Turan, Türk milletinin tarihsel birliği, kültürel mirası ve ortak geleceğini temsil eden kutsal bir yoldur. Türk dünyasının her bir ferdinin yüreğinde taşıdığı bu sevda, sadece coğrafi bir birliğin değil, aynı zamanda manevi, kültürel ve politik bir dayanışmanın simgesidir. Her bir Türk, bu davanın bir neferi olarak, Turan’ın zaferi için çalışır. Ancak, bu kutsal yürüyüşün önünde sadece dış cephelerdeki tehditler değil, iç cephelerdeki sinsi tehlikeler de bulunmaktadır.
İçimizdeki İç cephe: 15 Temmuz’a Nasıl Gelindi?
15 Temmuz hain darbe girişimi, sadece bir askeri müdahale olarak değil, uzun yıllardır süregelen sistematik bir yapılanmanın sonucuydu. Ne yazık ki, bu yapı Türk milletinin kalbini ve zihnini hedef alarak, özellikle din üzerinden toplumu manipüle etti. İslam, Türk milletinin manevi direği ve tarihsel kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak bu yüce din, kendi dilimizde ve kültürümüzde yeterince öğretilmedi. Bunun sonucunda, dini değerlerimizi suistimal eden bazı gruplar ve cemaatler, toplumun hassas dini duygularını istismar ederek kendilerine geniş bir alan açtılar.
Bu cemaatler, mütedeyyin halkımızın saf inancını kullanarak, eğitim ve sosyal hizmet kisvesi altında Anadolu’nun zeki gençlerini kendi ideolojileri doğrultusunda yetiştirdiler. Özellikle 15 Temmuz’da ortaya çıkan bu hain girişimin ardında yatan temel nedenlerden biri, bu genç zihinlerin yıllar boyunca sinsi bir şekilde doldurulmasıdır. Ne yazık ki, bu yapılanmalar hâlâ aktif olarak faaliyetlerini sürdürmektedir.
Dış Bağlantılar ve İç Cephede Ayrışma
Bu cemaat ve yapıların çoğu, sadece iç bağlantılarla değil, aynı zamanda dış güçlerin de desteğiyle ayakta kalmaktadır. Türkiye’nin iç cephede yaşadığı ayrışmalar, bu dış güçlerin ekmeğine yağ sürmektedir. Farklı siyasi ve dini gruplar arasındaki çatışmalar, ülkenin birlik ve beraberliğini zedelemekte ve Türk milletinin Turan davasına olan inancını zayıflatmaktadır.
Özellikle Türkiye’nin siyaset sahnesindeki bazı aktörlerin, yalnızca iktidar mücadelesine odaklanarak ülkenin geleceğini ikinci plana atması, büyük bir tehlike teşkil etmektedir. Herkes bir oy peşinde koşarken, vatanın ve milletin geleceği göz ardı edilmekte, toplumsal ayrışma derinleşmektedir. İç cephedeki bu ayrışmalar, dış güçlerin bekleyişini daha da cesaretlendirmektedir.
Birlik ve Bilinçlendirme;
Türk milletinin bu zorlu süreçten çıkış yolu, Turan sevdasıyla yeniden kenetlenmekten geçmektedir. Siyasetçilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve kanaat önderlerinin, toplumu birleştirici ve bilinçlendirici açıklamalar yapmaları, milletin bu tehlikeli oyuna karşı uyanık olmasını sağlayacaktır. Toplumsal bilinci yükseltmek, genç nesilleri milli değerler ve tarihsel şuurla donatmak, bu tür yapılara karşı en büyük savunmamız olacaktır.
Her bir Türk, bu kutsal davanın bir askeri olarak, iç ve dış tehditlere karşı mücadele etmeye devam etmelidir. 15 Temmuz’un bize gösterdiği en önemli ders, milletimizin iradesinin dış güçler ve iç ihanetlere boyun eğmeyeceğidir. Ancak bu zaferi sürdürebilmek ve daha güçlü bir Türkiye inşa edebilmek için, iç cephedeki ayrışmaların sona erdirilmesi şarttır.
Başka Türkiye Yok;
Türkiye, Türk dünyasının kalbidir ve başka bir Türkiye yok. Bu ülkenin geleceği, içimizdeki birlik ve beraberliği ne kadar koruyabildiğimizle doğrudan ilişkilidir. Siyasi ve ideolojik ayrışmalar bir kenara bırakılarak, ortak hedef olan Turan davası doğrultusunda hareket edilmelidir. Toplumun her kesimi, bu kutsal davaya hizmet etmeli ve geleceğimizin teminatı olan genç nesillerimizi doğru değerlerle yetiştirmelidir. Unutulmamalıdır ki, Türk milletinin gücü, tarih boyunca olduğu gibi, birlikten ve inançtan gelmektedir.
Yorumlar (0)