Prof. Dr. Mehmet Yüce Yazdı: Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Türk Dünyasına Bakışı

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in talebi üzerine 5-6 Temmuz tarihinde Türk Dünyası Medeniyet başkenti Şuşa’da gerçekleşen ve birçok ilkleri içeren Türk Devletler Teşkilatı’nın (TDT) gayri resmi zirvesinde Türk Devletleri liderleri tarafından ciddi mesajlar verildi.

A+
A-

 

 

* Prof. Dr. Mehmet YÜCE

 

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in talebi üzerine 5-6 Temmuz tarihinde Türk Dünyası Medeniyet başkenti Şuşa’da gerçekleşen ve birçok ilkleri içeren Türk Devletler Teşkilatı’nın (TDT) gayri resmi zirvesinde Türk Devletleri liderleri tarafından ciddi mesajlar verildi. TDT’nin misyon ve vizyonuna ilişkin verilen bu mesajların aynı zamanda TDT’nin geleceğinin nasıl şekilleneceğine yönelik ciddi bir öngörü de içermektedir. Bu yazımızda diğer liderlerin mesajları göz ardı ederek Karabağ Zaferinden sonra Türk Dünyası ilişkilerini dış politikasının öncellikli unsuru haline getiren ve aynı zamanda da TDT’de lokomotif rol üstlenen Azerbaycan Cumhurbaşkanının konuşmalarını esas alarak Türk Dünyasına bakışını yorumlamaya çalışacağız.

 

 

Bilindiği üzere Karabağ zaferi, siyasal tarih açısından Azerbaycan için önemli bir yere sahiptir. 44 gün süren İkinci Karabağ Savaşı ve ardında 23 saat süren lokal anti-terörle mücadele sonucu toprak bütünlüğünü sağlayan Azerbaycan, cumhurbaşkanlığı seçimi erkene alınmış ve 7 Şubat tarihinde yapılan erken seçimde Aliyev, %92 üstü bir oy oranıyla tekrar Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir. Seçim sonrası yapılan yemin töreni ardında yaptığı konuşmada Türk Dünyasına özel bir yer ayırmış ve tarihi geçecek “Bizim Ailemiz Türk Dünyasıdır. Bizim Başka Ailemiz Yoktur” ifadesinde bulunan Aliyev, Azerbaycan’ın yeni dönemdeki Türk Dünyasına ilişkin bakışını net bir şekilde ortaya koymaktaydı. Söz konusu konuşmasında Aliyev, Türk Dünyasının Azerbaycan dış politikasının öncelikleri arasında yer aldığını belirterek şu hususları ifade etmiştir:

 

 

Öncelikle Türk Devletleri Teşkilatı çerçevesinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Açıkça söylemek istiyorum ki bu bizim için önceliktir. Türk Devletleri Teşkilatı bizim için temel uluslararası organizasyondur, çünkü o bizim ailemizdir. Bizim başka ailemiz yok. Ailemizdir Türk Dünyasıdır. Türk Devletleri Teşkilatının küresel alanda önemli bir aktör ve güç merkezi haline gelmesi için ortak çaba sarf etmeliyiz. Bunu ancak birlikte başarabiliriz.” (https://president.az/az/articles/view/63979, 06.05.2024).

 

 

Aliyev, birçok konuşmasında da bu konulara dikkat çekmiş ve Türk Dünyasına verdiği önemi ortaya koymuştur. Aliyev, TDT’nin Şuşa’da yapılan gayri resmi zirvesinde yaptığı açılış konuşmasında da Türk Dünyasının potansiyel imkanları ve geleceğe ilişkin beklentilerini net bir şekilde ifade etmiştir. Söz konusu konuşmada Aliyev şu hususlara dikkat çekmiştir:

 

 

“Türk Devletleri Teşkilatı dünya çapında güç merkezlerinden biri haline gelmelidir. Biz geniş bir coğrafi alanı kapsıyoruz, üye ülkelerde olumlu demografik dinamikler gözleniyor, askeri potansiyelimizi savaş meydanlarında defalarca kendini göstermiştir. Zengin doğal kaynaklarımız, bunların nakli için modern altyapımız, Orta Asya’yı, Kafkasya’yı Akdeniz ve Karadeniz limanlarıyla birleştiren ulaşım koridorlarımız, zengin ve kadim tarihimiz, kültürümüz büyük servetimizdir. Halklarımızın geleneksel değerlere bağlılığı ve aynı etnik köklere sahip olmaları ülkelerimizi sıkıca birleştiriyor. 21. yüzyıl Türk dünyasının gelişim çağı olmalıdır.” (https://president.az/az/ articles/view/66415,e.14.07.2024).

