Psikolojik seçilimin yokluğu, Nazizm anlayışımız için çok önemlidir. Bu, yine, Nihai Çözüm’e katılanların seçilmiş bir sapkın grubu değil, toplumun gerçek bir normal kesiti olduğunu gösterir. Daha da önemlisi, Nazilerin ortalama bir kişiyi psikolojik olarak işe alıp hedeflerine dönüştürme yeteneklerine olan güvenlerini ortaya koyar.
Naziler, “doğru” insanları bulmaya çalışmadılar, çünkü sıradan kişilikleri katil mizaçlara dönüştürebileceklerine haklı olarak inanıyorlardı. Bürokratik boru hattından geçen hemen hemen her birey, zamanı gelince bir toplu katile dönüştürülebilirdi. Bu bakımdan nazi psikolojisini maddeler halinde analiz etmeyi değerli buluyorum:
-
Bazı yaklaşımdaki insanlar holocaust için; kader, şans, niyetli ya da planlı değil, doğaçlama diyorlar.
-
Bazı yaklaşımdaki insanlar, holocaust yapanları freak diye marjinalleştiriyorlar ama aslında onlar hasta değil, normal insanlardı. Holocaust yapanları psikolojik olarak hasta olarak tanımladılar.
-
Bir mite göre; hitler, holocaust’u bir avuç adamla tek başına yaptı. Wehrmacht adlı nazi dönemindeki alman ordusu, SS nin iğrençliklerine bulaşmamıştı. Ancak gerçek böyle değildir. Holocaust birkaç kişi tarafından emredilmiş olsa da çoğunluk ve çok sayıda takipçi ile gerçekleştirildi.
-
Zulümler toplumun ilkel üyelerine atfediliyor. Ancak bu doğru değil. Hitlere seçim desteği veren toplumun orta sınıfı ve elitleriydi. Entelektüeller askeri birlikleri yönetiyorlardı. Komutanların 4 tanesinden 3ü doktora derecesine sahipti.
-
Ekümenik mitlerin ilki insanların holocaust’a zorlandığı ile ilgili. Ancak böyle bir durum yoktu. İnsanlar protesto edebilirlerdi ve sonunda ettiler. Protestodan ceza da almadılar ve 250.000 kişiye ötenazi programı durdu.
-
İnsanlar holocaust a zorlandı-coercion miti-yanlıştır. Çünkü bazı insanlar reddedebildi, istifa etti, sivillerin öldürülmesine katılmaktan kaçındı. Himmler’e itiraz edip infaz engellediler.
-
Hitlere komplo kuranlar bile naziydi. Nazi, geniş bir fikir birliği ve bilinçsiz alkışa dayanıyordu.
-
Mit olan insanların, Almanların; Yahudilerin kaderini bilmediği, bu konuda cahil oldukları. Ama gerçek Almanların Yahudilerin kaderini bildiği.
-
Zorlanmasalar bile propoganda ile almanların holocaust’a ortak olduğu miti de yanlıştır.
-
Nazizmin 1. Dünya Savaşının hayal kırıklığı ve ortaya çıkardığı ekonomik zorluklar olduğuna yönelik mit vardır. Ancak doğru olan nazizmin bu zorluklara verdiği tepki değildir. Nazi seçimlerinde artış, ekonomik kriz bitince oldu. Nazilere destek, ekonomik olarak kötü olan işçi sınıfından gelmedi. Nazizm ile işsizlik arasında da bağlantı bulunamadı. Ayrıca sadece Almanya’da değil, ABD, İngiltere ve Fransa’da da ekonomik kriz oldu. Bu ülkelerin tepkileri oldukça farklı. Örneğin ABD’deki ekonomik kriz yeni düzene ve iç reformlara yol açtı.
-
Hitlerin görevlendirdiği kişiler zorlanmadılar, alternatif görevler talep edebildiler. Üyeler gönüllü olmuyordu ancak genellikle savaş görevi için uygun olmadığı düşünülen yaşlı adamlardı. Doğu Polonya’daki Yahudileri öldürmekle görevlendirilen Yedek Polis Taburu 101’in vaka çalışması, taburun “özel olarak seçilmiş veya göreve özellikle uygun olduğu düşünülen adamlardan” oluşmadığını gösterdi. Psikolojik seçilimin yokluğu, Nazizm anlayışımız için çok önemlidir. Bu, yine, Nihai Çözüm’e katılanların seçilmiş bir sapkın grubu değil, toplumun gerçek bir normal kesiti olduğunu gösterir.
-
Almanların başlangıçta Hitler ve politikalarına karşı olması ama zamanla tam tersi Hitler’i ve politikalarını çok savunmaları metamorphosis. Bu yüzden nazi politikaları kademeli uygulandı.
-
Himmler bir canavar değildi. Vahşeti içgüdüsel veya duygusal değil, öğrenilmiştir. Holocaust un kahramanları ya da failleri olağanüstü iyiliğe veya kötülüğe dönüştü. Barbarlık, doğuştan gelen, biyolojik bir lanet değildi; iyilik de olağanüstü bir armağan değildi. Her ikisi de öğrenilir, yetiştirilir ve öğretilir. İnsan etkileşiminden kademeli olarak evrimleşirler. Sadece simetriye yönelik estetik bir tercih, anormal davranışları açıklamak için anormal nedenler aramaya yönlendirir bizi. Ahlaksızlık ve asalet, diğer davranışlar gibi, sıradan toplumsal güçler tarafından biçimlendirilir ve birçok şekilde failleri, kurbanları ve seyircileri aynı şekilde etkiler. Kötülük ve erdem, psikolojik dönüşüm sürecinden ortaya çıkar.
