Nüfus Planlaması

Vatandaş olarak nüfus planlaması kavramıyla ilk olarak seksenli yıllarda Cunta hükümetinin yaptığı uygulamalarla tanıştık. Buna göre Türkiye nüfusu hızla artıyor. Milyonlarca insana iş ve aş bulmak çok zor. Nüfus artışını durdurursak daha az bir nüfusu daha kolay idare ederiz diye düşünüldü herhalde. Ancak niyetin bu kadar iyi niyetli olduğunu söylemek çok zor. Bu çarpık düşünceyle […]

A+
A-

Vatandaş olarak nüfus planlaması kavramıyla ilk olarak seksenli yıllarda Cunta hükümetinin yaptığı uygulamalarla tanıştık. Buna göre Türkiye nüfusu hızla artıyor. Milyonlarca insana iş ve aş bulmak çok zor. Nüfus artışını durdurursak daha az bir nüfusu daha kolay idare ederiz diye düşünüldü herhalde. Ancak niyetin bu kadar iyi niyetli olduğunu söylemek çok zor.

Bu çarpık düşünceyle de en fazla iki çocuk yapma fikrini özellikle kadınlara kabul ettirdiler. Kadınlar ikiden fazla olan çocuklarının sayısını söylemekten utanır hale geldi. Hastanelere gizli emirler vererek tüm doğumların sezaryenle yapılmasını sağladılar. Çünkü ilk çocuğunu sezaryenle doğuran bir anne ikinci çocuğunu da sezaryenle doğurmak zorunda kalacak ve iki çocuktan fazla doğum yapması zoraki önlenmiş olacaktı. Maalesef bu zalim ve vahşice soy kırımı bu halka yirmi küsur yıl uyguladılar.

Nüfus sadece sayısal verilerden ibaret değildir. Doğan her insan doğal olarak yaşlanır. Üretme yetisini kaybeder ve bakıma muhtaç hale gelir. Zamanla tüketenler ile üretenler arasındaki denge bozulunca yetersiz ve dengesiz bir ekonomik tabloyla karşı karşıya kalırız. Ayrıca bir ülkenin savunmasından tarımına, sanayisine her alanda gelişebilmesi için sürekli genç nüfusa ihtiyaç vardır. Çalışan ve üreten ülkeler hem kendi varlıklarını sürdürebilirler hem de sürekli kalkınma ve gelişme içinde olurlar.

Millet olarak, istatistiklere genelde seçim öncesi yapılan anketlerden aşinayızdır. Ancak devletin ilgili kurumları, bu tür araştırmaları gerçekten modern bilimsel yöntemleri kullanarak yapmakta ve çok değerli bilgiler üretmektedir Bu istatistiklere göre;

Yıllara göre yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı gittikçe artmaktadır. TÜİK, Genel Nüfus Sayımları, 1935-2000 Şimdiki nüfus artış hızıyla 2080 yılında nüfusumuzun 110 milyonu bulacağı tahmin ediliyor. Yine bu nüfusun 1935 yılında sadece yüzde 4 ü yaşlı iken şu anda yaklaşık yüzde 10 u yaşlı nüfusu oluşturuyor. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının %10’u geçmesi nüfusun yaşlanmasının bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Buna göre artık ülke olarak yaşlı nüfus eğimine girmiş bulunuyoruz.

Tabi nüfus artış hızı yatay seyirde kalırsa 2080 yılında ülke nüfusunun 110 milyon olacağı ve bunun yüzde 25 i yani yaklaşık 30 milyonu 65 yaş üstü yaşlı nüfus olacağı tahmin ediliyor.

Yine çok önemli başka bir istatistiki bilgi de ülke nüfusunun kırsal ve kentlerdeki dağılımıdır. Buna göre; 1927 yılında ülke nüfusunun % 75 i köylerde yaşarken 1980”lerin sonunda %50 ve 2020 yılı itibariyle % 17 ve bu yıl itibarıyla %7 nin altına düşmüş durumdadır ki bu kırsal nüfusunun çoğunluğunu da maalesef 65 yaş üstü nüfus oluşturmaktadır.

Özetle;

1-Nüfus artış oranımız düştükçe ülke nüfusu hızla yaşlanıyor.

2- Nüfus hızla kentlere doğru yığılıyor ve kırsal neredeyse tamamen boşalmak üzere.

Bu durumda artık nüfus planlanacaksa artıya doğru planlanmalı; nüfus artışı için ise evlilikler teşvik edilmeli, boşanmalar minimuma indirilmeli, Çocuk sayısı arttıkça ailelere maddi destek artırılmalı, artan nüfusa oranla istihdam imkanları artırılmalıdır. Çalışan anneler desteklenirken özellikle evinde çocuğuna bakan anneler daha çok desteklenmelidir.

Özellikle tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi ve kırsalda yaşamanın özendirilmesi gerekmektedir. Tabi bu sadece emeklileri kırsala çekerek değil, kırsalda gençlere de iş ve istihdam alanları oluşturularak yapılmalıdır.

Yine kırsalda arazi bütünleştirmeleri yapılarak üretimde verimlilik ve karlılık ön plana çıkarılmalıdır. Miras yoluyla fiili olarak bölünen ancak resmiyette intikalleri yapılamayan arazilerin durumu çözüme kavuşturulmalıdır.

Kırsalda imar planları güncellenmeli, imarlı arsalar üretilmeli, gerekirse köylerde ev yapmak isteyenlere, nüfusuna kayıtlı olduğu köylerde hazine arazilerinden arsa verilmeli, inşaat projesi ve zemin etüt hizmeti belediyeler ve özel idareler tarafından ücretsiz verilmeli, vatandaşı yapı denetim firmalarına mahkum edilmemelidir.

Devletimizin, makro planda küresel bir güç olma yolunda emin adımlarla yürüyebilmesi için içerde de bu ve benzeri konularla ilgili gerekli çalışmaları yapması gerekir. Çok yönlü kalkınma ancak bu şekilde gerçekleşir.

Unutulmamalıdır ki kendi planını yapıp uygulayamayan devletlerde beka sorunu hiç bitmez.

 

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir