Troya’ya karşı gün doğarken niçin Homeros’u okuyoruz?
?şafağın gül pembe parmakları gökyüzüne dokunduğunda niçin yapıyoruz bunu? Ve niçin önümüzdeki Pazar günü 23. kez yapacağız?
Ukrayna savaşından sonrasında Batı?nın yaptırımların maruz kalan Rusya, yeni açılımlar yaparak hem sıkışmışlıktan kurtulmak hem de zedelenmiş imajını yeniden güçlendirmeye çalışmaktadır.
Ukrayna savaşından sonrasında Batı’nın yaptırımların maruz kalan Rusya, yeni açılımlar yaparak hem sıkışmışlıktan kurtulmak hem de zedelenmiş imajını yeniden güçlendirmeye çalışmaktadır. Bu çerçeveden Putin, Çin, Kuzey Kore ve Orta Asya ziyaretinden sonra Azerbaycan’a resmi ziyarette bulundu. Ukrayna savaşından sonra dış ziyaretlerini önemli ölçüde askıya alan Putin’in Azerbaycan’ı ziyaret etmesi dikkatleri bölgeye çevirdi. Zira bu ziyaret, Putin’in Ukrayna Savaşı başlamasından ve Karabağ Savaşının sona ermesinden sonra Azerbaycan’a ilk ziyaretiydi. Bu ziyaret aynı zamanda Rusya’nın Karabağ Savaşı sonrasında bölgede oluşan yeni dengenin ve Azerbaycan’ın bölgedeki rolünün kabulü anlamına da gelmektedir. Nitekim basın açıklamasında Putin bu hususu “Daha önce de söylediğim gibi, görüşmelerde bölgesel gündemle ilgili, elbette Azerbaycan’ın Hazar bölgesi ve Güney Kafkasya’da oynadığı rol dikkate alınarak, bir dizi konu da ele alındı” (https://president.az/az/articles/view/66707, Erişim: 20.08.2024) ifadeleriyle dile getirmiştir.
18-19 Ağustos tarihinde iki günlük Azerbaycan’a resmi ziyarette bulunan Putin, Aliyev ile görüşmeleri ardında basın açıklamasında bulundular. Basın açıklamasında bu seyahatin özel bir önem taşıdığını belirten Aliyev, Azerbaycan ile Rusya arasında 2022 yılında imzalanan müttefiklik anlaşmasına atıfta bulunarak ülkelerinin müttefik, dost, yakın ortak ve komşu ülke olduğunu dile getirdi. Konuşmasında Azerbaycan’da Rusça eğitim konusuna değinen Aliyev, ülkesinde Rusça eğitim verilen 324 okul bulunduğunu ve bu okullarda 160 bin öğrenci eğitim gördüğünü, 800 binden fazla öğrenci Rusçayı ikinci dil olarak öğrendiğini, Azerbaycan’ın 26 yükseköğretim kurumunda 15 binden fazla öğrencinin eğitim aldığı Rusça bölümler bulunduğunu, M.V. Lomonosov adına Moskova Devlet Üniversitesi ve İ.M. Seçenov adına Tıp Üniversitesi’nin Azerbaycan’daki şubeleri başarıyla faaliyet gösterdiğini belirterek bu konun iki lider arasında müzakere edildiği ifadesinde bulundular. Aliyev’in Azerbaycan’daki Rusça eğitim konusuna değinmesi tesadüfi değildir. Putin, eski Sovyet ülkelerindeki Rusça eğitime özel önem verdiği ve bu hususu özel olarak takip ettiği bilinmektedir. Zira Rusça konuşanlara yönelik yönelik Rusya dış politikasında hassas bazı uygulamalar bulunmaktadır. Azerbaycan’daki Rusça eğitim konusu daha önce de iki liderin görüşmesinde gündeme gelmişti. Ayrıca Azerbaycan kamuoyunda iki liderin görüşmesinde müzakere konusu olan Rusya-Azerbaycan Üniversitesinin kurulması konusu da tartışılmaya başlamıştır.
Rusya Güney Kafkasya’da Yeniden Oyun Kurucu Olmayı Hedefliyor.
Rusya-Ukrayna savaşı yanı sıra Ermenistan’ın Batıyı önceleyen politika izlemesi sonucu Rusya’nın Güney Kafkasya’da etkisi nispetten azaldığı görülmekteydi. Bu durum Azerbaycan-Ermenistan Barış görüşmelerinde ABD ve Batı’nın daha öne çıkmasına ve aktif rol oynamasına neden olmuştu. Güney Kafkasya’yı arka bahçesi olarak gören Rusya bu durumdan rahatsızdı. Putin’in Bakü görüşmesinde Rusya’nın Azerbaycan ve Ermenistan arasında kalıcı barışın tesisinde arabulucu olacağı yönünde mesaj vermesi, bu görüşmeden sonra Ermenistan başbakanı Paşinyan ile görüşeceğini söylemesi, Rusya’nın nispeten kaybolan etkisini tekrar kazanarak bölgede yeniden oyun kurucu olmayı amaçladığı şeklinde yorumlanmaktadır. Basın konuşmasında Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir barış anlaşması imzalanmasına ve sınırların belirlenmesine yardım etmekten memnun olacaklarını dile getiren Putin, “Rusya, gelecekte de Azerbaycan-Ermenistan karşılıklı ilişkilerinin normalleşmesine ve 2020-2022 yıllarında Rusya, Azerbaycan cumhurbaşkanları ve Ermenistan başbakanı arasında varılan üçlü anlaşmalar temelinde barış anlaşmasının imzalanmasına her yönden yardımcı olacaktır. Ayrıca, Sovyetler Birliği döneminden kalan ilgili belgeleri dikkate alarak, sınırların belirlenmesi ve işaretlenmesi, sınır ötesi güzergahların açılması ve insani temasların kurulmasına da yardımcı olmaya hazırız.” ifadesinde bulundu. Rusya kendi hakemliğinde Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış görüşmelerinin sürmesi ve bu sürecin kendi kontrolünde gerçekleşmesini istemektedir. Barış sürecinin Rusya hakemliği ya da arabuluculuğunda gerçekleşmesi halinde Rusya hem kısmen de olsa erozyona uğrayan itibarını onarmış olacak, hem de arka bahçesi olarak gördüğü Güney Kafkasya’nın Batı’nın etki alanına girmesini engelleyerek bölgedeki statükonun değişmesinin önüne geçmiş olacaktır.
İki Ülke Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Yüksek Düzeyde Devam Etmektedir.
Yukarıda ifade edildiği üzere Aliyev konuşmasında Azerbaycan eğitim sisteminde yüksek düzeyde Rusça eğitimin varlığını dile getirmiştir. Aslında ülkede devlet bütçesiyle bu kadar yüksek düzeyde Rus diliyle eğitim yapılması Azerbaycanlı aydınlar tarafından eleştirilmektedir. Basın toplantısında bu konunun önemine değinen Putin, “Azerbaycan’da Rus dili her yerde ve serbestçe kullanılmaktadır. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin yönetiminin bu eğilimi her yönden desteklediğini hissediyoruz. İlham Heydar oğlu, Rus diline gösterdiğiniz bu ilgiden dolayı size minnettarız. Ülkede Rusça eğitim veren 300’den fazla okul ve ayrıca Moskova Devlet Üniversitesi ile Seçenov adına Moskova Tıp Üniversitesi’nin şubeleri faaliyet göstermektedir. Şu anda, – biz bunu geniş katılımlı toplantıda biraz önce tartıştık, – Bakü’de Rusya-Azerbaycan Üniversitesi’nin kurulması girişimi değerlendirilmektedir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı bu fikri destekledi. Umuyorum ki, bunu oldukça kısa sürede hayata geçireceğiz” ifadesinde bulundu. Konuşmasında Putin, Rusya’da Azerbaycan için yüksek nitelikli kadroların yetiştirilmesi konusunda birçok çalışma yürütüldüğü, hali hazırda Rusya’daki üniversitelerde yaklaşık 8 bin Azerbaycanlı genç eğitim aldığı ve bunlardan bini aşkını Rusya federal bütçesiyle eğitim gördüğüne dikkat çekmiştir. Azerbaycan eğitim sisteminde Rus dilinin ya da Rusya’nın bu kadar etkin olmasının ülke açısında doğurabileceği risklerin tartışılması gerekmektedir.
Rus Gazının Azerbaycan Üzerinde Dolaylı Olarak Batı’ya Sevk Edilmesi Hedeflenmektedir.
Bilindiği üzere Rusya’nın Ukrayna işgalinin başlamasının ardından Batılı ülkelerin yaptırımları çerçevesinde ülkenin Avrupa’ya doğal gaz ihracatı durma noktasına gelmiştir. Rus doğal gazına olan bağımlılığını azaltmak için Azerbaycan’dan yapılan doğal gaz ihracatını arttırmak isteyen AB harekete geçmiştir. Bu çerçevede 18 Temmuz 2022 tarihinde Bakü’yü ziyaret eden Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Azerbaycan’la imzaladığı protokolle Güney Gaz Koridoru aracılığıyla 2027’ye kadar yıllık olarak en az 20 milyar metreküp gaz sevk edilmesi hususunda anlaşma sağlanarak yeni yol haritası belirlenmişti. İmzalanan protokol sonrasında basın açıklamasında “Hedefimiz birkaç yıl içinde Azerbaycan’dan AB’ye gaz sevkiyatını ikiye katlamak” açıklamasında bulunan Leyen, Azerbaycan’ın AB enerji arz güvenliği ve iklim dostu dönüşümünde çok önemli bir ortak olacağını belirtmişti. Bu süreç sonrasında Azerbaycan, özellikle Doğu ve Orta Avrupa’ya yönelik gaz sevkiyatında önemli artış sağlamıştı.
Azerbaycan ile Avrupa arasındaki gaz akışına Rusya’dan da dolaylı destek sağlanması mümkündür. Azerbaycan-Rusya arasında yapılacak bir anlaşmayla Rus gazının Azerbaycan’a taşınarak bunun Azerbaycan iç pazarında tüketilmesi ve bunun yerine de artan Azerbaycan gazının hacminin Avrupa’ya ihracı şeklinde bir formülün uygulamaya geçirilmesi mümkündür. zira, basın açıklamasında Aliyev bu hususu “Enerji alanında hem petrol ve gaz sektöründe hem de elektrik enerjisi alanında durumu geniş kapsamlı olarak analiz ettik. Bu yönde aktif çalışıyoruz ve eminim ki, gelecekte de faaliyetlerimizi koordine etmeye devam edeceğiz.” sözleriyle dile getirmiştir. Ancak bu girişimin hassas bir konu olduğunu söylemek gerekir. Burada AB’nin konuna ilişkin yaklaşımı önem arz etmektedir.
Güney Kafkasya’da Denge Politikası Yeni Gerçekliğe Uygun Yeniden Tesis Ediliyor.
Rusya – Ukrayna Savaşı sonrasında Rusya’nın nispeten bölgeden çekilmesinin oluşturduğu boşluğu doldurmaya çalışan başta Fransa ve ABD doğrudan Ermenistan’ı destekleyerek Ermenistan üzerinde bölgede nüfuz arayışına girmişlerdir. Bu durumdan yararlanan Ermenistan Hindistan, Fransa ve ABD tarafından silahlandırılması Azerbaycan kadar Rusya’yı da rahatsız etmektedir. Ukrayna savaşı dolayısıyla sıkışan Rusya bir taraftan Güney Kafkasya’da yeni bir cephesinin açılması istemezken, diğer taraftan da Ermenistan üzerindeki nüfuzunu kaybetmek istememektedir. O nedenle İkinci Karabağ Savaşı ve sonrası süreçte Rusya bölgede daha temkinli davranmış ve bölgenin tansiyonu yükseltecek davranışlardan sakınmıştır. Bu çerçevede Putin, Rusya’nın klasik Güney Kafkasya politikasında değişiklik yaratarak tek taraflı Ermenistan’ı desteklemek yerine daha dengeli bir politika izlemiştir. Rusya’nın, 19-20 Eylül 2023’de Azerbaycan ordusunun Karabağ’da yasadışı Ermeni silahlılarına karşı gerçekleştirdiği lokal anti-terör operasyonu sonrası bölgede oluşan yeni gerçekliği kabul ederek Karabağ’da bulunan Rus Barış Güçlerini sorunsuz bir şekilde geri çekmesi, Rusya’nın bölgede oluşan yeni gerçekliğinin kabulü çerçevesinde atmış bir adım olarak görmek mümkündür. Diğer taraftan son dönemde İran’da baş veren olaylar, İran-İsrail ilişkileri ve İsrail-Azerbaycan ilişkilerinin bölgede oluşturabilecek muhtemel bir gerginliğinin yeni bir istikrarsızlığa neden olmaması için de Rusya Güney Kafkasya’da yeniden etkinlik arayışına girmesine neden olmuştur. Tüm bu gelişmeler dikkate alındığında Rusya, Güney Kafkasya’da Ermenistan merkezli bir politika izlemek yerine Karabağ Savaşı sonrası oluşan gerçeklik, Türkiye ve Türk Dünyası faktörü de dikkate alarak yeni bir denge arayışına girmiştir.
Rusya Ticari Alanını Genişletmek Arayışını Sürdürmektedir.
Ukrayna savaşı sonrasında Batı’nın yaptırımlarına maruz kalan Rusya farklı pazar arayışına girmiştir. Azerbaycan hem ulaşım koridorları hem de ticaret ve yatırım alanları itibarıyla Rusya için önemli bir pazar niteliğinde olduğunu söylemek mümkündür. Nitekim Rusya, Azerbaycan’ın önemli bir ticaret ve yatırım ortağıdır. Azerbaycan’da birçok Rus firması faaliyet göstermektedir. Putin’in de ifade ettiği üzere “Azerbaycan pazarında şirketlerimiz kendini oldukça rahat hissediyor. Daha önce belirtildiği gibi, burada “LUKOIL”, üretim tesisleri kuran “KamAZ” ve “Sollers”, “UAZ” gibi şirketler bulunuyor. Bu şirketler başarılı bir şekilde faaliyet gösteriyor ve gelişim potansiyeline sahipler.”.
Ayrıca Güney Kafkasya üzerinden Hint Okyanusu’na, Orta Doğu ve hatta mümkünse Batı’ya ulaşmak isteyen Rusya için Azerbaycan önemli bir açılım ve merkez noktasıdır. Nitekim basın açıklamasında her iki konunun önemine dikkat çeken Aliyev, “Belirtmeliyim ki, Azerbaycan topraklarında “Kuzey-Güney” koridorunun hem demir yolu hem de karayolu segmentleri tamamen hayata geçirilmiş ve başarıyla faaliyet göstermektedir. Şu anda bu koridorun taşıma kapasitesini artırmak için demir yolu kısmının modernizasyonu üzerinde çalışıyoruz. Yılda 15 milyon ton ve hatta daha fazla, 30 milyon tona kadar yük taşınması imkanlarından bahsediyoruz ve bu tamamen gerçektir. Mevcut koşullarda Rusya ve Azerbaycan’ın, ayrıca bu koridorun diğer katılımcılarının ortak çabalarla çalışmalarını sürdüreceklerini umuyorum.” ifadesinde bulunmuştur. Putin de Aliyev’in açıklamalarına destek vererek “Kuzey-Güney” projesinin hayata geçirilmesiyle ilgili ortak planlarımızı da özellikle vurgulamak isterim. Bu proje, bize Hint Okyanusu kıyılarına ulaşma ve bu güzergahları karşılıklı fayda ve karşılıklı çıkarlar çerçevesinde kullanma imkanı sağlayacaktır.” vurgusu yapmıştır. Böylece iki ülke arasında enerji alanında işbirliği çalışmaları da dikkate alındığında bu işbirliğinin gerçekleşmesi halinde enerji ve taşımacılık alanında Azerbaycan’ın transit ülke konumu daha da güçlenecektir. Burada Azerbaycan ile Türkmenistan ve Kazakistan arasında yapılan enerji ve taşımacılık işbirliği de göz önüne almak gerekir.
Tüm bu gelişmeleri Azerbaycan’ın eksen değiştirdiği şeklinde yorumlamamak gerekir. Bu gelişmeyi Güney Kafkasya gibi bir çok denklemli dengelerin kurulduğu bir bölgede barış ve istikrar içinde yaşamak isteyen Azerbaycan’ın izlediği çok eksenli klasik denge politikasının bir yansıması olarak görmek mümkündür. Diğer taraftan Batı’nın bölgede izlediği Ermenistan merkezli politika karşısında Azerbaycan, Rusya ile ilişkilerinin geliştirerek aleyhine oluşması muhtemel durumu Rusya faktörü ile dengelemeye çalışmaktadır. Diğer taraftan Azerbaycan Batının yaptırımları karşısında Rusya’nın içinde bulunduğu sıkışmışlıkta karşısında jeopolitik konumundan yararlanarak sunduğu işbirliği imkanlarıyla özellikle enerji ve taşımacılık alanında transit ülke olarak stratejik değerini artırmayı hedeflemektedir.
Bir yanıt yazın
Yorumlar (0)