06-10-2024 23:02:16

M.Gökhan Özçubukçu Yazdı: Türk Devletleri Teşkilatı: Birlik ve Beraberliğin 15. Yılı

Dilde, fikirde, işte birlik şiarıyla hareket eden Türk dünyasının birlik ve beraberliği için adımlar atan Türk Devletleri Teşkilatı’nın kuruluşunun 15. yılını kutluyoruz...
M.Gökhan Özçubukçu Yazdı: Türk Devletleri Teşkilatı: Birlik ve Beraberliğin 15. Yılı

Türk Devletleri Teşkilatı: Birlik ve Beraberliğin 15. Yılı

*M.Gökhan Özçubukçu

Dilde, fikirde, işte birlik şiarıyla hareket eden Türk dünyasının birlik ve beraberliği için adımlar atan Türk Devletleri Teşkilatı’nın kuruluşunun 15. yılını kutluyoruz. İlk kuruluş adı ‘‘Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Birliği Konseyi (kısaca Türk Konseyi)’’ olan Türk Devletleri Teşkilatı’nın temelleri, 3 Ekim 2009 tarihinde Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye tarafından imzalanan Nahçıvan Anlaşması ile atıldı. Teşkilat, bugüne kadar Türk ulusunun ortak bir tarih, gelenek, dil ve kültürle birbirine bağlı olarak birçok alanda ilerleme kaydederek üye devletler arasında iş birliğinin geliştirilmesi adına da varlığını sürdürerek devam etti. TDT, Türkiye Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan olmak üzere 5 tam üyeden oluşurken, Türkmenistan, Macaristan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ise ‘‘gözlemci’’ konumundadır.

Yeni Bir Dönemin Başlangıcı: Türk Devri

Türk Devletleri Teşkilatı, temelde bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumayı hedefleyen, ortak tarihî ve kültürel geçmişe, birliğe ve gelecek hedeflerine sahip devletlerin saldırmaz, ortak ve güçlü iradesinin kurumsallaştığı bir yapı olarak ortaya çıkmaktadır.

1992 yılında Ural-Altay dil ailesinden gelen ve birbirleriyle ortak bir dile sahip olan Türkiye, Güney Kafkasya’da Azerbaycan, Orta Asya’da Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan’ın kültürel birliği sağlamak, ekonomik ve siyasal sorunları çözmek amacıyla bir araya gelmesiyle ‘‘Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Birliği Zirveleri’’ süreci başlatıldı. Bu süreç 2009 yılında ‘‘Türk Konseyi’’ne dönüşerek örgütsel bütünleşmenin temelleri atıldı. Ancak söz konusu devletler arasındaki ilişkilerde beklenti sadece ortak dil veya tarihsel veya kültürel bütünleşme değil, aynı zamanda ortak siyasal ve ekonomik birliktir. Bu noktada tam bir örgütsel bütünleşme ancak ‘‘Türk Devletleri Teşkilatı’’ ile sağlanabildi. Bu örgütsel bütünleşmeye giden süreci etkileyen en önemli gelişme ise İkinci Karabağ Savaşı’dır. Bu savaşın Azerbaycan lehine sonuçlanması Türk Devletleri Teşkilatı ile birlikte Türk dünyasının bütünleşmesine doğru büyük bir adımın da kapısını açmıştır.

2021 tarihinde İstanbul’da gerçekleşen 8. zirvede alınan kararlar ve bağımsızlıklarının 30. yılını kutlayan Orta Asya Türk devletlerinin bağımsızlıklarını ve egemenliklerini koruma kararlılığında oldukları ve aralarındaki iş birliği arayışlarının giderek ivme kazandığı bir kez daha görüldü. Bu, Avrasya’nın kalbinde yer alan Türk Dünyası’nın güçlü bir jeopolitik özneye dönüşmesi bakımından da önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca zirvede ‘‘Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Birliği Konseyi (kısaca Türk Konseyi)’’adı ‘‘Türk Devletleri Teşkilatı’’ olarak değiştirilmiştir.

İstanbul zirvesinde teşkilatın sadece isminde değil içeriğinde de değişiklikler yapıldı. ‘‘2040 Türk Dünya Vizyonu’’ adlı stratejik bir belge kabul edildi. Bu belgedeki hedefler dört alanda açıkça tanımlandı. Bunlar, siyasi, ticari-ekonomik, halklar arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve Türk devletlerinin uluslararası toplumla ilişkileridir. Bu örgütün temel görevi Türk ülkeleri arasında çeşitli alanlarda ilişkileri geliştirmek, karşılıklı güven ortamı yaratmak ve uluslararası ilişkilerde birbirlerine destek olmaktır.

