Toplumun içinde bulunduğu çağın gereksinimleri çok boyutlu olsa da sanatın kendi yerini bulması güç olmamaktadır. Kültürel miras içinde bulunduğumuz dönemi değiştirip dönüştürmektedir. Bu yüzden şu sorulara cevap vermek gerekir.
-Toplum içinde yaşayan birey ne istemekte?
Birey toplum içinde kendini yalnız hissetmekte ve bu yalnızlığını sosyal medya ile tatmin etmektedir. Kendini topluma kabul ettirme dürtüsü ile davranış sergileyen birey sanatla bir bütünlük sağlamadığı sürece yalnız ve mutsuz olmaya devam eder. Dünyada yaşanan savaşlar, göç eden insanlar ve homojen bir yapıya bürünen dünya kültür karmaşası yaşamaktadır. Yani sanat toplumsal hareketleri etkilediği kadar toplumsal hareketler de sanatı etkilemektedir. Bu karşılıklı simbiotik yapı hem dönüşen toplumsal hareketleri hem de sanatın kendi sesini ve kimliğini bulmasına yardımcı olmaktadır. Sanat insanlar arasındaki farklılıkları, çatışmaları ve baskıları bir kenara bırakarak farklı renklerin bir arada yaşamasını sağlar. Toplumun temel yapısını oluşturan en önemli etken sanattır.
-Birey sanatı neden istemekte?
Toplumun evrensel dilini oluşturan sanat bu dil üzerinden bireyin iletişim kurmasını sağlamaktadır. Sanat eserlerine biçilen roller çağın gereklerine göre değişir, buna paralel olarak toplumun ve sanatçının her durumda halktan kopuk olamayacağı gibi toplumsal meselelerin sanat eserlerine etki ettiği de görülmektedir. Bu anlayış, sosyal koşullar değişse bile, insan varoluşunun ve gerçekliğinin sanatla ilintili olma gerçeğini değiştirmemektedir. Çünkü toplum kendi gerçekliğini ancak sanat yoluyla kendine tutuğu bir ayna ile görebilir. Bu nedenle, sanatın varoluşunun amacı hiçbir şekilde tam olarak aynı değildir. Toplum sınıfsal baskı altındaysa sanatın özgünlüğü tartışılmalıdır.
-Birey isteğini nasıl dile getirmekte?
Sanat ile uğraşmayan toplumlar diğer medeniyetlerin etkisi altına girer. Ve kendi sanatına yabancı olarak gelişim gösterir, bundan dolayı temeli olmayan bir sanat anlayışı ile kendi varlığını görmezden gelerek gereken gelişimi toplum olarak göstermemektedirler. Sanat toplumsal hareketin içinde basit bir araç değildir, toplumla büyüyen, değişen, değiştiren başlı başına bir yapıdır. Bu yapı toplumun görüş ve fikir sahibi olması için sahiplenilmesi gereken en önemli kavramdır. Çünkü sanat tarih boyunca insanlığa yön vermiştir ve vermektedir.
Yaşadığımız bu dönemde popüler sanat dallarının topluluklar üzerindeki etkisi ortadadır. Müzik, sinema, tiyatro, resim, heykeltraş, geleneksel sanatlar vb. sanat dalları çok kolay erişilebilecek bir konumdadır. Toplumun idealize ettiği sanat kendi varlığını gün yüzüne çıkartarak yaratım sürecinde insanı etkisi altına alır ve sonsuz bir varlık sergilemektedir. Dolayısı ile her sanat eseri kendi toplumunun belleği olur ve bu hafıza toplumu medeniyette taşımaktadır. Ancak ekonomik açıdan sanat lüks bir tüketim alanına girerek alt katmanın ulaşamayacağı bir durum olarak değerlendirilse de halk kendi sanatını oluşturarak geleceğe zengin bir miras bırakmakta. Yani sanat her durumda kendini toplum içinde var ederken, toplum ise kendi sanatını var etmededir.
Yorumlar (0)