Aşık Reyhani Ağabey’den bazı hatıralar
Aşık Reyhani Ağabey Eskişehir?de ameliyat olduğu zaman her akşam ziyarete gidiyorduk. Hasta ziyaretine eli boş gidilmez ya, biz de şiir götürüyorduk...
Onun sözleri “İlâhî”dir. Bunu iyi anlayalım. Ne demek ilâhî (?) Hakk’a ait söz demektir. Sözün “ilâhî” olduğu yerde nefisten, benlikten eser yoktur. İlahî nefes, kelamın kemalidir. İşte bu Türkçeyi vahiyle tanıştıran büyük gönül eri, artık müessis bir şahsiyet olarak kendinden sonrakilerin üslup babası olmuştur. Ne yazık ki kırk sene hizmete talip olamayan ve çağın hızına […]
Onun sözleri “İlâhî”dir. Bunu iyi anlayalım.
Ne demek ilâhî (?) Hakk’a ait söz demektir.
Sözün “ilâhî” olduğu yerde nefisten, benlikten eser yoktur.
İlahî nefes, kelamın kemalidir.
İşte bu Türkçeyi vahiyle tanıştıran büyük gönül eri, artık müessis bir şahsiyet olarak kendinden sonrakilerin üslup babası olmuştur.
Ne yazık ki kırk sene hizmete talip olamayan ve çağın hızına yetişemeyip irfan yolunun hakkını veremeyen biz mirasyediler içinden artık Türkçe’nin Yûnusları çıkmaz oldu.
Temennimiz yeni Yûnus’lar çıkmalı ve bu irfani geleneği güncellemelidir.
Bu sadece kelam sahasında değil, belki her türlü dijital sahada da olmalıdır.
Niye bir Yûnusça sinema dilimiz olmasın, animasyon dilimiz olmasın, telefon dilimiz olmasın…
Yûnus’un aşk ve irfan dili günümüzde her sahada yeniden ilham kaynağımız olabilir.
“Niyazî’nin dilinden Yûnus durur söyleyen” diyen Mısrî’den adapte ederek söyleyelim:
“Çocuk oyunlarımızın, sinemamızın, senaryolarımızın, romanlarımızın, hikayelerimizin, tiyatrolarımızın dilinden Yûnus durur söyleyen” niye demeyelim ki?
TAPDUK EMRE NİYÂZI
Erenler dertliyiz dermân isteriz
Himmet pîrimizden fermân isteriz
Cemâle yolcuyuz Rahmân isteriz
Destûr niyâzımız hemrâz isteriz
Tapduk eşiğinde pervâz isteriz
Yolcuyuz katremiz ummâna akar
Nûr-ı Hak sivâyı nâr olup yakar
Hizmetimiz Hakk’a dost bir Allah yâr
Destûr niyâzımız hemrâz isteriz
Tapduk eşiğinde pervâz isteriz
Erenler, yolumuz muhabbet yolu
Elden ele geçer sâkîden dolu
İçmeyen bir yudum cân bunda ölü
Destûr niyâzımız hemrâz isteriz
Tapduk eşiğinde pervâz isteriz
Âşıkız sâkîmiz şîrîn sözlüdür
Devrânımız Hak’tır şeştâr sâzlıdır
Destinde Süleymân mührü gizlidir
Destûr niyâzımız hemrâz isteriz
Tapduk eşiğinde pervâz isteriz
Erenler dergâhı, kırklar makâmı
Def eder huzûra gelen her gamı
Al ele sâkîden sen de iç câmı
Destûr niyâzımız hemrâz isteriz
Tapduk eşiğinde pervâz isteriz
Erenler bu kervân Ankâ’dan gelir
Yürür Kaf’tan Kaf’a o Ha’dan gelir
Noktayı fehmeden cân Bâ’dan gelir
Destûr, niyâzımız hemrâz isteriz
Tapduk eşiğinde pervâz isteriz
Bize Tapduklular derler meydânda
Tapduk’u ararız her nefes cânda
Merd-i Hudâ olan kalmaz yabanda
Destûr niyâzımız hemrâz isteriz
Tapduk eşiğinde pervâz isteriz
Mustafa kuluyuz kurbâna geldik
Aşk için biryâna, hem yana geldik
Devrân istemeye meydâna geldik
Destûr niyâzımız hemrâz isteriz
Tapduk eşiğinde pervâz isteriz
Mustafa Tatcı
Bir yanıt yazın
Yorumlar (0)