Niyazi Çapa’nın Emaneti
Tarih boyunca Türk milleti, birlik ve beraberlik ruhuyla büyük başarılara imza atmıştır. Oğuz Kağan?dan..
Azerbaycan’ın en prestijli üniversitesi olan ADA Üniversitesi geleneksel hale getirdiği uluslararası forum bu yıl da büyük bir katılımla gerçekleştirdi. 9 Nisan’da ADA Üniversitesi’nde Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev’in katılımıyla gerçekleşen “Yeni Dünya Düzenine Doğru” konulu uluslararası foruma çok sayıda ülkeden devlet adamları, bürokrat, akademisyen, sivil toplum örgütleri ve düşünce kuruluşları temsilcileriyle medya kuruluşu temsilcileri katıldılar. […]
Azerbaycan’ın en prestijli üniversitesi olan ADA Üniversitesi geleneksel hale getirdiği uluslararası forum bu yıl da büyük bir katılımla gerçekleştirdi. 9 Nisan’da ADA Üniversitesi’nde Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev’in katılımıyla gerçekleşen “Yeni Dünya Düzenine Doğru” konulu uluslararası foruma çok sayıda ülkeden devlet adamları, bürokrat, akademisyen, sivil toplum örgütleri ve düşünce kuruluşları temsilcileriyle medya kuruluşu temsilcileri katıldılar. Katılımcılar doğrudan sayın cumhurbaşkanına soru sorma imkânı tanındı. Sayın Aliyev, her zamanki gibi sorulara verdiği nitelikli ve dolgun cevaplarla dünya kamuoyunun dikkatini bir daha Azerbaycan’a çekmeyi başardı.
Aliyev bu görüşmesinde de diğer tüm konuşmalarında dile getirdiği ve âdete konuşmalarının klasik cüzü haline gelen Karabağ konusuna dikkat çekti. Tarihî topraklarının özgürleştirilmesinden sonra uluslararası uzmanların Azerbaycan’ın Karabağ bölgesine düzenli ziyaretler gerçekleştirdiklerini belirten Aliyev, kendilerine İkinci Karabağ Savaşı’ndaki şanlı Zaferin ve bunun ayrılmaz bir parçası olan Azerbaycan’ın bugünkü gerçekliği ile Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü kendi gücü ve siyasi-askeri yollarla yeniden sağladığı konusunda bilgi verildiğini ifade etti. Sovyet hükümetinin siyasi, tarihi, ekonomik ve kültürel açıdan yasa dışı ve tamamen temelsiz olan Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’ni Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde oluşturma kararı sonrasında Ermenilerin saldırgan ve ayrılıkçılığa yol açan faaliyetler başlattığını ifade eden Aliyev, ayrılıkçılar, onların destekçileri ve çatışmayı kendi siyasi amaçları için görenlerin birlikte bölgeyi çatışma alınana çevirerek Azerbaycan halkının çok acıların yaşanmasına neden olduğu ve bu süreçte gerçekleşen toprak işgali Azerbaycan’ın kendi gücüyle ancak 30 yıl sonra sonlandırarak bölgeye istikrar getirdiğini vurguladılar.
Viyana Uluslararası Barış Enstitüsünde çalışan temsilcinin “Yeni dünya düzeni konusunu dikkate alarak, Güney Kafkasya ülkeleri için uzun vadeli vizyonunuzu bizimle paylaşmanızı rica ediyorum. Muhtemelen Ermenistan ile Azerbaycan arasında barışın sağlanmasının uzun zaman alacağını öngörüyorsunuz. Tarafların uzlaşması ve bir barış anlaşmasına varılması açısından bu süreç hâlâ uzun sürebilir mi” şeklindeki sorusuna Cumhurbaşkanın cevabı şöyle oldu:
“Ne yazık ki, Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgali, Güney Kafkasya’nın entegre bir bölge olarak gelişmesine olanak tanımadı. Hepimizin buna imkânı vardı. Ancak Azerbaycan halkına karşı yapılan saldırı ve onun yaşadığı acılar, bunun gerçekleşmesine engel oldu. Böylece, Güney Kafkasya entegre bir bölge olamadı. Buna rağmen, ekonomik ve ulaşım güzergâhları ile elbette ki enerji güvenliği açısından bu entegrasyon gerçekleşebilirdi. Azerbaycan ile Gürcistan arasındaki ilişkilere baktığımızda, az önce bahsettiğim enerji güvenliği, taşımacılık, siyasi diyalog, yatırımlar ve ekonomik avantajlar gibi tüm bu alanları görebiliriz. Böylece, Ermenistan aslında tüm bunlardan kendini mahrum etti. İşgal ve saldırganlık nedeniyle, kendisini bir transit ülkesi olma fırsatından, Azerbaycan’ın enerji kaynakları ve ulaşım yolları için önemli bir geçiş güzergâhı olma imkânından yoksun bıraktı. Petrol, doğalgaz ya da yük taşımacılığı fark etmeksizin, Azerbaycan’dan gelen tüm transit Gürcistan üzerinden geçmektedir. Dolayısıyla, Ermenistan bu sürecin bir parçası olabilirdi. Gelecekte meydana gelecek olayların doğru hesaplanamaması ve “Büyük Ermenistan” hayali uğruna gelecekteki ekonomisini ve gerçek bağımsızlığını feda etmesi onların hatasıdır. Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir anlaşma imzalanırsa ve imzalandığı takdirde, elbette ki iş birliğinin başlaması önünde hiçbir engel kalmayacaktır. Bence vakit kaybetmemeliyiz çünkü yine söylüyorum, barış anlaşmasına gelince top Ermenistan’ın sahasındadır. Ben birçok defa Ermenistan’dan, toprak bütünlüğümüz ve onların anayasasıyla ilgili beklentilerimizi açık şekilde dile getirdim. Bunlar biliniyor. Dolayısıyla, bu işler tamamlanıp barış anlaşması imzalandıktan sonra Güney Kafkasya’yı entegre bir bölgeye dönüştürmeye çalışmak önünde hiçbir engel kalmayacaktır. Bence bu durum Güney Kafkasya’daki üç ülkenin de yararınadır. Realist biri olduğum için, Ermenistan’la hemen dost olacağımızı hayal edemem. Bu gerçekçi değil ve hatta böyle bir ekonomik entegrasyondan bahsetmek için henüz erken. Ancak güvenin artırılması için küçük adımlar atmaya hazırız. Son zamanlarda Gürcü dostlarımız tarafından bazı girişimlerde bulunuldu ve biz bunlara olumlu yanıt verdik. Şimdi Ermenistan tarafının tutumunu bekleyeceğiz. Bu gerçekleşirse, gazeteciler ve aydınlar arasında karşılıklı ziyaretler, sınır ötesi nehirlerle ilgili oturumlar gibi küçük adımlar atılabilir, çünkü bu konu Azerbaycan’ı ciddi şekilde rahatsız etmektedir. Zira Ermenistan, Araz Nehri’ni kirletiyor ve bu vesileyle Azerbaycan yönüne akan Kür Nehri konusu da uygun şekilde ele alınmalıdır. Dolayısıyla, tüm bunların pratik etkileri olabilir. Bu küçük adımlarla biz güvensizliği azaltmaya çalışabiliriz. Güven inşa etmek yıllar alır, ancak en azından güvensizliği azaltmak mümkündür, biz buna hazırız.”
Almanya Uluslararası Barış Enstitüsünde çalışan temsilcinin Türkiye ile İsrail arasındaki gerginliğin Azerbaycan’a etkisi ve Azerbaycan’ın arabuluculuğu yönünde sorduğu soruya Sayın Cumhurbaşkanı yine her zamanki gibi samimi, kararlı ve yapıcı bir şeklide cevaplandırdı. İsrail’in Azerbaycan’ın dostu, Türkiye’nin ise Azerbaycan kardeşi ve müttefiki olduğunu vurgulayan Aliyev, iki ülke arasındaki gerginliğin kendilerini endişelendirdiği, Azerbaycan geçmiş dönemlerde olduğu gibi şimdide iki ülke arasında ilişkilerin düzelmesi konusunda çaba gösterdiğini vurguladı. Aliyev’in Şuşa Deklarasyonu’na da vurgu yaparak Türkiye ile Azerbaycan fiili ittifakının çok daha eski dönemlere dayandığını belirtmesi ve kardeş ülke nitelemesinin yapmasının uluslararası ilişkiler literatüründe ayrı bir anlam ifade etmektedir.
Trump’ın yeniden başkan olmasının bölgeye yansıması ne olacağına ilişkin sorulan soruya, Demokratlara göre Cumhuriyetçilerle çalışmanın daha rahat olduğunu ifade eden Aliyev, Azerbaycan’ın, Afganistan ve Irak’taki operasyonlara katılan ilk NATO dışı ülkelerden biri olduğunu, Bu durum dönemin ABD başkanı Bush ve ABD hükümeti tarafından çok takdirle karşılandığını, bu dönem Azerbaycan-ABD ilişkilerinin oldukça iyi olduğu, ancak Biden-Blinken yönetimi döneminde ABD ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerde kriz hali egemen olduğu, Azerbaycan karşıtı bir politika izlendiğini, bu durum Azerbaycan’dan kaynaklanmadığı, ABD’nin Azerbaycan-Ermenistan İlişkilerinde tek taraflı bir tutum sergilediği, Trump’ın iktidara gelmesiyle ABD siyasetindeki anti-Azerbaycan eğilimi durdurulduğu (bu bile başlı başına olumlu bir gelişmedir), halihazırda Trump yönetimi ile Azerbaycan yetkilileri arasında farklı seviyelerde üst düzey temaslar gerçekleştiği, gündemin çok verimli ve karşılıklı kabul edilebilir olduğu ifade ederek Trump yönetiminin politik gündemini dikkate alırsak, bu dönemin ilişkilerimizi güçlendirmek için çok iyi bir fırsat olacağını, ayrıca Trump’ın ilk döneminde edindikleri çok olumlu bir deneyim olduğunu vurguladılar.
Sayın Aliyev forumda bölgesel ve küresel birçok sorunla ilgili etraflı ve doyurucu cevapları oldu. Bunların hepsini bu yazının konusu yapmak mümkün değildir. Konuya ilgi duyanlar Sayın Cumhurbaşkanının görüşmedeki tüm sorulara ilişkin cevapları Cumhurbaşkanlığının resmi web sitesi olan https://president.az/az/articles/view/68514”’de okuyabilirler.
Bir yanıt yazın
Yorumlar (0)