4 Nisan 2025 tarihinde, Özbekistan’ın Semerkant şehrinde Avrupa Birliği (AB) ile Orta Asya ülkeleri Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan liderlerinin katılımıyla ilk AB-Orta Asya Zirvesi gerçekleştirildi. Zirvede, taraflar stratejik ortaklık kurma kararı alarak iş birliklerini derinleştirmeyi hedeflediklerini belirttiler. AB Konseyi Başkanı António Costa, AB’nin Orta Asya ile karşılıklı fayda sağlayan bir ortaklık kurma isteğini vurguladı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ulaşım, enerji, kritik hammaddeler ve dijital bağlantı projelerini desteklemek amacıyla 12 milyar Euro’luk bir Yatırım Paketi açıkladı. Bu yatırım, bölgedeki ticaret yollarını geliştirmeyi ve enerji bağımsızlığını artırmayı hedefliyor. Bu zirve, AB ve Orta Asya ülkeleri arasında ticaret, enerji, ulaşım ve dijital bağlantı gibi alanlarda iş birliğini artırmayı hedefleyen stratejik bir ortaklığın başlangıcını simgeliyor.
Zirve, ABD Başkanı Donald Trump’ın AB ve İngiltere gibi müttefikleri de içeren bir dizi ülkeye küresel ticaret tarifeleri getireceğini açıklamasının ardından, piyasaları sarsan ve dünya liderlerinden eleştiri alan çalkantılı bir jeopolitik ve ekonomik iklimin ortasında gerçekleşti.
Orta Asya, dünya manganez cevherinin %38,6’sını, kromun %30,07’sini, kurşunun %20’sini, çinkonun %12,6’sını ve titanyumun %8,7’sini oluşturan büyük yataklara sahip bölge konumundadır. Von der Leyen, Orta Asya liderlerine hitaben yaptığı konuşmada, ‘‘Bu hammaddeler gelecekteki küresel ekonominin can damarıdır. Ancak aynı zamanda küresel oyuncular için bir tür bal tuzağıdırlar. Bazıları yalnızca sömürmek ve çıkarmakla ilgileniyor’’ dedi. Von der Leyen, bölge için 12 milyar avroluk bir yatırım paketi duyurdu ve ortaklığın enerji, turizm, ticaret ve ulaştırma gibi sektörlerde yeni fırsatlara yol açacağına inandığını söyledi. Yeni paket, ulaştırma (3 milyar Euro), kritik hammaddeler (2,5 milyar Euro), su, enerji ve iklim (6,4 milyar Euro) ve bazıları Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından onaylanan dijital bağlantı alanındaki projeleri finanse edecek. Temiz enerjiye ve nadir toprak elementlerine erişim, 2050 yılına kadar iklim nötrlüğüne ulaşmayı ve stratejik sektörlerdeki özerkliğini artırmayı hedefleyen AB için kritik öneme sahiptir.
AB’nin Orta Asya Stratejisi Ne Anlama Geliyor?
AB, yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesi için hayati önem taşıyan birçok nadir toprak elementinin madenciliğini ve işlenmesini kontrol eden Çin’e büyük ölçüde bağımlıdır. Orta Asya yenilenebilir enerji üretimi geliştiriyor ve önemli ham madde rezervlerine sahip. Kazakistan ve Özbekistan ile iki mutabakat zaptı imzalayan AB, şimdi kritik ham maddeler konusunda daha geniş bir niyet beyanında bulunmayı umuyor.
Geçtiğimiz yıl AB, Küresel Geçit Girişimi aracılığıyla Orta Koridor güzergahına 10 milyar Euro tahsis edeceğini duyurdu. Bazıları, güzergahın uzunluğu ve dağlık arazinin zorluğu göz önüne alındığında bunu küçük bir miktar olarak görüyor. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), 2023 yılına kadar yalnızca Orta Asya ülkelerinde güzergah için altyapı projelerinin tamamlanması için 18,5 milyar Euroya ihtiyaç duyulacağını tahmin ediyor. Zirvenin sonuçlarından biri, bu yıl Trans-Hazar Ulaştırma Koridoruna adanmış yeni bir Yatırımcılar Forumu’nun duyurulması olabilir. Bunun yanında AB, bölge ülkelerini Rusya ve Çin’den uzaklaşarak ticareti çeşitlendirmek ve diplomatik bağları güçlendirmek amacıyla kaynak zengini bölgeyle enerji ve kritik hammadde ortaklıklarını derinleştirmeyi umuyor.
Türk Devletleri Teşkilatı’nın Geleceği
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 2023 Orta Asya turu ve Almanya’nın 2024 Astana zirvesi, ilişkilerin ivme kazandığının göstergeleri olarak yorumlanıyor. Zirvede, ‘‘insan hakları ve Ukrayna’’ gibi hassas konular ele alınmayıp, ticaret ve yatırım odaklı sonuçlar ortaya konuldu.
Macron’un Türk Devletleri turu ve Türk dünyasıyla alternatif bağlar kurma arayışıyla başlayan bu yoğun temaslar, Orta Asya’yı sadece bir enerji ve hammadde kaynağı olarak değil, aynı zamanda Türkiye liderliğindeki Türk Devletleri Teşkilatı’nın yapısının ‘‘aşırı jeopolitikleşmesini’’ önlemek için bir oyun alanı olarak gördüğü yorumlarını da beraberinde getiriyor.
ABD Başkanı Donald Trump, arabuluculuk ve garanti adı altında Ukrayna’daki kritik mineral rezervlerini kontrol etmeye çalışırken, AB’nin Ukrayna üzerinde var olan nüfuzu yok olmaya başlamış görünüyor. Fransa, Güney Kafkasya ve Orta Asya üzerinden Afrika’daki kayıp etkisini artırmaya çalışıyor. AB de Ukrayna konusunda azalan nüfuzunu Orta Asya ülkeleri üzerinden artırmaya çalışıyor. AB tıpkı Ukrayna’da uyguladığı stratejilerin aynısını yeşil enerji, nadir topraklar ve ekonomik bağlantı yoluyla Orta Asya üzerinde uygulamaya çalışıyor.
AB’nin Orta Asya üzerindeki arttırmak istediği politikaları Türk Devletleri Teşkilatına alternatif oluşturmaya çalıştığı yorumlarını getirmektedir. Kazakistan ve Türkmenistan’ın Kıbrıs Rum Kesiminde elçilik açmasının ana nedenlerinden birisinin AB’nin isteği olduğu da konuşuluyor. Ukrayna meselesinde eli zayıflayan Batı, hızla Orta Asya ülkelerine yönelip Türk Devletleri ile stratejik ilişkiler kurabilir ki bu da Türk Devletleri Teşkilatı’nın geleceği açısından risk oluşturabilir. Türk Devletleri Teşkilatı’nın geleceği duygusal reflekslerle değil, akılcı ve çok yönlü stratejilerle yönetilmelidir. Uluslararası ilişkilerde ülkeler kendi çıkarlarını gözetmek zorundadır. Ancak büyük güçlerin çatışma sahası olan Orta Asya’nın potansiyeli ve çıkarları Türk Devletleri Teşkilatı’na üye ülkeler tarafından değerlendirilmelidir. Bu yönde atılacak adımlar ve uygulanacak politikalar hem Türkiye’nin hem de Türk Devletleri ülkelerinin geleceğine açısından büyük önem taşımaktadır.