınlar, günlük yaşamlarında karşılaştıkları her ortamda sözlü ya da fiziksel taciz mağduru olma riskiyle karşı karşıyadır. Birleşmiş Milletler’in her yıl 2019 yılında yayınladığı verilere göre dünya genelinde kadınların yüzde 35’i hayatlarında en az bir kez eşleri tarafından fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyor. Bu rakama cinsel tacize maruz kalan kadınlar dahil değil. Dolayısıyla gerçek durum daha da içler acısı bir durumu ortaya çıkarıyor.
Bazı ulusal araştırmalar bu sayının kadınlarda yüzde 70 olabileceğini ortaya koyarken, fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalan kadınlarda HIV enfeksiyonu, kürtaj ve depresyon oranları, yaşamayan kadınlara göre daha yüksek.
Dünyada her gün 137 kadın bir aile üyesi tarafından öldürülüyor. 2017’de kasten öldürülen 87 bin kadının yarıdan fazlası bir aile üyesi tarafından öldürüldü. Dünya çapında en az 155 ülkede aile içi şiddete ilişkin yasalar bulunsa ve 140 ülkede işyerinde cinsel tacize ilişkin yasalar bulunsa da bu, bu yasaların her zaman yürürlükte olduğu ve uygulandığı anlamına gelmiyor. Öte yandan taciz, tecavüz veya cinsel istismara ilişkin verilerin mevcut olduğu çoğu ülkede bu tür eylemlere maruz kalan kadınların yüzde 40’ından azı yardım veya destek arıyor. Bu eylemlere maruz kalan kadınların çoğu aile ve arkadaşlarına, yüzde 10’dan azı ise resmi kurumlara başvuruyor. Dünya çapında insan ticareti mağdurlarının yaklaşık yüzde 49’u kadın iken, bu orana genç kızları da katarsak bu oranın yüzde 70’lere çıktığını görüyoruz. Öte yandan 2019 yılında 20-24 yaş arası her 5 kadından biri 18 yaşından önce evleniyor ve bu nedenle çocuk yaşta evliliklerin aile içi şiddeti daha da artırdığı görülüyor.
Avrupa Birliği raporlarına göre her 10 kadından biri en az 15 yaşında siber zorbalığa maruz kalıyor. Siber zorbalığa maruz kalanlar uygunsuz içeriğe sahip e-posta ve telefon mesajlarıyla karşılaşabilmektedir. Bu siber zorbalık riski 18-29 yaş arası genç kadınlar arasında en yüksektir.
Kuzey Afrika ülkelerine baktığımızda kadınların yüzde 40 ila 60’ının günlük yaşamlarının büyük bölümünde sokakta cinsel tacize uğradığı görülüyor. Arap kadınlarının yüzde 37’si yaşamları boyunca bir tür şiddete maruz kalıyor. Ancak yapılan araştırmalar bu oranın çok daha yüksek olabileceğini de gösteriyor.
Amerika’da cinsel taciz karşıtı sivil toplum kuruluşu olan RAINN’in verilerine göre Amerika’da her 73 saniyede bir 1 kişi cinsel istismara veya tacize maruz kalıyor, her 6 kadından 1’i tecavüze uğruyor veya tecavüze teşebbüs ediyor. Bunların da gaslighting e yol açtığını söyleyebiliriz.
Sivil toplum kuruluşları ve düşünce kuruluşlarının yaptığı araştırmalara göre Hindistan, toplu tecavüzler ve vahşi cinayetlerle sıklıkla gündeme geliyor ve dünyada cinsel saldırıların en fazla yaşandığı ülkelerden biri. Uluslararası sivil toplum kuruluşu Actionaid’in geçmiş yıllardaki verilerine bakacak olursak Hindistan’da kadınların yüzde 79’u, Bangladeş’te yüzde 57, Kamboçya’da yüzde 77 ve Vietnam’da yüzde 87’si bir tür cinsel tacize maruz kalıyor.
Latin Amerika ülkelerinden biri olan Brezilya, cinsel saldırı oranlarının en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor. 2013 yılında Brezilya’da yapılan bir araştırmada tecavüz vakalarından salgın hastalık olarak bahsediliyor ve her 11 dakikada 1 kadına tecavüz edildiği belirtiliyor.
Bu nedenle kadınların küresel ölçekte karar alma ve politika oluşturma süreçlerine daha fazla dahil edilmesi, tüm dünyada kadın-erkek eşitliğini ve kapsanmasını teşvik edecek kapsayıcı, kapsamlı ve uzun vadeli stratejiler oluşturmak önemlidir. Çünkü kadına yönelik şiddet, can kaybı ve yaralanmaların yanı sıra depresyon gibi psikolojik sorunları da tetikleyen bir olgudur. Üstelik bu durum onların ekonomik ve sosyal yaşamdan kopmalarına, kendilerini izole etmelerine ve düzenli faaliyetlerini sürdüremez hale gelmelerine neden oluyor. Ancak daha fazla eğitim, daha fazla eşitlik, güvenli istihdam, kapsayıcı politikalar, sosyal ve hukuki güvenlik ile şiddet azaltılabilir ve bunun farkında olmamız gerekiyor.
Bir yanıt yazın
Yorumlar (0)