Prof. Dr. Afşin ŞAHİN / Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi
Charles Dickens’ın 1854 yılında kaleme aldığı Zor Zamanlar romanı, İngiltere’de Kraliçe Viktorya döneminde (1837-1901) yaşanmış birtakım politikaları eleştirmektedir. Bu dönemde sanat, edebiyat, bilim ve sanayi gelişmesine rağmen, toplum içinde büyük eşitsizlikler yaşanmıştır. Roman, bu eşitsizliklere değinmekle beraber, temelde dönemin eğitim sistemini ve iktisadi koşullarını eleştirmektedir. Romanda geçen Thomas Gradgrind, bir eğitimcidir ve “Hayatta sadece gerçekler gereklidir.” felsefesi ile öğrenci yetiştirmeye odaklanmaktadır. Bu nedenle şiir ve dolayısıyla da duyguları gereksiz görmektedir. Bu eğitim anlayışıyla büyüyen çocukları Tom ve Louisa, mutsuzdur. Duygusal gelişimden mahrum büyümeleri neticesinde, babalarının hayata ve eğitim sistemine bakışı değişir. Tom, kumar borçlarını ödeyebilmek için memur olarak çalıştığı bankanın kasasından bir gece para alır ve suçu bir fabrika işçisinin üzerine yıkmak için planlar yapar. Ahlaki değerlerden yoksun bir eğitim almış olan Tom, rasyonel eğitimin duygularla desteklenmemesinin problemlerini yaşamıştır.
Not: Charles Dickens görseli, OpenAI'nin DALL·E modeli kullanılarak üretilmiştir. (Oluşturma tarihi: [06 Şubat 2025]) Orijinal bir fotoğraf değil, yapay zekâ tarafından oluşturulmuş bir illüstrasyondur.
Dickens’ın romanındaki Grandgrind’in duygudan arındırılmış, salt rasyonel eğitim modeli, “Şimdi, benim istediğim şey gerçeklerdir. Bu çocuklara sadece gerçekleri öğretin. Hayatta yalnızca gerçekler gereklidir.” cümlesinde görülmektedir. Grandgrind, “Bazı kişiler, bir akıl bilgeliği olduğunu ve bir de kalp bilgeliği olduğunu söyler. [...] Ben aklın yeterli olduğunu varsaydım. Ama belki de yeterli değildir.” cümlesinde duyguların rolünü anlamıştır.
Mehmet Akif Ersoy (1873 – 1936) da aslında değerlerin eğitim sistemindeki rolüne değinmekte, yalnızca rasyonel ve bilimsel bir eğitimle insan yetiştirilemeyeceğine vurgu yapmaktadır. Ahlaki ve manevi değerlerden yoksun bir toplumun problemlerle karşılaşacağını dile getirmiştir. Mehmet Akif Ersoy’un "Batı’nın ilmini ve sanatını alın, çalışmaya hız verin. Çünkü bunlar olmadan yaşamak mümkün değil. Ancak şunu unutmayın: Eğer kendi ruhunuzu ve değerlerinizi yüceltmezseniz, ne kadar yükselseniz de düşersiniz!" sözleri, Safahat’ın altıncı kitabı olan Asım’da yer almaktadır. Bu bakımdan Akif’in Safahat’ındaki bilim ve duygunun beraber yükselmesi yönündeki bakışı ile Dicken’ın Zor Zamanlar romanındaki bakışı örtüşmektedir. Dickens bir yazar ve gazeteci iken; Akif bir şairdir ve her ikisi de dönemin yaşanmışlıklarından dersler çıkararak edebi eserlerine yansıtmış, vatansever bir tavır benimsemiş ve halkı bilinçlendirme çabasına girmiştir.
Günümüzde savaşlar ve depremler gibi doğal afetler sonrası gözlemlenen insan manzaraları ve eleştirilen davranışlar, aslında birçok ülkede salt rasyonel eğitimin benimsenmesinden kaynaklanmaktadır. Doğal afetler sırasında hayatını kaybedenlere ve sağlık sorunu olanlara saygısızlık gösterilmesi gibi insanlık dışı tutumlar, bireylerin kendi acziyetlerini unutmaları, Dickens ve Akif’in eleştirilerini günümüzde de geçerli kılan gözlemler arasında yer almaktadır.
Akif, duruşu ve bakışı ile bize İslam’ı hatırlatmıştır. Bu vesile ile herkesin 13 Şubat 2025 Berat Kandili’ni tebrik eder, bu mübarek gecede günahlarımızın bağışlanmasını ve Akif gibi düzgün ve sevilen bir insan olabilmeyi Allah’a niyaz ederim.
“Dünyaya her gelen, ölüm şerbetini içerek ayrılır; cahiller, dünyanın bir köprü olduğunu bilmezler.
Gelin dost olalım, işin kolayını yapalım; sevelim sevilelim, kimse bu dünyada kalmaz.
Yunus’un sözünü anlarsan, anlamını kavrarsan; sana iyi bir hayat gereklidir çünkü kimse dünyada kalmaz.” (Divan, Yunus Emre)