 

 

Cumhurbaşkanı Aliyev, konuşmasında Türk Dünyasının ekonomik potansiyelini,  siyasi ve askeri gücünün ortaya koyarken, kardeş ülkelerin entegrasyonuna harç teşkil eden ortak tarih ve medeniyette özenle dikkat çekmektedir. TDT’nin yol rehberi niteliğinde olan Türk Dünyası 2040 Vizyonu belgesinde de belirtildiği üzere “Türk Devletleri Teşkilatı’nın tarihi bağlara, ortak dile, kültüre ve geleneklere dayalı olarak kuruluşundan bu yana Türk Devletleri ve halkları arasındaki işbirliğini ve dayanışmayı geliştirme konusundaki başarısı” TDT’nin misyon ve vizyonunu gerçekleştirmede önemli rol oynamaktadır. Bu durum TDT’de “Köklü Geçmişten Güçlü Geleceğe” sloganıyla somutlaştırılmıştır.

 

 

Türk Devletleri jeopolitik konumları ve jeostratejik yapılarıyla yeni dünya düzeninde önemli bir güç olmaya adaydır. Coğrafi konumları itibarıyla Doğu-Batı arasındaki ticaretin geçiş güzergâhında olan Türk devletleri Çin’i Avrupa’ya bağlayan tarihi İpekyolu üzerinde yükselen bir güç olarak kendini göstermektedir. Aliyev konuşmasında tarihi ipek yol kavramına “dijital ipek yolu” kavramı da eklemiştir. Aliyev, Hazar Denizi aracılığıyla Azerbaycan topraklarından Avrupa ve Asya arasında fiber-optik telekomünikasyon hattı oluşturmayı amaçlayan projeyi “Dijital İpek Yolu” olarak adlandırmıştır. Türk Devletlerinin stratejik konumlarını pekiştiren önemli bir olgu da kuşkusuz tarihi ipek yolu yeniden canlandırılması anlamına gelen orta koridordur. Bu koridor Türk Devletlerinin sahip olduğu zengin yer altı kaynakları ve hammaddenin bir nevi dünyanın üretim merkezi sayılan ileri teknolojiye sahip Batıya ulaştıracak en kısa, en güvenilir ve en az maliyetli güzergahtır.  Türkiye’den başlayarak Kafkaslar bölgesine, oradan da Hazar Denizi’ni aşarak Türkmenistan ve Kazakistan’ı takiben Orta Asya ve Çin’e ulaşan Orta Koridor, TDT’nın en önemli ve somut projelerinden biridir. Sayın Aliyev, açılış konuşmasında da bu konuya değinerek Orta Koridorun önemi ve bu konuda yapılan çalışmaları şöyle dile getirmiştir:

 

 

“ Doğu-Batı ulaşım koridorunun genişletilmesi önümüzdeki öncelikli konulardan biridir. Orta Koridor’un ayrılmaz bir parçası olan Bakü-Tiflis-Kars demir yolunun yıllık yük taşıma kapasitesi Azerbaycan’ın ek yatırımları sonucunda 1 milyondan 5 milyon tona çıkarıldı. Hazar Denizi’nde 50’den fazla ticaret gemisi olan Azerbaycan, Türk devletleri için önemli transit hizmetleri sunmaktadır. Artan yük taşımalarını dikkate alarak, şu anda Bakü gemi inşa tersanesinde 6 gemi inşa edilmektedir. Gelecek yıl ülkemizin 9. Uluslararası Havalimanı Laçin’de hizmete girecek. Alat Uluslararası Ticaret Limanı’nın yük taşıma kapasitesi 15 milyon tondan 25 milyon tona kadar genişletilecek.”

 

 

TDT’ye stratejik bir boyut kazandıran unsurlardan biri de TDT’ye üye ülkelerin sahip olduğu önemli enerji potansiyelidir. Türk Devletlerinin sahip oldukları enerji potansiyeli şöyledir:

 

 

Ülkeler

Doğal gaz /metre küp

Petrol /Varil

Türkmenistan

19.5 Trilyon 

1 milyar 

Kazakistan

3 Trilyon 

30 milyar

Azerbaycan

1.3 Trilyon

7 Milyar 

Özbekistan

1.1 Trilyon

600 Milyon

Toplam

24,9 Trilyon

38,6 Milyar

 

 

 

 

Türk Devletlerinin sahip olduğu enerji potansiyeli öneminin farkında olan Aliyev konuşmasında “Enerji alanındaki stratejik ortaklığımız, ayrıca yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanındaki iş birliğimiz çok önemlidir” vurgusu yaparak dikkatleri Türk Devletlerinin stratejik ortak işbirliği alanlarına çevirmiştir. Azerbaycan, sahip olduğu zengin karbon kaynakları yanında özellikle işgalden kurtarılan Karabağ bölgesinde hatırı sayılır miktarda yeşil enerji konusunda yatırım yapmaktadır. Azerbaycan burada sağlayanacak enerji Zengezur Koridoru aracılığıyla Türkiye üzerinden Avrupa’ya ihraç etmeyi planlamaktadır. Azerbaycan hali hazırda enerji yönünde kaynak ülke durumundadır. Ancak önümüzdeki dönemde Türk Devletlerin sahip olduğu enerji kaynaklarını Batı transfer edecek bir transfer ülke statüsünü de almayı planlamaktadır. Bilindiği üzere 28 Eylül 2022 tarihinde Kazakistan’ın Almatı kentinde düzenlen TDT Enerjiden Sorumlu Bakanlar 2. Toplantısında kabul edilen 2023-2027 için TDT Enerji İşbirliği Programını ve ilgili eylem planında TDT’ye üye ülkeler arasında enerji sektöründeki mevzuat ve ulusal programlar, yenilenebilir ve alternatif enerji kaynakları, fosil yakıt enerjisi, nükleer enerji, enerji verimliliği, yeni teknolojilerin yaygınlaştırılması, kapasite geliştirme programları ve uluslararası alanda işbirliğinin artırılmasına yönelik ortak karara varılmıştı. Bu işbirliği kapsamında Orta Asya Türk Devletlerinin enerji kaynakları Azerbaycan ve Türkiye üzerinde Avrupa’ya ihraç konusu da yer almaktadır. Bu kapsamda Türkmenistan doğal gazının Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden Türkiye’ye ulaştırılması konusunda anlaşma sağlanmıştır.

 

 

Aliyev’in konuşmasında değindiği Türk Yatırım Fonu ve Azerbaycan’ın COP29 konferansına ev sahipliği yapması da büyük önem arz etmektedir. Burada bir hususu da belirtmek gerekir ki, Azerbaycan’ın Türk Dünyasına yönelik hassasiyeti sadece söz de değildir. Azerbaycan Türk Dünyası ile ilgili her türlü inisiyatifi almakta ve gerekli maliyetlere tereddütsüz katlanmaktadır. Bu çerçevede Azerbaycan’ın TDT genel Sekreterliği bütçesine 400 bin dolar civarındaki katkı payı kendi isteğiyle 2 milyon dolarak çıkartarak ödemiştir.

 

 

Sonuç olarak Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, TDT’yi bölgesel ve uluslararası iş birliğini güçlendiren önemli bir platform olarak görmektedir. Aliyev’e göre, bu teşkilat Türk devletleri arasındaki bağları pekiştirmenin yanı sıra, ekonomik, kültürel, siyasi ve sosyal alanlarda iş birliğini artırmak için de büyük bir fırsat sunmaktadır. Ayrıca, ortak tarih, dil ve kültür temelinde dayanışmayı güçlendirmek, bölgesel istikrar ve güvenliğe katkı sağlamak açısından da önemli bir role sahiptir. O nedenle Aliyev, Türk devletlerinin ulaşım yolları, enerji kaynakları, insan sermayesi, artan nüfus, olumlu demografik durum büyük güç potansiyele sahip olduğunu, bu potansiyeli küresel ölçekte büyük bir güce dönüştürmenin Türk Devletlerin görevi olduğunu ve bunun olacağına emin olduğuna olan inancını defalar dile getirmektedir.

 

*Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi Türk Dünyası İktisat Fakültesi (TUDİFAK ) Dekanı

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

POPÜLER HABERLER