Bir mağara düşünün. İçinde zincire vurulmuş insanlar var ve doğduklarından beri yalnızca mağaranın duvarına yansıyan gölgeleri izliyorlar. Gördükleri tek gerçeklik bu bölgelerden ibaret. Onlar için dünya yansımaların oluşturduğu bir düzlemden başka bir şey değil. Peki ya biri zincirlerini kırıp mağaranın dışına çıkarsa?
Platon’un mağara alegorisi, bilginin, hakikatin ve cehaletin duasına dair derin bir metafor sunar. Mağara, insan zihninin sınırlarını ve algımızın bizi nasıl yanıltabileceğini anlatır. Zincirler, bireyin kendisine dayatılan düşünce sistemlerine nasıl hapsolduğunu gösterir. Gölgeler, duygularımızla kavradığımız ama aslında hakikati tam olarak yansıtmayan yanılsamalar dünyasını temsil eder.
Zincirlerinden kurtulan kişi mağaranın dışına çıktığında, ilk olarak güneşin ışığından kör olur. Gerçek dünyayı anlamakta zorlanır. Ama zamanla gözlere alışır, gerçek formları görmeye başlar. Artık mağaranın içindeki gölgelerin birer aldatmaca olduğunu anlar. Hakikati keşfetmiştir. Ancak burada platonun asıl vurucu mesajı gelir: Bu kişi mağaraya geri dönüp zincire vurulmuş insanlara gördüklerini anlatmak isterse ne olur?
Büyük ihtimalle ona inanmazlar, hatta onu Deli ya da tehdit olarak görüp reddederler. Çünkü insan alıştığı gerçekliği sorgulamak istemez. Yüzyıllardır süregelen inançlar, ideolojiler ve statikolar öylesine sağlam örülmüştür ki, yeni bir bakış açısı sunan kişi genellikle dışlanır.
Platon’un mağara alegorisi, yalnızca felsefi bir düşünce deneyi değil, aynı zamanda Çağlar boyunca süregelen bir toplumsal gerçekliği de gözler önüne serer. Bugün de birçok insan duyduğu, gördüğü ve kendisine sunulan bilgiyi mutlak doğru olarak kabul ediyor. Ancak asıl mesele, zincirleri kırıp mağaranın dışına çıkabilmekte. Gerçeğin peşine düşmek cesaret ister. O yüzden tarih boyunca filozoflar, bilim insanları ve sanatçılar zaman zaman”tehlikeli” görülmüştür.
Günümüzde de farklı değil Platon’un bahsettiği gibi zincirlerden kurtulan, baskı ve dayatmayı yıkan bunu bir başkasına anlatmakta Zorluk çekiyor hatta inandıramıyor gerçekler yerine alıştığı yalanları tercih ediyor bakalım zincirlerini koparan gençlik bizim gibi fosillere derdini anlatabilecek mi? Haydi gençlik siz Aydın oldunuz bu sessiz kendini Aydın zanneden fukaralara
Belki de kendimize şu soruyu sormalıyız; biz gerçekten Özgür müyüz, yoksa sadece mağara duvarındaki gölgeleri izleyen mahkumlar mıyız?
Esen kalın
Saygılar bizden gençlere
Yorumlar (0)