Türk Devletleri İş Birliği Günü: 15. Yıl

Türk devletleri ve halkları arasında sağlam bağlar ile inşa edilen birlik ve beraberlik, her geçen daha da artıyor. Bugün gelinen noktada bizler Türk Devletleri Teşkilatı’nın 15.yaşını kutluyoruz. Türk devletlerinin iş birliği, tarihin ve jeopolitik gerçeklerin gerektirdiği bir durumdur. Bu ülkelerin her birinin farklı ekonomik zenginlikleri ve güçleri olduğu gibi karşılanması gereken farklı ihtiyaçları da var. Özellikle Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra ABD’nin aktör olduğu tek kutuplu dünyanın, çok kutuplu dünyaya evrilmesi ve Türk Devletleri Teşkilatı içinde yer alan üye devletlerin jeostratejik özellikleri ile teşkilat gittikçe küresel, ekonomi ve politikada bir güç merkezi haline geliyor.

Ortak tarihi ve kültürel değerlere olan ilgi, teşkilatın faaliyetleriyle artarken, son olarak Türk Akademisinin Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu’nun 34 harften oluşan Ortak Türk Alfabesi üzerinde anlaşmaya vardığı haberi Türk dünyasında büyük sevinçle karşılandı. Ortak alfabenin Türk halkları arasında karşılıklı iş birliği ve iletişimin gelişimini teşvik etmesi bunun yanında Türk halklarının mirasının korunması ve gelecek nesillere aktarılması amaçlanıyor. Ortak dil neden önemli çünkü bir ulusun en temel değerlerinden biri dildir. O yüzden ortak alfabe kararı ve bir toplumun mirasının gelecek nesillere aktarılması açısından büyük önem taşıyor.

Türk Devletleri Teşkilatı’nın güvenlik ve ortak çıkarlar çerçevesinde aldığı kararlar, ülkeler arasındaki sorunların barışçıl yollarla çözüldüğünü ve Türk Dünyası’nın önünde bir engel teşkil etmeyeceğini göstermiştir. Özellikle Fergana Vadisi’nin sorunların merkezi olmaktan ziyade bir barış havzası haline gelmesi mümkündür. Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan arasında varılan anlaşma bunun kanıtıdır. Bu gelişmeler TDT’nin uluslararası diplomaside saygın bir aktör olup, küresel forumlara ve girişimlere katkıda bulunan, Avrasya’da ve ötesinde barışı, istikrarı ve iş birliğini teşvik etmede kilit bir unsur olarak varlığını sürdüren bir örgüt olduğunu bizlere göstermektedir.

Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci üye statüsünde olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin varlığı da önemlidir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti artık arkasında Türk Dünyası’nın somut desteğini hissedecektir. Çünkü alınan kararlar sonucunda KKTC’de teşkilatın faaliyetlerine katılabilecektir. Bu da KKTC’nin Türk Dünyası’nın bir parçası olduğunu ve uluslararası arenada sorunlarını yüksek sesle dile getireceği anlamına gelir.

Türk Devletleri Teşkilatı kuruluşundan bu yana dış politika, güvenlik, ekonomi, eğitim, ulaştırma, enerji ve diğer birçok alanda 35’ten fazla iş birliği alanında çabaları koordine etti. TDT, en zor zamanlarda bile somut başarılarla önemini ve etkinliğini kanıtladı. COVID-19 salgını döneminde ve Türkiye’de yüzyılın felaketi olan depremler sırasında, hem teşkilata üye devletlerin liderlerinin iradesi hem de Türk halkının dayanışması sayesinde her zaman ortak bir eylem platformu olarak hizmet etmiş olması da gösteriyor ki bu örgüt bir dayanışma içerisinde de varlığını her daim devam ettirecektir.

Karabağ Deklarasyonu

Türk Devletleri Teşkilatı, 6 Temmuz 2024’te Azerbaycan’ın Şuşa kentinde düzenlenen Devlet Başkanları Gayriresmi Zirvesi’nde, Türk halkları arasındaki güçlü birlik ve ortak vizyonu bir kez daha vurgulamaları da önemli bir aşamanın adımlarını bize göstermektedir. ‘‘Ulaşım, Bağlantı ve İklim Eylemi ile Sürdürülebilir Bir Gelecek İnşa Etmek’’ temasıyla düzenlenen zirve, kritik küresel sorunlara birlikte çözüm bulma konusundaki ortak hedeflerini vurguladı.

Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin tam olarak yeniden sağlanmasını temsil eden Şuşa kenti, Türk dünyası için büyük önem taşıyan bir şehirdir. Zirvede kabul edilen ‘‘Karabağ Bildirgesi’’, ulaşım altyapısı, iklim değişikliği, dijital ekonomi, enerji entegrasyonu ve uzay teknolojileri dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde iş birliğinin artırılması ihtiyacını hedeflenmiştir.

Bildirge, bölgelerarası koridorlar kurmanın önemini vurgulanmış ve ‘‘Doğu-Batı Trans-Hazar Orta Koridoru’’ gibi projelerin ekonomik refahı ve ticareti desteklemedeki rolüne dikkat çekilmiştir. Zirvede ayrıca iklime dayanıklı akıllı şehirler, yenilenebilir enerjide iş birliği ve ‘‘Dijital İpek Yolu’’ projesi gibi girişimler de dahil olmak üzere sürdürülebilir uygulamaları benimseme ihtiyacı da belirmiştir. Şuşa zirvesinde, Türk devletlerinin ekonomik, kültürel ve çevresel ortaklıklar kurma yönündeki ortak çabaları aracılığıyla sürdürülebilir bir geleceğe olan bağlılıklarını yeniden teyit edilmiştir.

‘‘Karabağ Deklarasyonu’’nda, TDT ülkeleri Gazze ve Filistin sorunlarına ‘‘iki devletli çözüm’’ vurgusu yapılmış, Ortadoğu’da barışa destek verilirken, ortak raporda insani yardım çalışanlarının yaşananlara ilişkin kaygılarına da yer verilmiştir. Bu da teşkilatın uluslararası arenada barış ve istikrarın çözümü için çaba sarf eden bir aktör olduğunu bir kez daha göstermektedir.

Değerlendirme

Türk Cumhuriyetleri’nin 1992 yılından bu yana geliştirdikleri çok boyutlu iş birliği çabaları zaman içinde kurumsallaşmış ve 2009 yılında Türk Konseyi kurulmuştur. Konsey, 2021 yılında İstanbul zirvesinde alınan karar ile Türk Devletleri Teşkilatı adını almıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından dil, tarih ve kültür gibi ortak noktalar başlangıçta üyelerin iş birliği çabalarında önemli bir motivasyon kaynağı olarak öne çıkmıştır.

Ancak ilerleyen yıllarda üye devletlerin ekonomik ve siyasi motivasyonları örgütün sürdürülebilirliğinde baskın hale geldi. Buna göre günümüz dünyasında üye devletlerin ekonomik ve siyasi beklentileri ön plana çıkarmakta ve kültürel unsurlar bu beklentilerin gerçekleştirilmesinde destekleyici bir rol oynamaktadır. Siyasi açıdan bakıldığında Teşkilat, üye devletlere eşitlik temelinde dış politika alternatiflerini çeşitlendirme fırsatı sunmaktadır. Bu bağlamda düşünüldüğünde teşkilat, ABD, Rusya ve Çin’e karşı bölgedeki güç dengesinde etkili bir aktör olma yolunda ilerlemektedir.

Türk Cumhuriyetleri arasında kültürel entegrasyon beklentisi üye devletler için hala önemli bir motivasyon kaynağıdır. Başka bir deyişle, üye devletler aracılığıyla birbirleriyle kültürel bağlarını ve etkileşimlerini güçlendirmeyi hedeflemektedir. Bağlı kuruluşlar, iş birliği projeleri ve diğer girişimler bu anlamda önemlidir. Benzer şekilde, TDT üyeleri arasında spor, turizm, edebiyat ve daha birçok alanda ortak etkinlikler düzenlemektedir. Bu noktada tüm bu faaliyetlerin İsmail Gaspıralı’nın “dilde, fikirde, işte birlik” yaklaşımı çerçevesinde gerçekleştirildiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

15. yılını kutladığımız Türk Devletleri Teşkilatı’nın, geleceği de her geçen gün büyük heyecan için de beklenmektedir. 6 Kasım’da Bişkek’te düzenlenecek olan 11. Devlet Başkanları Konseyi Zirve’si ‘‘Türk Dünyasının Güçlendirilmesi: Ekonomik Entegrasyon, Sürdürülebilir Kalkınma, Dijital Gelecek ve Herkes için Güvenlik’’ temasına odaklanacaktır. Bu zirve aynı zamanda, kritik konulardaki kararlılığımızı yeniden teyit etmek için önemli bir fırsat teşkil edecektir. Unutulmamalıdır ki; Biz Birlikte Daha Güçlüyüz.

*Uluslararası İlişkiler Uzmanı

  •   Etiket
  •   Okuma Bu haber 368 defa okunmuştur.

  YORUMLAR

0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI