Bursa’nın Ayasofya’sı Ulucamii
Bursa Ulucamii Evliya Çelebi?nin ifadesiyle Bursa? nın Ayasofya?sıdır.
Suriye Devriminin Esad rejiminin devrilmesinden sonra nihayete ermesiyle en çok tartışılan konulardan biri Rusya’nın üslerinin ne olacağı idi. Esad rejimi sonrası Rusya askeri gücünü Libya’ya kaydırdığı söylentiler arasında idi. Rusya’nın Libya’daki varlığı ve Suriye’den Libya’ya askeri güç çekme meselesi, son yıllarda uluslararası alanda oldukça fazla tartışılan ve dikkat çeken bir konu haline gelmişti. 2011’deki Kaddafi […]
Suriye Devriminin Esad rejiminin devrilmesinden sonra nihayete ermesiyle en çok tartışılan konulardan biri Rusya’nın üslerinin ne olacağı idi. Esad rejimi sonrası Rusya askeri gücünü Libya’ya kaydırdığı söylentiler arasında idi. Rusya’nın Libya’daki varlığı ve Suriye’den Libya’ya askeri güç çekme meselesi, son yıllarda uluslararası alanda oldukça fazla tartışılan ve dikkat çeken bir konu haline gelmişti. 2011’deki Kaddafi rejiminin devrilmesinin ardından Libya, iç savaşla boğuşan bir ülke haline geldi. Bu süreçte Rusya, çeşitli stratejik nedenlerle Libya’daki gelişmeleri yakından izlemekte ve bazen doğrudan müdahil olmakta ya da askeri destek sağlamakta bulunmuştu. Bu yazıda, Rusya’nın Libya’daki rolü, Libya’ya yönelik müdahaleleri, Suriye ile olan askeri ilişkileri ve son dönemdeki olası askerî çekilme veya güç kaydırma süreci detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
Libya İç Savaşı ve Rusya’nın Rolü
2011 yılında, Arap Baharı’nın etkisiyle başlayan protestoların ardından Libya’da Muammer Kaddafi yönetimi devrildi. Kaddafi’nin ölümüyle birlikte Libya, siyasi ve askeri açıdan büyük bir boşluk içine girdi. 2014 yılında ülkede iki ana silahlı grup arasında başlayan çatışmalar, Libya İç Savaşı’na dönüştü. Bu süreçte ülke, Batı destekli Trablus hükümeti ile doğudaki Tobruk hükümeti ve General Halife Hafter’in komutasındaki Libyalı Ulusal Ordusu (LNA) gibi güçler arasında bölündü.
Rusya, Libya’daki bu iç savaşın en başından itibaren doğrudan müdahil olmasa da, bölgesel çıkarlarını göz önünde bulundurarak Libya’daki gruplara siyasi ve askeri destek sağlamaya başladı. Rusya’nın Libya’daki ilk müdahaleleri, özellikle General Hafter’in liderliğindeki LNA’ya verdiği destekle belirginleşti. Rusya, Hafter ile ilişkilerini geliştirirken, aynı zamanda BM tarafından desteklenen Trablus hükümeti ile de dolaylı olarak temaslarda bulunmuştur.
Rusya’nın Askeri Müdahalesi
Rusya’nın Libya’ya yönelik askeri müdahalesi, öncelikle paralı asker grubu Wagner ve çeşitli askeri danışmanlar aracılığıyla gerçekleşti. Wagner Grubu, Rusya’nın resmi olmayan askeri kolu olarak bilinir ve çeşitli kriz bölgelerinde faaliyet göstermektedir. Libya’da, Wagner Grubu’nun Hafter’in güçlerine önemli askeri desteği sağladığı, özellikle hava savunma sistemleri ve ağır silahlar gibi ekipmanların LNA’ya verildiği iddiaları bulunmaktadır. Bu askeri varlık, Libya iç savaşında Hafter’in Trablus’a yönelik başlattığı kuşatma sırasında önemli bir rol oynamıştır.
Rusya’nın Libya’daki stratejisi, genellikle Batı’nın etkisini sınırlamak ve bölgedeki enerji kaynaklarına, özellikle de petrol yataklarına erişimini artırmaktır. Libya, Afrika’nın en büyük petrol rezervlerine sahip ülkelerden biridir, bu da Rusya’nın bölgedeki stratejik çıkarlarını pekiştiren bir faktördür. Ayrıca, Libya’daki askeri varlık, Rusya’nın Akdeniz’deki askeri varlığını da güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Rusya, Libya’daki stratejik üsleri ve hava alanlarını kullanarak, Akdeniz’deki etkisini artırmak istemektedir.
Suriye ve Libya: Çift Cephede Askeri Strateji
Rusya, Libya’daki askeri varlığını artırırken, Suriye’deki askeri varlığını da sürdürüyordu. 2015 yılından itibaren Rusya, Suriye hükümetine destek vermek amacıyla askeri müdahalede bulunmuş ve bu süreçte Suriye’deki hava üssü Hmeymim’i kullanmaya başlamıştır. Bu iki cephedeki askeri stratejiler arasındaki ilişki, Rusya’nın bölgesel hedeflerini pekiştirmektedir. Rusya, Suriye’deki askeri varlığını güçlendirirken, Libya’daki faaliyetlerine de önem vermektedir.
Rusya, Suriye’deki askeri varlığını azaltma kararı almış olsa da, bu durum Libya’ya asker gönderme konusunda herhangi bir duraksama yaratmamıştır. Bunun yerine, Rusya bazı askerlerini Suriye’den çekerek, Libya’daki çatışmalara yönelik müdahalede bulunmayı sürdürmüştür. Özellikle Wagner Grubu gibi paralı askerlerin Libya’daki operasyonlarda aktif rol oynaması, Rusya’nın bu ülkeye olan ilgisini göstermektedir.
Son dönemde, Rusya’nın Suriye’den askeri güç çekmesi ve Libya’ya kaydırmasıyla ilgili iddialar ortaya atılmıştır. Bu iddiaların temelinde, Suriye’deki askeri varlığın bir kısmının Libya’ya yönlendirilmesi olduğu belirtilmektedir. 2023 yılının ortalarına doğru, Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığını küçültmesi ve bazı hava savunma sistemlerini geri çekmesiyle birlikte, bu güçlerin Libya’daki çatışmalara dahil olması beklenmiştir.
Uluslararası Tepkiler ve Yansımalar
Rusya’nın Libya’daki askeri varlığını artırması ve bazı askeri güçlerini Suriye’den kaydırması, bölgesel ve uluslararası düzeyde çeşitli tepkilere yol açmıştır. Birleşmiş Milletler, Libya’daki silah ambargolarının ihlal edilmemesi gerektiğini sürekli olarak vurgulamaktadır. BM, Rusya’nın da içinde bulunduğu çeşitli ülkelerin Libya’ya silah sevkiyatını engellemeye çalışmaktadır. Bunun yanı sıra, Batı ülkeleri, özellikle ABD ve Avrupa Birliği, Rusya’nın Libya’daki askeri varlığını tehdit olarak görmektedir. Bu ülkeler, Rusya’nın Libya’daki müdahalesinin, Orta Doğu’daki güvenlik dengelerini bozduğunu ve bölgedeki çatışmaları daha da karmaşık hale getirdiğini savunmaktadır.
Türkiye de, Rusya’nın Libya’daki faaliyetlerine dikkatle yaklaşan bir başka önemli aktördür. Türkiye, Libya’daki Trablus hükümetine askeri destek sağlarken, Rusya’nın Hafter’i desteklemesi, iki ülke arasında gerginliğe yol açmıştır. Her iki ülke, Libya’daki siyasi çözüm süreçlerinde de farklı tarafları desteklemektedir.
Sonuç
Özetle, Rusya’nın Suriye’den Libya’ya çekilmesi ifadesi, aslında yanlış anlaşılmaktadır. Rusya, özellikle Esad rejimi sonrası Suriye’deki askeri varlığını azaltırken, Libya’daki askeri faaliyetlerini artırmıştır. Ancak bu süreç, genellikle bir güç kaydırma stratejisi olarak görülmektedir. Rusya, her iki ülkede de stratejik çıkarlarını göz önünde bulundurarak, askeri varlıklarını yer değiştirebilir ve aynı zamanda her iki bölgede de etkisini sürdürebilir. Bu nedenle, Rusya’nın Suriye’den Libya’ya tamamen çekildiği söylenemez; aksine, her iki ülkedeki askeri varlıkları dengelemeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Rusya’nın Libya’ya olan ilgisi, bölgedeki stratejik çıkarlar ve enerji kaynakları açısından oldukça önemlidir. Suriye’den askeri güç kaydırarak Libya’daki operasyonlara müdahil olması, Rusya’nın bölgedeki güç mücadelesinin bir parçası olarak değerlendirilebilir.
Bir yanıt yazın
Yorumlar (0)