-
Ancak bu süreç, kendi ile çatışma ile başlayıp kendisine rağmen hareket eder. Kendini haklı çıkarmaya çalışırken bağlılığını arttırır. Ardından geçmişteki ilerleme ile yönelir; artık vazgeçmez. Adımlarını sürekli ileri götürür. Geri dönemeyeceği bir noktaya gelir. İçindeki çelişkilere rağmen kendini başkasının emirlerinin aracısı olarak görür.
-
İsrailli yargıç, Servatius’un gazla öldürmeyi gerçekten tıbbi bir konu olarak görüp görmediğini sorduğunda, avukat, “Gerçekten tıbbi bir konuydu, çünkü doktorlar tarafından hazırlanmıştı; bir öldürme meselesiydi ve öldürmek de tıbbi bir konudur” diye cevap vermiştir. Dolayısıyla tıbbi bir pelerin var.
Holocaust küreselleşmememiştir. Ancak batılılar, holocaust’u Kuzey Amerika ve Avrupa tarihinin temel taşı olarak benimsemişlerdir. Bunun 1990’larda Holokost farkındalığının ‘zirvesine’ denk gelmesiyle ve insan hakları kültürünün yükselişiyle, bilginin küreselleşmesiyle ve 1990’larda medyanın yaygın haberciliğiyle ve popüler pazarın kitaplara, filmlere ve bu ve diğer acıların kurtulanlarının ifadelerine yönelik algılanan hazır oluşuyla bir ilgisi vardır. Kamboçya 1975’ten 1979’a kadar katliam hakkında çok az şey biliniyor. Siyasi katliam olarak anılıyor. Ancak 1990lardaki Yugoslav katliamı, küreselleşme ile beraber ve insan hakları kültürünün yükselişiyle ve 1990lardaki holocaust farkındalığının yükselmesiyle Kamboçya soykırımından daha fazla bilinir durumda.
Foucault normalleşme toplumları (normalization societies) terimini, demografik patlama yaşayan modern toplumları tanımlamak için kullanır. Modern toplumlar, biyopolitikle düzenler. Eğer soykırımın herhangi bir toplumsal referans çerçevesinin dışında var olan bir deliliğin veya doğaüstü kötülüğün ürünü olduğuna inanabiliyorsak, kötü ve delileri hapishanelere ve psikiyatri hastanelerine kapatarak veya hatta -yirmi birinci yüzyılda olduğu gibi- üzerlerine bombalar atarak kontrol etmek oldukça basit bir mesele haline gelir. Yahudi teologları, holocaust terimi yerine İbranice catastrophe (felaket) terimini kullandılar ve böylece nazilerin Yahudi olmayan kurbanlarını dışladılar. Ancak, benzersizlik (holocaust’un benzersiz olduğu fikri), birçok soykırım bilim insanının Yahudi etnosantrizmi sayesinde, kırk yıldan fazla bir süredir Holokost’un baskın anlatısı olmuştur – en azından akademik çevrelerde. Aynı zamanda, ortaya çıkan tarihsel ve sosyolojik analiz eksikliğine, diğer mağdur nüfuslara yönelik dile getirilmeyen ancak daha az ciddi olmayan bir küçümseme eşlik etmiştir. Mesela Katz, holocaust’un benzersiz olduğunda ısrarcı ve holocaust’u tanımlamak için shoah terimini kullanır. Shoah: ibranice. her şeyi silip süpüren kuvvetli rüzgar. Bu olumsuz anlamı nedeniyle yahudiler arasında soykırımı ifade etmek için kullanılır. Holocaust’un benzersiz olduğuna dair ilk argüman sayısının çokluğundan bahsedebiliriz.
Avrupalılar, genocide’den kolonilerinde olan daha az korkarlar (nazilerin kendi arka bahçelerinde yaptıklarına kıyasla). Holocaust’un teknoloji anlamında benzersiz olduğu iddiası da yanlıştır. Birkaç Nazi sonrası soykırımın (örneğin Latin Amerika’da meydana gelenlerden bazılarının) modern tekniklerin ve hatta “yüksek teknoloji” kaçırma ve kaybolma biçimlerinin kullanımı anlamında benzer bir teknoloji seviyesi gösterdiği iddia edilebilir.
Örneğin, birçok Arjantinli kurban askeri uçaklardan bağlanmış ve sakinleştirilmiş halde denize atıldı. Ancak ilk kez ortaya çıkan ve Holokost’u benzersiz kılan şey, cesetlerin atılması için yeni bir teknikti.
Soykırım, dörde ayrılır:
(1) Kurucu soykırım, modern ulus-devletler yaratmak için kullanıldı;
(2) Sömürgeci soykırım, sömürge toplumunun dışında maddi ve sembolik olarak yaşayanları ezdi;
(3) Sömürge sonrası soykırım, sömürgeciliğin sona erdiği bölgelerdeki isyanları ve ayaklanmaları bastırdı; ve son olarak,
(4) Toplumu kökten yeniden yapılandırmak için soykırım girişimlerini yeniden örgütledi. Holokost, tarihteki ilk yeniden örgütlenen soykırımlardan biriyse, onu böyle yapan gaz odaları veya krematoryumlar değildi, bunlar teknik yenilikler yani teknoloji olarak ne kadar önemli olursa olsun.
İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki çeşitli Yahudi grupları, benzersizliği, İsrail Devleti’ne Filistin halkına karşı insan hakları ihlallerini meşrulaştıran bir ahlaki üstünlük duygusu vermek için kullandılar.
Yorumlar (0)